Biz Türkçe’de dil diyoruz. Oysa Fransızca’da bir langue var, bir de langage. Langage, her türlü iletişim kodunu, bu arada langue’ı da kapsıyor. Langue’ın özelliği, sadece ve sadece kavramlara işaret ederek işlemesi. Anneme hitap ederken “anne” veya kendisini bir arkadaşımla  tanıştırırken “annem” sözlerini kullanmam langage’a girer; ama, langue’a değil. Kendi annem veya herhangi başka birinin annesini kastetmeksizin ‘canlı doğum yapmış dişi’ anlamında kullandığımda ise, ‘anne’ sözcüğü artık somut bir durum veya varlığa değil, bir kavrama, yani zihinde kurulmuş dolayısıyla bütün somutluklara eşit uzaklıkta yer alan soyut bir nesneye işaret etmiş olmaktadır.

 
“Yandım/canım/vay anam” derken de ‘ana/anne’, bir kavrama işaret ediyor değildir: Burada söz konusu olan, acı, sevgi veya hayret, sonuçta o an itibariyle içinde bulunduğum bir durumu sessel olarak dışa vurmamdır; dolayısıyla langue değil, langage yaşantısı içindeyimdir; aynen kızdığı, kızıştığı veya canı yandığından anırmakta olan bir eşek gibi. Kısacası langage, içinde bulunduğu durumu belirtmek üzere sessel veya jestüel herhangi bir iletide bulunabilen bütün canlılar için geçerli iken, langue sadece ve sadece insana özgüdür.
 
Bütün bunları niye anlattın derseniz, şunun için: İnsanları yıldırıp sindirmek üzere dehşet verici bir eylemde bulunulmasıyla ilişkili olmaksızın terör/terorist/terorize etmek sözlerini kullanan kişi, kızdığı için anıran bir eşek veya karşısındakini korkutmak üzere havlayan bir köpekten daha fazla langue alanında, yani sadece insana özgü bir fiilde bulunuyor değildir.  Şöyle ki, gerek yürürlükteki yasalar çerçevesinde, gerekse gündelik kullanımı itibariyle terör sözcüğü, sınırları öylesine belirsiz bir hâle gelmiştir ki, bugün artık bir milletvekili adayının konuşmasını dinlemek, ‘parasız eğitim’ pankartı açmak veya poşu takmak bile teröre destek kapsamında değerlendirilip cezalandırılabilmektedir.
 
Bu durumda, terör/terorist sözcükleri hayvanların çıkarttığı seslere mümasil basit bir nida olmanın da ötesine geçerek, belirli bir kavramı işaret etmezliği ölçüsünde herkesi/her şeyi hedef olarak göstermekte kullanılabilecek bir nefret ifadesine dönüşüp, kudret/iktidar sahibi birilerinin ağzından çıktığında “vur, öldür, cezalandır” anlamına gelen bir emir/talimat niteliği de kazanmış olmaktadır.
 
Bu noktada şunu söyleyip yazımızı bitirelim: Her kim ki, kullandığı terör/terorist/terorize etmek ifadelerinin yerine dehşet ve tedhiş kelimelerini koyduğumuzda kurduğu cümle anlam değiştiriyor veya tümden anlamsızlaşıyor, bilin ki kendi teroristinizle karşı karşıyasınız.