“İlkelerine bir kez olsun
ihanet eden insan, hayat
ile olan saf ilişkisini yitirir.”

Andrei Tarkovski

Siyasette ilkeler, değerler, ahlak, erdem ve dava insanı olmak önemsizleşiyor. “Devir eski devir değil” diyorlar, oysa ezen ve ezilen, sömüren ve sömürülen ilişkilerinde “eski devir” devam ediyor. Meclis siyaseti için dişe diş mücadele edenler yerine dirsek teması edenler, dik duranlar değil boyun eğenler, toplumsal karşılığı olanlar değil sanal karşılığı olan “ünlüler” makbul sayılıyor. Partiler ciddi siyasal kimlik krizi yaşıyor. Siyaset halkın davası yerine, parti merkezlerinin “sonuç alma siyaseti” üzerine kuruluyor. Emek, demokrasi, laiklik, barış mücadelesi için elbette vekil olma zorunluluğu yok. Zira milletvekilliğin ne bir hükmü ne de bir yaptırım gücü kaldı.

Yani TBMM nihai çözüm değil. TBMM’de olmayı, sokağın muhalefetine, halkın sözünü doğrundan söylemesine tercih etmek eksik olur. Hepimiz şunu biliyoruz; siyaset tutsaktır. Siyasetin sokakta demokratikleştirilmesi sağlanmadan, Meclis zemini etkisiz, vekillik hükümsüz kalır.

Çizildik ey halkım

CHP’ye başvuran 2 bin 319 vekil adayı arasından 600 milletvekili adayı belli oldu. Listenin mesajı net; “Solculara, Alevilere ve sol siyasete yer yok!”

CHP milletvekili adayları arasında kimler var?

Sağcılar.

Muhafazakârlar..

Konya’da Abdüllatif Şener.

“Şeriat isterim” diyen Altan Tan.

İyi Partililer.

Tüccarlar..

Yalakalar.

Yerini korumak için, sus pus kalarak her haltı edenler.

80 yaşında bedeni can derdinde olan Deniz Baykal’ın ruhu aday.


Kimler yok?

Solcular.

Sosyalistler.

Aleviler

Engelliler.

Gençler

Kadınlar.

Adalet isteyenler..

Laiklik isteyenler yok!

Mağdurların sesi olanlar yok.

Adliye saraylarında mağdurların, laiklik, demokrasi ve adalet için meydanlarda, cezaevlerindeki aydınların, gazetecilerin, akademisyenlerin ve siyasi tutukluların yanlarında olan İlhan Cihaner’ler, Melda Onur’lar yoklar.

Sivas Katliamı’nda yakılarak katledilenlerin çocuklarından Zeynep Altıok ve davanın avukatlarından Şenal Sarıhan ve Necati Yılmaz yok. Ama Sivas Katliamı’nda “Gazanız mübarek olsun” diyen Temel Karamollaoğlu kontenjanları var.

Yoklar neden yok?

Yoklar, yani çizilenler, gerek CHP içinde, gerekse Meclis çalışmaları sırasında yan yan gelmeyi başaramadılar. Her biri kendi statüsünü korumaya ve bireysel var olmayı tercih ettiler. CHP içinde ve Meclis içinde sol bir platform kurmadılar. Şimdi “ah vah” etmenin de kimseye faydası yok. Artık üzülmeye gerek de yok. Sokaktaki muhalefetin “çizilenlere” ihtiyacı var.

CHP neden krizde?

CHP, “sosyal demokrat parti” olmak, kendisini bulmak, ilkeli ve siyasal programı hedefi yerine, sağın, milliyetçiliğin, muhafazakârlığın, dinciliğin ideolojik ve fiziksel döküntüleriyle iktidara yürüme rüyasından uyanmadığı için krizdedir. CHP kurmayı, solcuları ve Alevileri “yok” sayıp, yerine sağcıları, muhafazakârları ve “şeriat isterim” diyenlerle “var” olma stratejisiyle, AKP-MHP blokunu, bu blokun çakmasıyla birlikte aşacağını sanmaktan kurtulamadığı için krizdedir. CHP’nin AKP’ye yönelik “tek adam” eleştirisi, inandırıcılığını yitirmiştir. Çünkü CHP halkın iradesini çizmiştir! CHP listelerinde çizilenler, ön seçimlerde halkın iradesiyle seçilmiş adaylardı. Halkla doğrudan ilişki ve muhabbet içinde olanlar yerine, CHP seçmenleriyle zerre ilişkisi olmayan adayların tercih edilmesi, krizin başka nedenidir. CHP’nin diğer bir sorunu, parti içindeki sağcı ve mezhepçi kliğin yaptırım gücüne sahip olmasıdır. Sağcı klik solcuları, mezhepçi klik de “CHP’yi Aleviler ele geçiriyor” algısıyla, Alevileri budadılar. Dolaysıyla halkın ön seçim iradesini yok saydılar.

CHP siyaset ve dava insanı üretemiyor. Siyaseti, hikâyesi ve dava hareketi olmayınca, kendisi olanların hikayesine figüran olmayı siyaset sanıyor.

İyi Parti kendi yüzde 8’i, Saadet Partisi kendi yüzde 3’ü üzerinde kendi sosyolojisinin siyasal hikâyesini inşa ederken, CHP kendi yüzde 25’i üzerinde siyaset zemini yaratamıyor. Kendi sol hikâyesini oluşturacak ideolojik kimliğini inşa edemiyor. CHP, önemli bir süreçte umut olma fırsatını elinin tersiyle bir kenara atmıştır. Gezi, 7 Haziran, HAYIR, Adalet sürecinde açığa çıkan tüm toplumsal muhalefet dinamiklerini kucaklayan siyaseti halka açmayı beceremiyor. Koltuklarını korumak için, halk yerine krizle yaşamayı tercih eden siyaseti tercih ediyorlar.

Özetle;

CHP listesi, hem halkın beklentilerini karşılamaktan hem de iktidar bloku karşısında mevzi kazanmaktan uzaktır. CHP değişimin adresi olma iddasını kaybetmiştir.

25 Haziran sonrasına yeni bir sol kitle partisine duyulan ihtiyacı açığa çıkarmıştır. Önümüzdeki süreç “yeni arayışları” ve siyasal “ birleşmeleri” ve hatta yeni bir SHP neden olmasın sorularını gündeme alabilecek gibi görünüyor.

Yani seçimler sonrası süreç, siyasal alanda yeni yapılanma, tartışma ve birleşme ve arayışlara kapı aralıyor. Bakalım kapıları kimler açacak?

Sonuç ortada ve üzülmeye gerek yok. CHP’de birleşemeyenler için, parlamento dışı mücadele zeminleri birleşik mücadeleye imkân veriyor.