İmzala, imzala, sus lan çocuk çok soru sorma. İşte böyle böyle atılmış çocuğun dimağındaki faşizmin temelleri

Kendisini Başbakan sanan, sincap yürekli çocuk

> ANIL NİŞANCALI @anilnisancali

Bir varmış, faşizm yokmuş. Aslında orada birileri varken o faşizm hep varmış da, kendisini homojen yağmurlarda demokrat demokrat dağıtmayı becermiş.

O yüzden, bir varmış, faşizm de varmış. Gezegenlerden birinde, geze geze mavi olan bir yerkürede, kendisini başbakan sanan bir çocuk yaşarmış. İsmi masalımıza lazım değil bu çocuğun, uzun boylu abisinden az olmasın, az mı az, gizli mi gizli bir bıyığı varmış. Davudi bir sesi varmış. Daima gülermiş bu çocuk. Arkadaşları onunla hep dalga geçer, imza toplamakla tehdit ederlermiş. “İmza toplar attırırız seni başbakmaktan, iyice faşizmle ortalığı!” derlermiş. Uzun boylu abisi ona “Bunlar” dermiş “Bunlar seni kötü yola çekecek güzel kardeşim, aldanma!” dermiş. Ama kendisini başbakan sanan bu çocuk, abisinin yer yer de “Bacılarımızın üzerine derili sapıklar işedi!” diye hararetlenmesinden inceden huylanıyormuş da, çaktırmıyormuş. Önce öldürmeyi öğrenmiş kendisini başbakan sanan çocuk, sonra da öldürdüğü ile eğlenmeyi. Öldürdüğünün gururunu, tıpkı avladığı insanı yiyen bir yamyam gibi çıkartmayı öğrenmesi daha sonrasının masalı. Milli maçları izlemeye de gitmiş, altın altın saraylarda, altın bardaklarda vişne suyu içip bazı ülkelerin ağzına sıçmayı da.

Ama her şeyden önce soru sormadan imza atmayı öğretmişler kendisini başbakan sanan çocuğa. Çünkü sorsa sorsa ne sorabilir, o sadece bakıyor ve başa bakıyor. Başbakıyormuş.

İmzala, imzala, sus lan çocuk çok soru sorma. İşte böyle böyle atılmış çocuğun dimağındaki faşizmin temelleri. Eh, imam osurursa cemaat sıçar misali, önce imamı osurtup cemaati sıçtırmayı denemişler uzun boylu abisiyle. Abisi öfkeli suratıyla mikrofonlara bağırıp tüm Dünya’ya fırça çekerken, o bir köşede gülümsemiş. Suratını as, az daha ciddi ol demişler buna, bu sadece gülümsemiş. Davudi bir sesi varmış kendisini başbakan sanan çocuğun. Eskeza bir seçim mi kazandı, abisi gibi etkileyici konuşmalar yapmayı bilmezmiş. O çıkarmış balkona ve tıpkı ayaklı bir atlas gibi bildiği ülkeleri hızlı hızlı sayarmış. Sıcak bir yazlık gecesi yanağa yapışan karpuz çekirdeği misali, kendisini önemli sanıp sanıp takılmış oralarda kendisini başbakan sanan çocuk. Uzun abisinin oğlunun, yani abisi kadar uzun olmayan yeğeninin telefon konuşmaları patlamış bir gün. Anlamamış babacığını. Şeyleri şey mi yapsınmış, sağa sola mı dağıtsınmış yoksa bir kısmını öyle de halledebilirmiş.



Miş miş miş de, eşşek mi osuruyor lan diye sinirlenmiş bir gün, kendisini başbakan sanan çocuk. Bu nedir lan. Arkadaşlarla gece yürüyüşleri yok, çünkü “Bunlar sağa sola yürüyor!” Arkadaşlarla kaçamak birer bira içmek yok, çünkü “Bunlar camiide bira içti!” Aslında arkadaşlar yok, çünkü “Bunlar kıymetli kardeşlerim!” Bunlar, bunlar, bunlar. Kim ulan bunlar?

Bir gün, baş bakıyorken kendisini başbakan sanan çocuk, bum edivermiş ülke ve patlayıvermiş bir yerler. “Sen gül evladım” demiş uzun boylu abisi. “Sen gül, milli maçlarda locandan sırıt. Halt sıvazlayacaktır senin her gün belirginleşen az bıyığını” E ne yapsın, anlamsızca, umarsızca gülmüş kendisini başbakan sanan çocuk. Bir gün, tecavüz olayları olmaya başlamış ülkesinde. Yani aslında hep oluyormuş da, artık ortaya çıkmaya başlamış. “Sen gül, ama aynı zamanda kaşlarını çat. Millet seni başbakan sanmalı” demiş uzun boylu abisi. E bizim minik sincap adam da ne yapsın, sırıtmaya başlamış umarsızca. Ve sonra bir gün, bis bir gün, vakıflarda pedofili olayları çıkmış ortaya. “Yeter artık, gülme öyle ulu orta” demiş az bıyıklı abisi. Zaten o az bıyıklı abinin de “Gülmek” kelimesinin kökü olan “Gül” kelimesine gıcığı apayrıymış. “Sen artık gülme” demiş uzun boylu abisi, kendisini başbakan sanan sincap yürekli çocuğa.

Kahkahayı koymuş çocuk. Sanki kariyeri boyunca gülmekten başka bir bok yemiş gibi, kahkahayı bırakmış günün ortasına. Ve “Baybay” demiş. “Ben çocuk menüsü yemeye gidiyorum, sen gül dedin diye imzalayıp katlettiğim tüm çocuklar anısına” demiş ve gülen gözlerine binip gitmiş.

Biz yaşadık faşizmini, yaşamasın inşallah bizden sonrakiler. Masal masal matitas, ağzımıza sıçtı az bıyıklı bakıs tas!