Google Play Store
App Store

İzmir tarihinin en büyük sel felaketlerinden birini yaşadı. Kente 24 saat içinde 126 kilogram yağış düşerken, bin 714 su baskını yaşandı ve iki yurttaş hayatını kaybetti. Manisa’da da dereler ve su kanalları taştı.

Kent planlaması iklim krizi düşünülerek yapılmalı

Berkay SAĞOL

İzmir’de tarihin en büyük sel felaketlerinden biri yaşandı. Şiddetli sağanak yağmur sele dönüşürken, kente 24 saatte 126 kilogram yağış düştü. Menderes, Konak, Balçova, Karabağlar, Karaburun, Bayraklı ve Karşıyaka’da ev ve yerlerini su bastı. Balçova’nın Çetin Emeç Mahallesi’nde Hacı Ahmet Deresi taşarken bir sokak su altında kaldı. Karabağlar’da da Yunusemre Deresi, üzerinde bulunan köprü ayaklarında biriken sel sularının taşıdığı çöp ve dal parçalarıyla tıkanıp taştı.

Karşıyaka Anadolu Caddesi göle dönerken trafik akışı durma noktasına geldi. Soğukkuyu Deresi taştı, Örnekköy semtindeki 10 Nisan Köprüsü’nün altında su baskını yaşandı. Bayraklı’da da İZBAN hattı kenarındaki yollar sel suyuyla doldu, Turan-Halkapınar arasındaki tren seferleri durduruldu. Menderes’te Yeniköy Mahallesi güvenlik nedeniyle boşaltıldı. Yeniköy Mahallesi’nden geçen Balaban Deresi’nin taşmasıyla, 2 kişi hayatını kaybetti. İzmir’de yağmurun durması ve yapılan çalışmalarla birlikte, ertesi gün hayat normale döndü.

ALTYAPI YOK AMA İMARDAN VAZGEÇİLMİYOR

Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) İKK Dönem Sekreteri Aykut Akdemir, “Bu şiddetli yağmur iklim değişikliğinin bir sonucu. İzmir’in mevcut altyapısı artık bu denli büyük yağışları kaldırmıyor. Şimdiki yağmur çok ekstra bir yağış ama yine de altyapı planları hazırlanırken mevcut verilerden daha toleranslı bir şekilde hazırlanması gerekiyor. Ön görülen rakamlar hep limitte tutuluyor ve bu derece şiddetli bir yağış göz önüne alınmadığı için bu şekilde felaketler yaşanıyor. Altyapının bu şekilde yetersiz olduğu bir kentte hâlâ imarla uğraşılıyor. Asıl sorun kent genelinde imar planları hazırlanırken şimdiye kadar bu rakamların düzgün hesaplanmaması veya ciddiye alınmamış olması. Yapılacak işlerde imar ve kent planlamasının ne derecede önemli olduğunu tekrar gördük” diye konuştu.

EKOLOJİK DENGE GÖZ ARDI EDİLEREK İMARA AÇILIYOR

Mimarlar Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu üyesi Uğur Yıldırım, kentlerin sürdürülebilir planlanması ve doğaya en az zarar ilkelerinin benimsenmesinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Yıldırım, "İzmir özelinde baktığımız zaman kentin planlama ile ilgili tarihi süreçte yaşadığı olumsuzluklar, bazı bölgelerinde planlamanın ve yapılaşmanın organik olarak gelişmesi, planlanan alanlarda parsel büyüklüklerinin küçük olması ve bir takım alanlarda planlamanın yapılaşma sürecinden sonra gelişmiş olması kentin bu gibi afetlerden daha fazla etkilenmesine sebep olacak ve alt yapı problemlerini de beraberinde getirmektedir" dedi.

Kente dair alınan tüm kararlarda bozulan ekolojik dengenin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirten Yıldırım, "Tam da bu sebepler ile sel felaketini önlemek amacı ile ağaçlandırılan bir orman arazisinin, alternatif alanlar üretilebilecek iken alt yapısını, kent yoğunluğuna ve ekolojik dengeye etkisini düşünmeden ya da göz ardı ederek imara açılmasına karşı çıkıyoruz. Tüm ülkenin gündeminde olan kentsel dönüşüm; uygun kriterler göz önüne alınarak yapılması, parsel bazlı değil üst ölçekten bölgesel ele alışlar ile gerçekleştirilmesi ve en önemlisi kentsel dönüşümün gerçekleştirilebilmesi için gerekli ekonomik kaynakların daha fazla yapılaşma üzerinden değil öz kaynakların kullanılması ile sağlanması durumunda yaşadığımız olumsuzluklara çözüm üretecek bir fırsat olarak ele alınmalıdır" diye konuştu.

DİRENÇLİ KENT KAVRAMI İÇİN ÇALIŞILMALI

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay ise acil olarak dirençli kent kavramı üzerine çalışmak gerektiğini dile getirdi. Kınay, "Kentleşme politikalarımız, plansız yapılaşma, ormansızlaşma, yeşil alanların kaybı, betonlaşma, altyapı eksiklikleri gibi süreçler yağışların sel ve afete dönüşmesi sonucunu oluşturuyor ve bu etki kentlerin altyapı ve planlama sürecindeki gelişimden çok daha hızlı ilerliyor. Bu süreci daha keskin yaşayacağımız gerçeği ile kentlerimizin dirençli kent kavramı üzerinden acil olarak gerekli çalışmaları yürütmesi zorunluluğu bulunuyor. Şehirlerin 'dirençli şehir' olabilmeleri için çevresel risklerini belirleyerek, doğru ve etkin bir çevresel altyapı ve çevre yönetimini gerçekleştirmesi önemlidir. İçerisinde bulunduğumuz kontrolsüz ve plansız süreçler devam ettiği sürece; yaşadığımız yağışların sel ve afete dönüşmesi sonucu çok daha ağır sonuçlarla karşımıza çıkmaya devam edecektir. Daha geç olmadan kararlılıkla mücadele edilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Öte yandan Manisa’da sağanak yağmur sebebiyle dereler ve su kanallarında taşmalar yaşandı. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı’nın önündeki yol çökme riskine karşı trafiğe kapatıldı. Yağışlar ayrıca Akhisar’da köy yollarını kapatırken, derelerin debisi aşırı yükselerek taşkınlara sebep olunca yollar göle döndü.

***

SOL PARTİ'DEN AÇIK ÇAĞRI

SOL Parti İzmir İl Başkanı Semih Taşcan da, İzmir’in çok uzun süredir adına doğal felaketler denilen olaylar ile boğuştuğunu kaydederek İzmir’i yönetenlere şu çağrıyı yaptı:

“Kentimiz çok uzun süredir adına doğal felaketler denilen doğa olayları ile boğuşmakta. Bizler bu yaşanılan felaketlerin hiç de doğal olmadığını düşünüyoruz. Doğaya karşı insanlığın tarih boyunca verdiği mücadelede insanlık olarak hiç bu kadar saldırgan ve yok edici olmamıştık. Artan nüfuslar, kentlerin içerisine hapsolan insanlar yaratmakta ve kentleri birer yaşam alanı olmaktan çıkartıp kar hırsıyla insan yaşamının devam edemeyeceği sağlıksız ve güvencesiz birer tehlike yuvası haline getirmektedir. Bu süreç hızla geri döndürülmelidir. Yaşanılan son sel felaketi de göstermektedir ki kentimizin altyapısı bu plansız şehirleşmeyi kaldıramamaktadır. Günler öncesinden yapılan meteorolojik uyarılara rağmen yerel yönetimler gerekli tedbirleri almakta gecikmiş ve halkımız çok ciddi mağduriyetler yaşamıştır. İzmir’i yönetenlere açık çağrımızdır.

Kenti ekolojik bir perspektifle güzelleştirecek ve yaşanılır kılacak imar planlamasını, alanın bütün uzmanları ve kurumlarıyla beraber acil eylem planı içerisinde gerçekleştirin. Sel felaketinde zarar gören bütün insanlarımızın maddi manevi ihtiyaçlarını karşılayın. Evlerinden dışarda yaşamak zorunda kalan ve sıkıntı yaşayan insanlarımızın Covid-19 tedavisi başta olmak üzere bütün sağlık hizmetlerinden acilen ve ücretsiz olarak faydalanmasını sağlayın. Talan ve sömürüye dayalı neoliberal politik yaklaşımlarınıza dün deprem bugün sel yarın belki başka bir felakete yol açmadan artık son verin. Yaşanılabilir bir kent için halkınızla beraber kentinizi yöneteceğiniz mekanizmaları hayata geçirin.”

***

YARALARI BİRLİKTE SARACAĞIZ

İzmir’in son 100 yıl içinde en büyük sel felaketlerinden birini yaşadığını açıklayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “İzmir, bir yıllık yağışın yüzde 18’ini bir günde almış oldu. Bu gerçekten inanılmaz, büyük bir felaket. Selden etkilenen yurttaşlarımızın zararlarını gidermek için her türlü çalışmayı yapacağız. Hasar tespit çalışmalarına başladık. Eşya veya nakdi yardımla mutlaka zararlarını gidereceğiz. Bütün İzmir’e geçmiş olsun diliyorum” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin ilçede hasar tespit çalışmalarını sürdürdüğünü, yaraların sarılacağını söyleyen Soyer, "Ağır hasarların yaşandığı Güzelyalı ve Göztepe'de esnaf ve yurttaşlarımızla bir araya geldik. İki can kaybının yaşandığı bölgede Menderes'de selin ne kadar büyük bir zarar verdiğini yerinde gördük. Yurttaşlarımızı dinleyip, neler yapabileceğimize bakıyoruz. Hiç kimseyi bu büyük felaket karşısında çaresiz, yalnız bırakmayacağız. Hiç kimsenin mağduriyetine seyirci kalmayacağız. Bu zararları gidermek için İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak gücümüzün yettiği kadar vatandaşlarımızın yanında olacağız. Bu büyük felaketin yaralarını birlikte saracağız" diye konuştu.