BERKE N. ÖZDEMİR Aykut Çoban’ın editörlüğünü yaptığı, Yerel Yönetim, Kent ve Ekoloji adlı kitap, İmge Kitabevi Yayınları tarafından Prof. Dr. Can Hamamcı’ya armağan olarak yayımlandı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki görevinden 2006’da emekli olan Can Hamamcı, Türkiye’de kent ve çevre politikaları alanında önemli bir ekolün başlıca isimleri arasında yer alıyor. 1935’te sosyalist görüşleri nedeniyle Nazi […]

Kent ve çevre talanı
BERKE N. ÖZDEMİR

Aykut Çoban’ın editörlüğünü yaptığı, Yerel Yönetim, Kent ve Ekoloji adlı kitap, İmge Kitabevi Yayınları tarafından Prof. Dr. Can Hamamcı’ya armağan olarak yayımlandı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki görevinden 2006’da emekli olan Can Hamamcı, Türkiye’de kent ve çevre politikaları alanında önemli bir ekolün başlıca isimleri arasında yer alıyor. 1935’te sosyalist görüşleri nedeniyle Nazi Almanyası’ndan kaçarak Türkiye’ye gelen Ernst Reuter tarafından temelleri atılan SBF Şehircilik Kürsüsü’nün öncü hocaları, Fehmi Yavuz, Ruşen Keleş ve geçen yıl yitirdiğimiz Cevat Geray’dı.

Kentleşme, yerel yönetimler ve çevre politikası alanını teknik bir yaklaşımın ötesine taşıyan bu ekol, mekâna ilişkin sorunların toplumsal, siyasal boyutlarının göz önünde bulundurulmasından güç alıyordu. SBF Şehircilik Kürsüsü’nün bu özelliğinin, ülkenin demokrasi ve özgürlükler durumuna paralel olarak güçlenip zayıfladığı söylenebilir. Bunun en yakın örneği, barış talep eden bildirinin imzacısı iki akademisyenin Şubat 2017’de bir KHK ile o kürsüden atılmasıyla birlikte görülür.

Kitap, Can Hamamcı’nın, hocası, öğrencisi, meslektaşı, arkadaşı olmuş yazarların makalelerini bir araya getirerek, söz konusu ekolün bir ürünü olarak değerlendirilebilir. Gerçekten de kitaptaki tartışma konuları, teknik yönlerinin ötesinde siyasal, toplumsal, hukuksal boyutlarıyla birlikte ele alınmaktadır.

Kitapta, bir yandan, büyükşehir sınırlarının genişletilmesi, su sorunu, temiz enerji, HES’ler, hayvan hakları, kentli hakları, kıyıların yağmalanması, ekolojik hareketler, Gezi Direnişi gibi, Türkiye’de gündemden düşmeyen sorunlar işlenirken, bir yandan da küreselleşme ve yerel kimlikler, uygarlıklar ve çevresel etmenler, çevre bilinci, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Avrupa Birliği’nde kentsel gelişme, siyasal partilerin kent ve çevre politikaları, yaşanabilir kentler, yoksulluk kültürü gibi yansımaları bugüne değin gelebilen daha uzun erimli konular tartışılmaktadır.

Kitap, Can Hamamcı’nın çalıştığı alanlara, yaptığı yayınlara, okuttuğu derslere, verdiği konferanslara koşut biçimde, farklı akademik disiplinlerden gelen yazarların kaleme aldığı, Önsöz ile birlikte toplam yirmi makaleden oluşuyor. Böyle olunca, bu kısa yazıda bu denli hacimli bir kitabın tüm bölümlerini değerlendirmek yerine, özellikle önemli gördüğüm kimi konuları tartışan makaleleri ön plana çıkaracağım.

SINIFSAL ETMENLERİN ROLÜ

Bunlardan ilki, okuru insanlık tarihi içinde çarpıcı bir gezintiye çıkaran bir makale… Alaeddin Şenel, uygarlığa geçişte çevresel koşulların etkisini ele aldığı yazısında tarih boyunca insanın doğayla ilişkisinin önemli niteliklerini gözler önüne seriyor. Şenel, uygarlıkların gelişiminde ve çöküşünde çevresel öğelerin payını karşılaştırmalı biçimde araştırıyor. Düşünce tarihinde kendine yer edinmiş klasik yapıtlarla beslenen çalışma, ekolojik krizi; sınıflı, devletli, dinsel ideolojili uygar toplum bağlamına yerleştirerek tartışıyor. Geçmiş uygarlıkları çöküşe götüren çevresel sorunların günümüzde önlenmesi için harekete geçilmesinin önemli engelleri olarak da kişisel, sınıfsal, güncel çıkarların ağırlığına dikkati çekiyor.

Ruşen Keleş’in yazısı ekonomide yaşanan liberalleşme ve küreselleşme sürecinin ulusal, bölgesel ve yerel kimliklere etkisini inceliyor. İspanya, Fransa, İngiltere, İtalya gibi Avrupa örneklerine odaklanan makale, ulus devletin sermayenin önünde bir engel olarak görüldüğünü, küreselleşme sürecinde bölgeselleşme ve yerelleşmenin ön plana çıktığını saptayarak söz konusu sürecin Türkiye ve KKTC’ye etkilerini değerlendiriyor.

Kitapta, geçen yıl aramızdan ayrılan Cevat Geray’ın son yazılarından birini de bulabilirsiniz. Büyükşehir belediyelerinin sınırlarını -içindeki köyleri ve belediyeleri kapatarak- genişleten 6360 sayılı yasayı konu edinen makalesinde Geray, söz konusu düzenlemeyi yerel yönetim kuramı ve politikaları, demokratikleşme, anayasa ve uluslararası belgelere uygunluk ve köy sosyolojisi açısından değerlendirerek yaratabileceği olumsuz sonuçlarI üzerinde duruyor.

Nilgün Görer Tamer’in makalesi, 1950’lerden bugüne Türkiye’de suyun yönetimini inceleyen kapsamlı bir çalışma. Yazıda, su hizmetiyle ilgili olarak izlenen politikaların ekonomideki genel eğilimlerin dışına çıkmadığı vurgulanırken, ekonominin küresel sermayeyle bütünleşmesinin bir aracı olarak suyun ticarileştirilmesi, dönemsel olarak verilen örneklerle açıklanıyor.

Bülent Duru’nun çalışması, kentsel ve ekolojik sorunlara ilişkin çözüm önerilerini inceliyor. Duru, alternatif politika önerilerinin hem emekçi kesimlerin sorunlarını çözebilmesi hem de onların desteğini alabilmesi için, yerel, güncel, gerçek sorunları odağına alması, iktidarın yıkıcı uygulamalarını terk etmesi, ekonomi politikalarıyla etkileşim kurması, toplumsal mücadeleleri ortak bir paydada buluşturması ve toplumsal adalet boyutunu içermesi gerektiğini belirtiyor.

Aykut Çoban, Fevzi Özlüer ve Sinan Erensü’nün kaleme aldıkları yazı, Türkiye’de doğanın neoliberalleştirilmesi ve buna karşı sürdürülen mücadeleleri konu ediniyor. Oldukça kapsayıcı bu çalışmada, doğanın sermayeleştirilmesi sürecinde özelleştirme, ticarileştirme, kuralsızlaştırma gibi yöntemlerden nasıl yararlanıldığı, sermayenin devletle işbirliği içinde olmasının sonuçları olarak keyfi yönetim, otoriterleşme, denetimsizleştirme ve mülksüzleştirmenin nasıl işlediği, somut örnekleriyle ayrıntılı biçimde inceleniyor. Makalede, ayrıca, bütün bunlara tepki olarak ortaya çıkan ekoloji hareketinin, özgül yanları, gelişme dinamikleri, süreci engellemek bakımından doğurduğu etkilerin neler olduğu da tartışmaya açılıyor.

GÜNCELLİĞİNİ SÜRDÜREN SORUNLAR

Kitabın yayınlanma tarihinin 2015 olmasına bakıp ele aldığı konuların, ulaştığı sonuçların eskimiş olacağı düşüncesine kapılmamak gerekir; bugün hâlâ kentleşme alanında, yerel yönetimlerde, çevre politikasında kitapta işlenen konuların, ele alınan sorunların içinde yaşamaktayız. Kitaptaki makalesinde Alaeddin Şenel’in dediği gibi: “Bunun nedeni açıktır. Neden, kişisel çıkarların, sınıfsal çıkarların, güncel çıkarların önde görülüp, öne alınmasıdır. Bu yolda ekonomik, siyasal, ideolojik erki denetleyen kişi, küme ve sınıfların elinde bencil ereklerini gerçekleştirebilecek erkin, yani ekonomik, savaşçıl (askeri), siyasal, ideolojik güçlerin bulunmasıdır.”

Kitapta söz konusu ‘çıkarların’ yaşadığımız yerleri, doğayı ve tüm canlıları nasıl denetim altına aldığını, bu yolda hangi araçları kullandığını ve doğurduğu olumsuz sonuçları bulacaksınız.