1982 Anayasası’nın hiç uygulanmayan maddesi var mı ve hangisi? “Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde, (...) olağanüstü hal ilan edilir”. Bu madde, ne 1999 büyük depremlerinde, ne de 2001 iktisadî bunalımında uygulandı. Eğer olağanüstü hal (OHAL) ilan edilseydi, bu durumda md. 120 (olağanüstü hallerle ilgili düzenleme) ve md. 15 (temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması) hükümleri –OHAL kanunu ile birlikte- yürürlüğe girecekti.

Buna göre; “119 uncu madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, anayasanın 15 inci maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl durdurulacağı, (...) Olağanüstü Hal Kanununda düzenlenir...”.

Madde 15, asgari güvenceleri de öngördüğü halde 1982 Anayasası’nın en çok eleştirilen hükümleri, “olağanüstü yönetim usulleri”ne ilişkin 119-122 md.ler oldu.

Uygulama, “şiddet olaylarının artması nedeniyle OHAL” (md. 120) ve sıkıyönetim (md. 122) ile sınırlı kaldı; “doğal afetler” ve “ekonomik bunalım” (md.119) için uygulanmadı.

Bu, ekonomik açıdan izlenen neo-liberal politikalarla kısmen açıklanabilir, ama, “doğal afetler” için aynı nedenin öne sürülmesi kolay değil.  İktisadi hayata dolaylı şekilde müdahale edilse de, girişim özgürlüğüne yönelik sınırlamalar, olası can kaybının en aza indirilmesi amacıyla meşru görülebilir.

Özetle; md.120 ve 122'nin kullanılması çok tehlikeli, ama gerektiğinde md. 119'un uygulamaya konması, insan yaşamının kurtarılması ereğinde işlevsel olabilir. Hangisi olursa olsun, uygulama, geçici, kısmî ve md.15’te yer alan asgari güvencelere saygı göstermeli.

 

             “Anayasa askıda”

“Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” (6306 sy. ,6/5/012), anayasal açıdan nasıl değerlendirilmeli?

Yasanın amacı, afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde sağlıklı ve güvenli yaşam çevreleri oluşturmak için ilgili yerleri iyileştirme, tasfiye ve yenilemek.

Bu amaca yönelik düzenlemenin hukukî rejimi ne olmalı?  “Doğal afet öncesi dönem” veya olası bir afete hazırlık amacıyla konacak kurallar, “OHAL” düzene mi tabi olabilir mi?

“OHAL” hükümleri, ancak “olağanüstü yönetim” ilânı durumunda uygulanabilir. Bu nedenle, 6306 sy.lı Kanun, mülkiyet hakkı, konut hakkı, yerleşme özgürlüğü, hak arama özgürlüğü, çevre hakkı ve kamulaştırma vb. bakımlardan Anayasa'nın 13. ve ilgili maddelerine tabi.

Ne var ki,  Kanun, değinilen haklar açısından, Anayasa'ya açıkça aykırı. Kaldı ki, bunların sıkıyönetim halinde bile uygulanması mümkün olmazdı; çünk, “anayasa'nın askıya alınıyor” adeta...

 

           Anayasa ve hukuka yabancı kavramlar:

Kanun’da, mülkiyet hakkını sınırlandıran önemli düzenlemeler mevcut:

- “Uygulama bütünlüğü” (md. 3/7): belirlenen alanların sınırları içinde olup riskli yapılar dışında kalan diğer yapılardan uygulama bütünlüğü bakımından Bakanlıkça gerekli görülenler afet yasası  içerisindeki sınırlandırıcı düzenlemelere tabi. Oysa mülkiyet hakkı, “ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz”. (Any., md. 35). Soru: Sağlam binanın yıkılmasında ne tür bir kamu yararı vardır?

- Tasarrufların kısıtlanması (md. 4): riskli alanlarda, riskli yapıların bulunduğu taşınmazlarda ve rezerv yapı alanlarında kanun kapsamındaki proje ve uygulamalar süresince her türlü imar ve yapılaşma işlemleri geçici olarak durdurulabilir. Kentsel dönüşüm gibi yıllar sürmesi muhtemel bir belirsizlik, mülkiyet hakkını kullanılmaz hale getirir.

- “Acele kamulaştırma” (md. 6/2): üzerinde bina yıkılmış olan arsanın maliklerine yapılan tebligatı takip eden 30 gün içinde en az 2/3 çoğunluk ile anlaşma sağlanamazsa acele kamulaştırma yoluyla taşınmaz mülkiyetleri Bakanlık, TOKİ ya da idareye geçecek. Bu hak düşürücü süre niteliğinde...

- Süre kısaltımı ve fiilî imkânsızlık (md. 6/9): İdari yargıya başvuru süresi 60 günden 30 güne indirilmiş ve bu davalarda yürütmenin durdurulması kararı yasaklanmış.

- İmar kanunu ve Bakanlığa tanınan çok geniş takdir yetkisi (md. 6/5-a): Bakanlık riskli alanlarda, yapılarda ve rezerv alanlarında her tür harita, plân, proje, arazi ve arsa düzenleme işlemleri ve toplulaştırma yapmaya tek başına yetkili.

Sonuç: Belirtilen ve d. maddeler, AYM'nin önceki kararları ve İHAM kararları ile  çelişmekte. Anayasa Mahkemesi’nin, adı geçen yasanın yürürlüğünü durdurma kararı vermesi, Anayasa’ya ve İHAS’a aykırı hükümlerini iptal etmesi, hukuk güvenliği ve hukuk devleti gereğidir. Nice çifte bayramlara!