2008 Yılı Katılım Öncesi Ekonomik Programı’nın(KEP) öncelikle 2009 hedefleri yılın yarısında çökmüş bulunuyor. KEP’in 2010 ...

2008 Yılı Katılım Öncesi Ekonomik Programı’nın(KEP) öncelikle 2009 hedefleri yılın yarısında çökmüş bulunuyor. KEP’in 2010 ve 2011’e ilişkin hedeflerini ise değerlendirmeye gerek yok. Çünkü üç yıllık programlarda ikinci ve üçüncü yıllara ilişkin hedefler görev yerine gelsin anlayışıyla türetiliyor. Bu tespitimiz KEP’le sınırlı değil, üç yıllık olarak öngörülen Orta Vadeli Program (OVP) ve Orta Vadeli Mali Plan (OVMP) için de geçerli. Ne her yıl hazırlanan üç yıllık KEP’lerin ne de üç yıllık OVP’lerin ve OVMP’lerin ikinci ve üçüncü yıllara ilişkin hedefleri tutturulabilmiş değil. Normal iktisadi konjonktürlerin geçerli olduğu dönemlerde bile programların ikinci ve üçüncü yıl hedefleri şaşarken kriz koşullarında söz konusu hedeflerin haydi haydi şaşacağı açıktır. Dolayısıyla, KEP’lerin 2010 ve 2011 hedeflerinin geçerliliğini ayrıca tartışmaya gerek yok. şurası açık ki, KEP’in diğer hedeflerinin belirleyicisi konumundaki iki temel makro ekonomik göstergeye ilişkin hedefler şimdiden geçerliliğini yitirmiş durumda. Bunlardan ilki, bütçe büyüklüklerine ilişkin hedefler; diğeri ise büyüme oranı hedefi.
Önce birincisini ele alalım. Bilindiği üzere geçerliliğini yürürlüğe girmeden yitiren bütçe hedefleri KEP’te yeniden belirlenmişti. Örneğin, 2009 yılı Bütçe Kanunu’nda 10,4 Milyar olarak belirlenen bütçe açığı hedefi, KEP’te 48,3 Milyar TL’ye yükseltilmişti(Hemen belirtelim, KEP’te bütçe büyüklüklerine ilişkin hedefler milli gelirin yüzdesi olarak veriliyor. Mutlak değerlere kur tahmininden gidilerek ulaşılmıştır).Ocak-Mayıs 2009 bütçe uygulama sonuçları, bütçe büyüklük hedeflerinde yeniden bir revizyon yapılmasını gerekli kılıyor. Örneğin bütçe açığı beş aylık dönemin sonunda KEP’te 48,3 milyar olarak yeniden belirlenen düzeyin yarısına (beş aylık bütçe açığı 20 milyar 683 milyon olarak gerçekleşmişti) yakın bir düzeye ulaşmıştır. Bütçe giderlerinin yaklaşık dörtte birini oluşturan faiz harcamaları geçen yılın eş dönemine göre  yüzde 35 gibi oldukça yüksek bir oranda artmış durumda. Hazinenin ilk beş aylık borçlanma eğilimindeki hızlanma yılın ikinci yarısında faiz harcamalarının mutlak ve nispi payının artacağına işaret ediyor. Benzer şekilde, faiz dışı harcamaların önemli bir kalemi olan sosyal güvenlik sistemine yapılan transferlerde de yüksek bir artış kaydediliyor. Artış yüzde 42,5 düzeyinde. Bunun nedeni Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tensikatlar sonucu katılımcı kaybettiği için prim gelirlerinin azalmış olmasıdır. Yılın ikinci yarısında daralmanın artması veya devam etmesi durumunda, bu transfer kalemi için öngörülen ödeneklerin yeterli olamayacağı açıktır. Görülüyor ki başta bütçe açığı olmak üzere, tüm bütçe büyüklük hedefleri (diğer bütçe hedeflerini ayrıca analiz etmeye gerek yok; onlardaki sapma kaçınılmaz olarak bütçe açığı hedefine yansıyor) şimdiden geçerliliğini yitirmiş durumda.
şimdi gelelim ikinci göstergeye. Bilindiği üzere, DPT tarafından hazırlanan 2009 Yılı Programı’nda öngürülen büyüme hedefi KEP’te yeniden belirlenmişti. Programda yüzde 4 olarak belirlenen büyüme oranı KEP’te eksi 3,6 olarak revize edilmişti.
2009 yılının ilk çeyrek büyüme sonuçları, KEP’te yeniden belirlenen büyüme hedefinin bir kez daha yenilenmesi gereğini ortaya koyuyor. İki nedenle bir revizyon gerekiyor. İlki, ilk çeyrekte gerçekleşen büyüme oranındaki küçülmenin beklenilenin yaklaşık iki puan üzerinde olmasıdır. Yani yüzde 12’lik bir küçülme beklenilirken, küçülme yüzde 13,8 olmuştur. İkincisi, ikinci ve üçüncü çeyrekteki daralmaların ardından son çeyrekte pozitif bir büyümenin gerçekleşeceği beklentisinin gerçekçi olmayışıdır. Bu tür bir beklentinin gerçekçi olabilmesi için, Türkiye’nin ihraç pazarlarının yaklaşık yüzde 95’ini oluşturan ülkelerde de son çeyrekte bir canlanmanın olması gerekiyor. Oysa IMF’nin en son açıklanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda bu ülkelerin büyümesinde yüzde 3,3’lük bir daralma bekleniliyor.
Ayrıca şurası bir gerçek ki, büyümenin ikinci itici faktörü olan iç talebin yılın ikinci yarısından itibaren toparlanabilmesi, işten atılmaların devam ettiği bir süreçte mümkün gözükmüyor. Bu durumda küçülmenin öngörülen ötesinde gerçekleşeceği açıktır. Nitekim gerek IMF’nin ve gerekse de Dünya Bankası ve OECD’nin büyüme öngörüleri KEP’in öngörüsünün bil hayli üzerindedir. Tahminler yüzde 5 – 6 aralığında gidip geliyor.  
İki temel göstergenin şaştığı bir ortamda, diğer göstergelerin de şaşacağı çok açıktır. Dolayısıyla KEP’in 2009 hedeflerinin sil baştan yenilenmesi kaçınılmaz hale geliyor. Önümüzdeki günlerde 2009 Yılı OVP’si açıklanacak. Umarız, gecikmeyle açıklanacak olan OVP(bilindiği üzere, OVP’nin Mayıs’da açıklanması gerekiyordu; ne yazık ki yasal süre aşılmıştır) bu hedeflerin yenilenmesi açısından önemli bir fırsat olur. Bekleyip, göreceğiz …