İşin keyifli habercisi daha Arap Denizi’nin üzerinde uçarken geldi.

İşin keyifli habercisi daha Arap Denizi’nin üzerinde uçarken geldi. Dubai’den kalkan Emirates uçağında Kerala’nın Trivandrum kentine iki genç aydınlık Türk kadını, kabin amiri Pınar Köse ve kabin görevlisi Semra hanımla “göklerde” sohbet ederek indik. Yıllar önce tadı damağımda kalan Hindistan’ın kokusunu yeniden içime çekebilmenin heyecanı beni haftalar önce sarmıştı. İner inmez Hindistan’ın büyülü ve binbir renkli dünyasının güler yüzlü, meraklı, konuksever insanlarına karıştık. Hindistan’ı gören bilir, pembe, altın rengi, mor, mavi, yeşil zarafet her yerdedir. Ülkenin en güneyindeki eyaleti Kerala’nın özelliklerini bu köşeye sığdırmak imkansız. Uzun bir komünist ve sosyalist geçmişi olan ve sokakları Marks, Engels, Lenin ve Stalin afişleriyle dolu Kerala, bu kıta-ülkede yüzde yüz okuma yazma oranına sahip tek eyalet. Trivandrum kentinde Hıristiyanlar, Hindular ve Müslümanlar yüzyıllardır birbirlerinin geleneklerini karşılıklı benimseyerek yaşıyor. Tropik iklimin ürünü yemyeşil bir doğa ve yüzbinlerce turistin aktığı plajlarıyla bir mikro cennet.

Bu yıl 16 yaşına giren Kerala Uluslararası Film Festivali’nde, Asya sinemasının sesini dünyada duyurmak için 1990 yılında kurulan Network for the promotion of Asian Cinema (NETPAC) jürisine daveti tereddüt etmeden hemen kabul ettim. 30 ülkeden 80 üyesi bulunan örgütün kurucusu, Hint sinema dünyasının en önemli isimlerinden “küçük dev kadın” Aruna Vasudev.  Birlikte yaptığımız jüri görevi yaptığımız Vesoul Asya Filmleri Festivali’de başlayan dostluğumuz sayesinde Hindistan’ın zengin sinema dünyasının insanlarını tanımış oldum. Bin kişilik salonları tıklım tıklım dolduran sinemaseverlerin ilgisi parmak ısırtacak düzeyde. Festival yöneticisi Bina Paul Venugopal yerel hükümetin desteğinin biraz da bu ilgi sayesinde sürdüğünü belirtiyor. Bu yıl sadece seri bilet alanların sayısı on bini aşmış. Resmi yarışmada yer alan Mustafa Nuri’nin “Vücut” filminin ilk gösteriminde izleyiciler dev salonun merdivenlerini bile doldurmuşlardı. Gösterimden önce izleyicilerin kendi aralarındaki konuşmaları sırasında “Türk filmlerine bayıldıklarını” duyup ilk anda şaşırdım. Film bittiğinde ise Türkiyeli olduğumu öğrenen sinemaseverler beni dakikalarca soru yağmuruna tutup, “böylesi kaliteli filmler çıkartan bir ülkeden geldiğim için” beni tebrik edince, bu ilgi doğrulanmış oldu. Meltem Cumbul’un Hint sinemasının eski dev oyuncusu Hema Malin’in bir filminde oynadığını ve büyük ilgi gördüğünü de burada öğrendim.

Uluslararası yarışma jürisinde yer alan Semih Kaplanoğlu ile yeniden karşılaşmanın keyfine, sevgili Özcan Alper’in “Gelecek Uzun Sürer”inin de yarışmada olması eklendi. Türkiye, Hindistan dışında iki film ile yarışan tek ülke. Semih Kaplanoğlu’na ayrılan “Çağdaş Ustalar” bölümünde “Yusuf Üçlemesi” ile 2006’da Kerala festivalinde En İyi Film ödülü aldığı “Meleğin Düşüşü” gösteriliyor. Nuri Bilge Ceylan’ın “Bir Zamanlar Anadolu’da”sı da festivalin en beklenen filmlerinin başını çekiyor.

Kerala’da geçen on gün unutulmaz bir tat bırakacak. Festival ise ayrıntılı bir yazıyı hak ediyor. Asya’nın ve özellikle Hindistan’ın o hiçbir yere benzemeyen havası, doğası, büyüsü ve güzel insanları ise bu köşeden sevgi dolu bir selamı hak ediyor…