İstanbul Valiliği'nin 10 yaş ve altı çocuğu olan kadın personelin idari izinli sayılarak evden çalışması kararı alınmasına ilişkin basın açıklaması gerçekleştiren KESK İstanbul Kadın Meclisi, "Kadınların ve erkeklerin toplumsal hayatın her alanında eşit haklarla yer alması için bakım hizmeti yükümlülüklerinin eşitlikçi bir şekilde paylaşılması devletin sorumluluğundadır" dedi.

KESK İstanbul Kadın Meclisi: Hayatlarımızdan ve haklarımızdan vazgeçmiyoruz!

KESK İstanbul Kadın Meclisi, İstanbul Valiliği tarafından Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında alınan önlemler ile ilgili kamu kurumlarına gönderilen yazıda,10 yaş ve altı çocuğu olan kadın personelin idari izinli sayılarak evden çalışması kararı alınmasına ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.

"Neoliberal ve patriyarkal politikaları uygulamadaki hızına yetişemediğimiz AKP-MHP hükümeti toplumsal cinsiyet eşitsizliğini meşrulaştıran politikalarını yaşamın her alanında uygulamaya devam ediyor" denilen açıklamada, "Her geçen gün derinleşen toplumsal cinsiyet eşitsizliği özellikle pandemi süreci ile birlikte gittikçe meşrulaşan bir hal almıştır. AKP-MHP iktidarının aile ve iş yaşamını uyumlaştırma politikaları bu yazıyla düzenlenmeye çalışılmıştır. Bu yazı “ev ve çalışma yaşamını bağdaştırma, kadınları kısmi zamanlı, esnek çalışma biçimleriyle ev ve bakım işlerini aksatmadan yürütmesi” anlamına gelmektedir. Özünde “kadın dostu” olduğu izlenimi veren yaklaşım, kadınlar için tek kariyerin annelik olarak görüldüğü anlamına gelmekte ve kadını aile içine hapsetmektedir. İş ve ev yaşamının uyumlaştırılması sadece kadınlar üzerinden tartışılmamalıdır" ifadelerine yer verildi.


Kadınların ve erkeklerin toplumsal hayatın her alanında eşit haklarla yer alması için bakım hizmeti yükümlülüklerinin eşitlikçi bir şekilde paylaşılmasının devletin sorumluluğunda olduğu vurgulanan açıklamada, "Bakım hizmetleri, özellikle çocuk bakımı, kamu tarafından sunulması gereken bir hizmet, bir sosyal haktır" denildi.

Açıklamanın devamı şöyle:

"Çocuk bakımı hizmetinin kadınların sorumluluğunda görülmeyip kamu tarafından sunulması, kadınların çalışma yaşamı dahil toplumsal hayatın her alanına katılmalarının ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının bir aracıdır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanun’un 191. Maddesinde “Devlet Memurları için lüzum ve ihtiyaç görülen yerlerde çocuk bakımevi ve sosyal tesisler kurulabilir” denilmektedir. Buna rağmen, maliyet politikasıyla kreşler sosyal tesis kapsamına alınıp ödenek ayrılması yasaklanmıştır. Günü kurtarma taktikleriyle yapılan düzenlemeler sorunu daha da derinleştirmektedir..

Pandemi sürecinin başladığı günden bu yana kadınların görünmeyen emeğinin daha da görünmez olduğunu esnek çalışma ile birlikte tüm ev içi sorumluluğun kadınlara yüklendiğini ifade ettik ve ifade etmeye devam ediyoruz.

Biz KESK'li kadınlar olarak geçmişten bugüne yürüttüğümüz mücadelede çocuk bakımından doğan tüm izin haklarının ebeveyn izni olarak düzenlenmesi gerektiğini ifade ediyoruz tüm kamu kurumlarında ücretsiz anadilinde hizmet sunan kreş açılması talebimize kulaklarını tıkayan hükümetin esnek çalışma uygulamaları ile sürdürücü olduğu ve meşrulaştırmaya çalıştığı zihniyeti biliyoruz. Kadınları çalışma yaşamının dışına çıkaran güvencesiz çalışma biçimini yaygınlaştıran çocuk yaşlı bakımı ve ev içi sorumluluğu kadında gören kararlarınızı tanımıyoruz ve kabul etmiyoruz. Dönüşümlü, zorunlu ebeveynlik izni talep ediyoruz. Geçmişten bugüne yürüttüğümüz eşitlik mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz. Aile değiliz, kadınız!

Hayatlarımızdan ve haklarımızdan vazgeçmiyoruz!"