2 yıl önce beyin kanaması geçiren ve tedavisi hala devam eden Bakırköy SES eski yöneticisi Leyla Doğan’ın tutukluluğuna tepki gösteren İstanbul Kadın Meclisi, bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, hayati sağlık sorunları devam eden Doğan’ın ve diğer tutukluların serbest bırakılması çağrısı yapıldı.

KESK İstanbul Kadın Meclisi’nden Leyla Doğan çağrısı: Tutukluluğu kabul edilemez!

Eş zamanlı yapılan baskınlarla aralarında Rosa Kadın Derneği'nin de olduğu çok sayıda adreste onlarca kadının gözaltına alınmasıyla başlayan operasyonlar devam ediyor. Kadınlara yapılan operasyonun son olarak 5 Mart gecesi Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Bakırköy Şubesi üyesi Leyla Doğan’ın gözaltına alınmasıyla sürdüğünü hatırlatan KESK İstanbul Kadın Meclisi, tutuklanan kadınların serbest bırakılması çağrısında bulundu.

2 yıl önce beyin kanaması geçiren Doğan’ın tedavisinin devam ettiği bildirilen açıklamada, “Hayati derecede sağlık sorunları olan Leyla’nın hukuksuz tutukluluğu kabul edilemez” denildi.

Hukusuz gözaltı ve tutuklamanın Leyla Doğan şahsında KESK üyesi kadınların mücadelesini baltalamak olduğu kaydedilen açıklamada, “Her geçen gün büyüyen kadın hareketinden umutluyuz. Eril şiddete ve eril tahakküme karşı kadın direnişini örgütlemeye devam edeceğiz” denildi.

KESK İstanbul Kadın Meclisi tarafından yapılan açıklamanın tamamı şöyle:

"Siyasal iktidarın İnsan Hakları Eylem planını yayınlandığı günden itibaren kadınlara, kadın mücadelesine, LGBTİ+’lara yapılan saldırıların önü arkası kesilmiyor. Kadın düşmanlığı, LGBTİ+ hareketine yönelik nefret söylemleriyle harmanlanarak gerek yandaş medyada, gerekse de lebaleb kongreler başta olmak üzere iktidarın kullandığı tüm siyasi mecralarda bu iki kesime karşı açıkça nefret suçları işlenmiş, işlenmeye devam etmektedir. Nitekim 20 Mart 2021 günü Resmi Gazete’de yayınlanarak duyurulan İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararıyla kadın ve LGBTİ+ düşmanı politikalar zirve noktasına taşındı. Kadına yönelik şiddeti hak ihlali olarak tanımlayan İstanbul Sözleşmesi’nin feshiyle iktidar kadınlara yönelik şiddeti insan hakkı ihlali olarak görmekten vazgeçtiğini ilan etmiştir. LGBTİ+ bireylere yönelik şiddeti meşru gördüğünü ilan etmiştir. Günde en az üç kadınının katledildiği ülkemizde; kadınları, çocukları şiddete ve aile içi şiddete karşı koruyan sözleşmeden tek taraflı çekildiğini duyuran Cumhurbaşkanı kararı kadınlar açısından hükümsüzdür.

‘ÇAREYİ MÜCADELE EDEN KADINLARA SALDIRMAKTA BULDULAR’

Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararına karşı neredeyse her gün eylemler düzenleyerek alanlarda İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya devam ediyor. Kadınların öfkesi ve direnişi kadın düşmanlarını korkutmuş olacak ki çareyi kadın mücadelesi yürüten kadın kurumlarına ve kararlarını tanımayarak mücadele eden kadınlara saldırmakta buldular. Diyarbakır’da 3 gün önce sabah saatlerinde Rosa Kadın Derneği’ne ve birçok kadın aktivistin evine baskın yapılarak 22 kadın gözaltına alınmıştır. Hukuksuzca gözaltına alınanlar kadın mücadelesini yürüten ve bu mücadeleyi yükselten Türkiye Kadın Hareketi’nin önemli bileşenlerinden olan Rosa Kadın Derneği’nin üyeleri, kadın hakları savunucuları, kadın siyasetçiler ve gazetecilerdir. Gözaltılar tamamen hukuksuz olup amaç kadın mücadelesini engellemektir. Sözleşmeden çekilme kararını tanımayan kadınların seslerini kısmak, yüzlerce yıldır kadınların mücadelesiyle elde edilen kazanımlarımızı ortadan kaldırmaktır.

‘LEYLA DOĞAN’IN HUKUKSUZ TUTUKLULUĞU KABUL EDİLEMEZ’

Kadınlara karşı yapılan saldırılar 5 Mart gecesi Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Bakırköy Şubesi üyesi arkadaşımız Leyla Doğan’ın gözaltına alınmasıyla devam ediyor. Leyla arkadaşımız Bakırköy şube yönetim kurullarında görev almış, şube başkanlığı yürütmüş sendikal mücadele ve kadın mücadelesinde aktif görev almış bir arkadaşımızdır. Yürüttüğü kadın mücadelesi ve sendikal çalışmalar kriminalize edilerek gece saatlerinde polis tarafından evine baskın yapılarak gözaltına alınmıştır. 2 yıl önce beyin kanaması geçiren Leyla arkadaşımızın tedavisi devam etmektedir. Hayati derecede sağlık sorunları olan Leyla’nın hukuksuz tutukluluğu kabul edilemez. Leyla’nın evine baskın yapılması ve gözaltına alınmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. Yapılmak istenen Leyla şahsında KESK’li kadınların kadın mücadelesini baltalamaktır. KESK’li kadınlar olarak Leyla’nın ve Diyarbakır’da gözaltına alınan tüm kadınların yanındayız. Arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması çağrısını buradan bir kez daha yineliyoruz.

Biz KESK’li kadınlar siz kadın düşmanlarına hatırlatmak istediği bazı şeyler var: evet kadınlara yönelik tüm baskılar ve saldırılar bizi öfkelendiriyor ama öfkemiz bize güç veriyor aynı zamanda. Kadın uyanışının yaşandığı dünyanın her yerinde saldırıların dozunun arttığını da biliyoruz ama saldırılar artıkça bizim mücadele azmimiz ve kararlılığımız da artıyor. Her geçen gün büyüyen kadın hareketinden umutluyuz. Eril şiddete ve eril tahakküme karşı kadın direnişini örgütlemeye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden karar iptal edilene kadar “İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyouz” demeye devam edeceğiz. “Nefrete İnat Yaşasın Hayat” demeye devam edeceğiz. Kadın mücadelesini evde, sokakta, işyerinde, yargıda, mecliste, sendikada, her yerde veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz."