ARDA ÖZARDA Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı sendikaların İzmir Şubeler Platformu, 2 milyon 700 bin kamu emekçisinin 2020–2021 yıllarını kapsayan toplu sözleşme sürecine ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapılan açıklamada, 2018–2019 toplu sözleşme kayıplarının karşılanması, 3600 ek gösterge, gelir vergisinin yüzde 10’da sabitlenmesi, zorunlu BES’in iptali, tüm ek ödemelerin emekli […]

KESK İzmir Şubeler Platformu: Haklarımızın peşkeş çekilmesini hep beraber engelleyelim

ARDA ÖZARDA

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı sendikaların İzmir Şubeler Platformu, 2 milyon 700 bin kamu emekçisinin 2020–2021 yıllarını kapsayan toplu sözleşme sürecine ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.

Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapılan açıklamada, 2018–2019 toplu sözleşme kayıplarının karşılanması, 3600 ek gösterge, gelir vergisinin yüzde 10’da sabitlenmesi, zorunlu BES’in iptali, tüm ek ödemelerin emekli aylığına yatırılması, yoksulluk sınırı üstünde insanca bir ücret, yüzdelik değil taban maaşa göre zam, iş güvencesine ortadan kaldırmaya yönelik yapılan yasal çalışmalar iptali, kamuda sözleşmeli istihdam kaldırılması, kamu personel alımı ve görevde yükselme sınavlarında mülakat değil liyakat esas alınması gibi taleplerde bulundular.

Grup adına basın açıklamasını okuyan KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Güven,“İşçi ve kamu sendikalarının, kıdeme göz koyan, iş güvencesini kaldıran ve emekçileri yoksullaştıran TİS’lere karşı ortak taleplerle birleşmesi zorunluluk haline gelmiştir. Gelin taleplerimize birlikte sahip çıkalım, haklarımızın peşkeş çekilmesini hep beraber engelleyelim” dedi.

‘TÜİK, KRİZİN FATURASINI EMEKÇİLERE KESMENİN ARACI OLDU’

Yapılan açıklama şu şekilde:

Bilindiği üzere bugüne kadar mevcut iktidar ve bu iktidarın ‘sendikamız’ diye tanımladığı yapı arasında 2012 yılından bugüne tam dört kez yapılan Toplu Sözleşmelerde hiçbir temel sorunumuz çözülmemiştir. Üstelik ülkemizde bir yıldır devam eden ekonomik kriz,  Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK)  ve bunların kalıcı hale getirildiği düzenlemeler çalışma yaşamımızı daha güvencesiz hale getirmiş, yaşadığımız sorunları daha da derinleştirmiştir. TÜİK, krizin faturasını emekçi kesimlere yıkmanın bir aracı haline getirilmiştir. Ramazan ayından bugüne et ve et ürünlerinde, süt ve süt ürünlerinde yaşanan en az yüzde 20 artış görmezden gelinmiş,  “meyve ve sebze fiyatlarında yaşanan düşüşün etkisi ile enflasyon düştü” denilmiştir.

‘MAAŞ ARTIŞLARI CEBİMİZE GİRMEDEN KESİLDİ’

Bu ülkede yaşayan 81 milyon TÜİK’in resmi enflasyonu ile düşük gösterilmeye çalışılsa da sokakta, pazarda yaşanan gerçek enflasyonun en az yüzde 40 olduğunu biliyor ki nitekim Bülent Arınç’ın da dahil olduğu Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğine atananların maaşlarında yüzde 40 zam yapılmasını görmeyip bizim maaşlarımızdaki sefalet artışını ‘müjde’ diye yutturmaya çalışanları buradan kınıyoruz. Yüksek İstişare Kuruluna yapılan zam yüksek değil bu ekonomik koşullarda normaldir, anormal olan kamu emekçilerine emeklilerine reva görülen sefalet ücretidir. Çözüm öncelikli olarak Tüm emekçilere ve emeklilere Yüksek İstişare Kuruluna verilen yüzde 40 oranında zam derhal verilmelidir. Tüm toplu sözleşmeler bu ön taleple başlamalıdır. Yıllardır en temel sorunlarımız arasında yer alan gelir vergisi adaletsizliği bugün daha da yakıcı hale gelmiştir. Nitekim dün zamlı maaşlarını alan kamu emekçilerinden önemli bir bölümü daha ikinci vergi dilimine girmiştir. Yani maaş artışlarımız daha cebimize girmeden gelir vergi olarak kesilmiştir.

‘TOPLU PAZARLIK HAKKI MÜCADELEMİZ SÜRECEK’

Ayrıca 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimler öncesinde bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözünün gereği aradan geçen bir yılı aşkın zamana rağmen yerine getirilmemiştir. Bunlara ek olarak kamuda siyasi kadrolaşma ve sendikal ayrımcılık hiç olmadığı kadar artmıştır. Kamu görevine almada ve görevde yükselmede KPPS ve yazılı sınavların etkisinin azaltılması ile kariyer ve liyakat ilkeleri tamamen ortadan kaldırılmıştır. Yani torpilin, kayırmanın, ayrımcılığın siyasi kadrolaşmanın kapısı sonuna kadar açılmıştır. Biz KESK ve üye sendikaları olarak;  kendine Müslüman olanların, hep bana hep bana diyenlerin aksine bu toplu sözleşme sürecinde de dar gelirli vatandaşlarımızın kamu hizmeti alma hakkını merkeze koyan halktan yana bir kamu hizmeti, tüm kamu emekçilerinin fazlası ile hak ettiği demokratik adil bir çalışma yaşamı, insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli istihdam, güvenli gelecek ve gerçek bir toplu pazarlık hakkı için mücadelemizi sürdüreceğiz.

‘İŞ GÜVENCESİ ORTADAN KALDIRILIYOR’

Elbette ki yaşadığımız sorunları bunlardan ibaret değildir. Kamu emekçilerinin burada tek tek sıralamaya vaktimizin yetmediği onlarca sorunu vardır. Tüm bunlara rağmen üç ay önce “sendikamız” dediği yapının düzenlediği konferansta konuşan Cumhurbaşkanı söz konusu yapının önümüzdeki dönemde de ‘fedakârlıkta’ bulunmasını beklediklerini ifade etmiştir. Ancak biliyoruz ki emekçilerin, birçok sendikaya bölünmüş olması da  en az ekonomik kriz kadar toplu sözleşme masasında bizleri zayıflatıyor. Bugün Yeni Ekonomik Plan (YEP)’de yeniden gündeme gelen sözleşmeli çalışma, performansa göre ücretlendirme ve iş güvencemizi ortadan kaldıran yasa taslakları ile karşı karşıyayız.  Buna izin vermemeliyiz. Artık yüzümüzü karartan değil, haklarımızı koruyan ve geliştiren bir Toplu Sözleşme şart. Talepler ortak ise Toplu Sözleşme de ortak olmamalı. Krizin yükü bir kez daha açıkça ve hayasızca Toplu Sözleşmelerde işçinin emekçinin sırtına yüklenmek istenmektedir. DİSK’in ve TÜRK-İş’in Toplu Sözleşmelerinde de aynı saldırı devam etmektedir. Öyleyse işçi ve kamu sendikalarının, kıdeme göz koyan, iş güvencesini kaldıran ve emekçileri yoksullaştıran TİS’lere karşı ortak taleplerle birleşmesi zorunluluk haline gelmiştir. Gelin taleplerimize birlikte sahip çıkalım, haklarımızın peşkeş çekilmesini hep beraber engelleyelim. 

KESK AYDIN ŞUBELER PLATFORMU’NDAN DESTEK

KESK Aydın Şubeler Platformu da Aydın Demokrasi Meydanı’n da düzenlediği kitlesel basın açıklaması ile yoksullaşmaya, işsizliğe ve güvencesizliğe karşı birlikte mücadele çağrısı yaptı.