KESK'ten öğrencilerini istismar eden Eğitim Bir Sen yöneticisine ilişkin açıklama

Muğla’da Eğitim-Bir-Sen yöneticisinin 23 öğrenciyi istismar ettiği iddiasıyla açığa alınmasının ardından Muğla KESK Şubeler Platformu bir basın açıklaması yaptı.

Açıklamaya KESK üyelerinin yanı sıra Veli-der üyeleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Açıklamada “Böyle bir dönemde, son on beş yıl içinde, böyle bir iktidar eliyle kurulmuş ve güçlendirilmiş bir sendikanın yöneticilerinden birinin onlarca kız öğrenciyi taciz etmesi bizleri şaşırtmıyor. Tersine, artık umudumuzu ve inancımızı yitirmeye başladığımız kamu otoritelerince ilgili şahsın açığa alınmasına ve konunun yargıya intikal etmesine şaşırıyoruz” dendi.

Açıklamada “Cinsel istismarın hiçbir gerekçe ile cezasız kalmaması sağlanmalı, etkili yargılama yapılmalıdır. Mevcut yasalar ve uluslararası sözleşmeler işletilmeli ve bu süreçlerin şeffaflık kazanması sağlanmalıdır. İstismar suçunda, gerekli önlemleri almayanlar, istismarı gizleyenler, istismara zemin açanlar, istismarcıyı koruyanlar, çocuğu güçsüzleştirenler de faildir. Tüm faillerle ilgili yaptırımlar gerçekleştirilmeli, adalet sağlanmalıdır” ifadeleri kullanıldı.

Muğla Eğitim Sen Başkanı Nuran Aldan ve Muğla Veli-der Başkanı Dilek Gedik tarafından okunan açıklamada “Birkaç gün önce, Muğla’nın Ortaca ilçesinde Felsefe öğretmeni olarak çalışan ve Eğitim Bir Sen Muğla Şubesi başkan yardımcısı olarak görev yapan S.Y. isimli şahsın, 23 öğrenciyi taciz ettiği iddiası ile savcılık talebi ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından açığa alındığını öğrendik. Şaşırdık mı? Elbette HAYIR" denildi.

Toplum olarak bu tür istismar, taciz ve tecavüz vakalarının neredeyse normalleştirip sıradanlaştırıldığı bir dönemde olduğumuzu vurgulayan Gedik, "Kabul edilemez bir insan ve çocuk hakları ihlaline planlı bir şekilde alıştırılmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

Gedik açıklamasına, "Bizler, Türkiye toplumunun çağdaş, ilerici, aydınlık örgütleri olarak böylesine utanç verici hak ihlallerine alışmayı da alıştırılmayı da kabul etmiyoruz! Çünkü yeryüzünün her köşesinde 18 yaşın altında bulunan herkes çocuktur ve çocuğa yönelik cinsel istismar, bireysel bir sapkınlık ya da hastalık değil; tıpkı kadın istismarı ve kadına yönelik şiddet gibi toplumdaki erkek egemen kavrayış ve uygulamaların sebep olduğu ve meşrulaştırdığı bir şiddet suçudur" diye devam etti.

Gedik, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

"Anayasa’nın 41/2 maddesi ve Türkiye’nin imzaladığı uluslararası çocuk hakları sözleşmeleri uyarınca, devletin öncelikli görevi, çocukların cinsel istismara ve şiddete maruz kaldığı şartları ortadan kaldırmak, koruyucu ve önleyici hizmetleri kurumsallaştırmaktır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve ülkemizin de imzaladığı bağlayıcı yasal yaptırımlar içeren pek çok uluslararası belge; devletin ilgili kurumlarını; hukuk, sağlık ve eğitimden sorumlu meslek gruplarını; ebeveynleri ve çocukların içinde yer aldığı erişkin toplumunun tüm kesimlerini çocuklara karşı yükümlü kılmaktadır. Doğumdan 18 yaşına kadar gelişimlerinin tüm evrelerinde çocukların bakımı, zarardan korunması, çıkarlarının savunulması ve birer erişkin olarak yetiştirilmeleri konusunda çaba gösterilmesi, erişkin toplumunun yasal ve ahlaki sorumluluğudur.

Ne yazık ki bu toplumsal dönüşümün temel sorumlusu olan iktidar bu konudaki sorumluluğunu yerine getirmekten kaçınmaktadır. Devlet, çocuk istismarını kolaylaştıran koşulları ortadan kaldırma ve koruyucu-önleyici hizmetleri kurumsallaştırma görevine uygun hareket etmek bir yana, istismarı meşrulaştıran, sıradanlaştıran ve normalleştiren sayısız uygulamayı yasallaştırarak hak ve hukuku hiçe sayan adımlar atmaktan geri durmamıştır.

Son yıllarda artan çocuk istismarı, taciz ve tecavüz olaylarını “münferit sapkınlıklar” olarak değerlendirmek, bütün bunları önlemekle yükümlü olan iktidarın istismarı özendirici politikalarını ve uygulamaları görmezden gelip suça ortak olmaktan başka bir anlam taşımaz. Çünkü ortada, çocukları ve gençleri yarının sağlıklı bireyleri olarak yetiştirmek ve onları her türlü olumsuzluktan korumakla kamusal olarak yükümlü olan iktidarın; çocukları ve gençleri hiçbir kamusal sorumluluğu bulunmayan dinsel cemaatlerin, ENSAR gibi tacizcilikleri tescillenmiş kişilerce yönetilen vakıfların insafına terk ettiği bir dönemdeyiz.

İşte böyle bir dönemde, son on beş yıl içinde, böyle bir iktidar eliyle kurulmuş ve güçlendirilmiş bir sendikanın yöneticilerinden birinin onlarca kız öğrenciyi taciz etmesi bizleri şaşırtmıyor. Tersine, artık umudumuzu ve inancımızı yitirmeye başladığımız kamu otoritelerince ilgili şahsın açığa alınmasına ve konunun yargıya intikal etmesine şaşırıyoruz"

Yapılan açıklamada talepler şöyle sıralandı;

· Toplumun alıştırılmaya çalışıldığı kadın ve çocuk düşmanı söylemler ve kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırılar sona ermelidir.

· Her yaşta ve her alanda toplumsal cinsiyet eğitimi yaygınlaştırılmalı, eğitim müfredatında zorunlu ders olarak yer almalıdır.

· Yasa gereği 18 yaşın altındaki her birey çocuktur. Tüm yasalar buna göre düzenlenmelidir.

· Çocuklar için etkili, kolay ulaşılabilir, güvenilir ve hak temelli başvuru mekanizmaları oluşturulmalı, çocuklar güçlendirilmelidir.

· Çocukların örgün eğitime katılım oranları yükseltilmeli, çocukların özellikle kız çocuklarının eğitim dışında kalmasına sebep olan 4+4+4 gibi uygulamalarına son verilmelidir.

· Bilimsel-laik ve kamusal eğitime aykırı uygulamalar son bulmalıdır. Eğitimi cemaat ve tarikatlara devreden protokoller iptal edilmelidir. Sıbyan mektepleri kapatılmalıdır.

· Çocukların en temel hakkı olan barınma hizmeti kamusal hale getirilmeli ve çocukların toplu yaşadığı bu kurumlar uzman kişilerce denetlenmelidir. Cemaat ve tarikat yurtları kapatılmalıdır.

· Özellikle sağlık çalışanları ve eğitimciler başta olmak üzere, kamuda çocuklarla çalışan tüm bireylere cinsel istismarı önleme ve tanıma sorumluluğu üzerine eğitimler gerçekleştirilmelidir. İstismarı gerekli kurumlara bildirme yükümlülüğünün tüm toplumca benimsenmesi sağlanmalıdır.

· Cinsel istismarın hiçbir gerekçe ile cezasız kalmaması sağlanmalı, etkili yargılama yapılmalıdır. Mevcut yasalar ve uluslararası sözleşmeler işletilmeli ve bu süreçlerin şeffaflık kazanması sağlanmalıdır.

· İstismar suçunda, gerekli önlemleri almayanlar, istismarı gizleyenler, istismara zemin açanlar, istismarcıyı koruyanlar, çocuğu güçsüzleştirenler de faildir. Tüm faillerle ilgili yaptırımlar gerçekleştirilmeli, adalet sağlanmalıdır.