KESK ve TTB, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun peş peşe verdiği ret kararlarına tepki gösterdi. Meslek örgütlerinin düzenlediği ortak basın açıklamasında, “Düşünce özgürlüğünü her zaman savunmaya devam edeceğiz. Ret’leri reddediyoruz ve barışa sahip çıkıyoruz” denildi.

KESK ve TTB: Retleri reddediyoruz

NİSA KÜÇÜK

OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza atan ve kamuoyunda, “Barış Akademisyenleri” olarak bilinen akademisyenlerin uzun süredir beklediği başvuru dosyalarının çoğunu ret olmak üzere aniden karara bağladı. Kararlara ilişkin KESK ve TTB ortak bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasını KESK Eş Genel Başkanı Şükran Yeşil okudu.

2016 yılında 2 bin 212 akademisyenin imzaladığı “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı metinin ardından sürecin başladığını hatırlatan Yeşil, “15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi fırsat bilinerek ilan edilen OHAL’in ardından, çoğunluğu üyemiz olan barış akademisyenleri KHK’lerle üniversitelerinden haksız ve hukuksuz bir biçimde ihraç edildi” dedi.

HUKUKİ SÜRECİN ÖNÜ TIKANIYOR

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) söz konusu uygulamayla Anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdiğini kaydeden Yeşil, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hukukun üstünlüğü ilkesine riayet edilen bir ülkede AYM’nin ilgili kararının ardından metni imzalayan akademisyenlerin vakit kaybetmeden görevine iade edilmesi gerekirdi. Ancak, OHAL Komisyonu uzun bir süre Barış Akademisyenleri hakkında karar vermemiştir. Ne var ki OHAL Komisyonu, hükümetin vereceği cevaba malzeme sağlamak üzere, 28 Ekim’den itibaren peş peşe ret kararları vermiştir. Bugüne kadar toplamda 81 ret kararı veren komisyon, 325 akademisyenin başvurusunu halen sonuçlandırmayarak hukuki sürecin önünü tıkamaya devam etmektedir.

BARIŞA SAHİP ÇIKIYORUZ

AYM’nin kararlarının hiçe sayıldığı bir ortamda hukukun üstünlüğünden, demokrasiden ve adaletten bahsedilemez. OHAL Komisyonu’nun nasıl çalıştığını, hangi keyfiyetle kararlar verdiğini sorguluyoruz. Bu Komisyon adaleti geciktirmeden ve akademilerde hükümete aykırı düşünen bilim insanlarının mağduriyetini artırmaktan başka bir şeye yaramamıştır. 10 Ocak 2022 tarihinde AİHM’e savunma verecek olan Türkiye uluslararası insan hakları karnesinde notunu en aşağılara düşürmüş durumdadır. Düşünce özgürlüğünü her zaman savunmaya devam edeceğiz. Ret’leri reddediyoruz ve barışa sahip çıkıyoruz”

Açıklamada söz alan TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, Türkiye’nin insan hakları açısından saygınlığını yitirdiğini savunarak, “OHAL kararlarıyla ilgili geri adım atılırsa hukuk ve demokrasi Türkiye’ye ulaşır. Her zaman olduğu gibi barışı ve ifade özgürlüğünü destekleyeceğiz” diye konuştu.

ONLAR DA GÖREVDEN ALINMALI

SES Avukatı Öztürk Türkdoğan ise idari ve yargı organlarının iktidarın tepkisini almaktan çekindiğini kaydederek, “Ben nasıl bir karar vermeliyim ki iktidardakilerin tepkisini almayayım düşüncesi var. Kamu görevlisi olmadan önce katıldığı eylemler insanların karşısına çıkarıldı. O zaman Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başlamak üzere şu an görevde olan herkesin görevinden alınması lazım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da yargılandı. Onun da adli sicili var” ifadelerini kullandı.

Eğitim Sen Avukatı Asuman Tokgöz Sucu da sürecin hukuken izahının olmadığını söyledi. Kararların siyasi olduğunun altını çizen Sucu, “İhraçların büyük bir kısmı Ankara Üniversitesi’nden oldu. Ankara Üniversitesi’nin bu süreçte iktidardan daha fazla suçlu olduğunu düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.