Keskin’li atasözlerimiz var. “Keskin zeka keramete kıç attırır, Keskin sirke küpüne zarar(-dır)”. Ama bu başka, “sniper”. Türkçesi yok mu? Olmaz mı: “keskin nişancı”.

Geçen yıl, Clint Eeastwood’un çektiği “American Sniper” adıyla sinemalarda gösterilen “bir filme karşı olmak” başlıklı yazısında Ali Ulvi Uyanık şunları söylüyor: “ABD savaş tarihinin en ölümcül keskin nişancısı olan, sadece nokta atışla, en az 160 erkeği, kadını, çocuğu öldüren Chris Kyle’ın otobiyografik kitabından uyarlanan American Sniper (...) Söz konusu olan, dünya nüfusunu % 3,17 ila % 4 arasında azalttığı hesaplanan 2. Dünya Savaşı’nı kazanıp bitirmek için çarpışanlar değil, 11 Eylül saldırıları bahane edilerek işgal edilen Irak’taki Amerikan askerleri! (...)Kyle’ın söylediği cümle önemli: ‘Sorun şu ki, kurtulamayanlar (kurtaramadıkları) için kendimi kötü hissediyorum!’ Oysa, Ortadoğu gibi acılar içinde kavrulan halkların piyon olarak kullanıldığı bir oyun tahtasının yanı başındaki bir ülkede yaşayan bizler öyle düşünmüyoruz! ‘Hiç gelmemeliydiniz!’ diyoruz.(...) Bir sinema yazarı karşısına gelen sanat yapıtını, yaşadığı coğrafyanın gerçeklerinden ve inandığı evrensel insan haklarından ayırarak eleştirebilir mi? Ayırırsa, bu ahlaki olur mu? Silahlanmayı kültürünün bir parçası haline getirmiş, ortalama ABD vatandaşının kaygısızca yaşaması ve fütursuzca tüketmesi adına, baskıcı yönetim altında zaten yeterince ezilen bir halkın topraklarını işgal eden ordunun bir keskin nişancısını ‘kahraman’ olarak değerlendirebilir mi?...”
keskin-nisanci-roza-144687-1.

Google’a girerseniz “Dünyanın en iyi 10 sniper tüfeği”ni bile görebilirsiniz.

Bu konuda bilgisayar oyunları, diziler, filmler dolu...

Bilinen gerçek olgular da var...

3 Nisan 1924’te doğan, 2. Dünya Savaşında Sovyet Ordusunda görev almış; açık kahverengi saçlı, mavi gözlü, tarihin en güzel ve en ünlü keskin nişancılarından biri olarak da anılan Roza Shanina, askerlik için ilk başvurusunu yaptığı sırada 17 yaşındaydı. İsteği geri çevrilse de kendi kendine atış alıştırmalarını sürdürdü. İki yıl sonra beklediği onay geldi. Kadınların erkeklere göre soğuğa ve ruhsal gerilimlere daha dayanıklı olduğuna inanan Sovyetler Birliği, 1942 yılında kadınlar için askerlik çağrısı yaptı. 1943 yılında Merkez Kadın Keskin Nişancı Akademisi’ne alınan Roza, okulun en iyilerinden biriydi. Ancak, cepheye gitmek için üstlerini kandıramadı. Ne var ki gizliden gizliye sokulduğu cephede başarısını kanıtladıktan sonra yasal izni alabildi. 2 Eylül 1944’te katıldığı orduda, yıldızı parladı. Roza, keskin nişancılık konusunda o denli yetenekliydi ki, en küçük bir devinim durumunda bile düşmanı, o dönemin silahlarıyla vurabiliyordu. Roza Shanina, 59 düşman askerini öldürmüştü. Yaşam öyküsü ve üstün başarısıyla anılmaya değer bir ad olarak 2. Dünya Savaşı kayıtlarına geçti. Kendisi Doğu Prusya saldırısında bir topçu bataryasının yaralı askerlerini korurken öldürüldüğünde, 21 yaşındaydı. Roza, Kızıl Ordu’dan henüz 19 yaşındayken Zafer Madalyası alan ilk Sovyet Kadın Keskin Nişancı’dır... 59 ölü düşman yanı sıra geriye üç kalın günlük bıraktı. Ayrıca anısına, kendi adını taşıyan atış yarışmaları düzenlendi...

keskin-nisanci-roza-144688-1.

Bir yerde şu yazılar gözüme çarpıyor: Bağlaşık(müttefik) gazeteler ondan “Doğu Prusya’daki gizli terör”, “Doğu Prusya’daki Rus Kızı”, “Prusya’daki dişi dehşet” biçiminde söz ediyorlar. Bir keramet sahibi de şöyle demiş: “Roza Shanina, dünyanın en önemli kadın sniperlarından birisidir. 21 yıllık kısa ömrüne (bir yıldan kısa bir sürede üstelik) 54-59 arası bir konfirme edilmiş hit sayısı eklemiştir. Tescilli cinayet... Kadınların da iyi birer asker ve cani olabildiklerinin canlı örneği...”

Burada vurgulu, can alıcı iki sözcük: “cani ve cinayet”... Almanlar, Kyle’ler öldürürken, Roza’nın ülkesini, yurdunu faşizme karşı savunmak istemesi nasıl bir canilik, cinayet? Keskin zeka keramete kıç attırır...

keskin-nisanci-roza-144689-1.