KHK ile görevinden ihraç edilen akademisyenlerden Dr. Barkın Asal hakkında ‘göreve iade’ kararı çıktı. İhraç edildiğinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde çalışan Asal, 2006’dan sonra kurulan bir üniversitede görev yapabilecek. Göreve iadesiyle ilgili Meclis Başkanlığı’na bir yazı yazan Asal, aleyhindeki kararın hazırlık işlemini yapanlarla hukuki yollarla mücadele edeceğini belirterek, ‘kamu ajanlarının kim olduğunun meydana çıkarılması’ için gerekli kanalların açılmasını talep etti.

KHK ile ihraç edilen Barkın Asal göreve iade edildi: “Kamu ajanlarının kim olduğu meydana çıkarılmalı”

HABER MERKEZİ

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde görev yaparken kanun hükmünde kararname ile (KHK) ihraç edilen Dr. Barkın Asal, göreve iade edildi. KHK ile mesleğini yapması engellenen yüzlerce akademisyenden biri olan Asal, Meclis Başkanlığı’na bir dilekçe yazarak yaşadığı süreçle ilgili hukuki eleştirilerde bulundu ve bazı talepler sıraladı.

Dilekçesinde “Cumhuriyetin 93. Yıldönümü’nde, ne sebeple olduğunu hâlâ bilmediğim, ancak ilgili KHK’ya göre, ‘Terör örgütleri veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan’ bir şahıs addedilerek azledildiğimi varsaydığım kamu görevime dün iade edildiğimi öğrendim” diyen Asal, hiçbir hukuk kuralıyla açıklanamayacak ihraç işleminin, hiçbir hukuk kuralıyla açıklanamayacak OHAL Komisyonu eliyle sona erdirildiğini belirtti.

Asal, OHAL Komisyonu’nun Anayasa’ya aykırı, tasnif dışı olağanüstü bir kurul olduğunu kaydederek, ihracından 6, OHAL Komisyonu’nun kurulmasından 5 yıl sonra gelen göreve iade kararının, fiili bir cezanın zaten uygulanmış olduğu gerçeğini değiştirmediğini vurguladı.

“STATÜ KAYBI, SÜRGÜN İLE DEVAM EDECEK”

OHAL Komisyonu’nun bu kararının kendisine asıl görev yeri olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne değil, üç büyük şehir dışında ve tercihen 2006’dan sonra kurulmuş bir üniversiteye atamanın yolunu açtığını dile getiren Asal, “Görünen odur ki, KHK ile uğratıldığım vatandaşlık içi statü kaybı, bu kez de muzır bir vatandaşmışım gibi, Anayasa’nın 38. maddesine aykırı bir biçimde sürgünle devam edecektir. Neyse ki, en azından bu ve bunun gibi uğradığım hak kayıplarının birçoğu hakkında açacağım davaların yargı eliyle görülmesinin önünde bir engel yoktur. Ancak eşit Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında eşitsizlik yaratan bu düzenlemeler en başta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sorumluluğundadır” değerlendirmesini yaptı.

“KARARI VERENLER HAKKINDA HUKUKİ MÜCADELE İÇİN KANALLAR AÇILMALI”

Aleyhindeki kararın hazırlık işlemini yapanlar hakkındaki cezasızlık düzenlemelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından ‘af düzenlemesi’ addedildiğinden bugün için cezai tahkikat yapılamayacağını da kaydeden Asal, “Ancak her ne kadar mevcut kanuni düzenlemeler izin vermese de bu kamu ajanlarının kim olduğunun meydana çıkarılması için Anayasanın 2. maddesinde yer alan Hukuk Devleti, 125. maddesinin son fıkrasında bulunan devletin kendisinin neden olduğu zararı tazmin zorunluluğu ve 40. maddesinde yer alan ilgili görevliye rücu ilkesi gereğince gerekli hukuki yollara başvuracağım şüphesizdir. Ulusun mensubu olan vatandaşların Hukuk Devleti’ne olan inancının daha da fazla sarsılmaması için, başkanlığını meydana getirdiğiniz Meclis’in ivedilikle bu kanalları açması da mecburidir. Hukuka aykırı şekilde karar alanlara karşı, hukuki olarak cevap verilmesi ancak bu şekilde mümkündür” ifadelerini kullandı.

“KARARIN KALDIRILDIĞI İLANLA DUYURULMALI”

Dr. Asal iadeiitibarının sağlanması için de hakkındaki kararın kaldırıldığını duyuran bir ilan yayımlanmasını talep ederek dilekçesini şöyle sonlandırdı:

“Haklarında OHAL Komisyonunca veya mahkemelerce iade kararı verilmiş veya verilecek bütün vatandaşların iadeiitibarının sağlanmasının Cumhuriyetin ve Hukuk Devleti’nin zaruri ilkelerinden olduğu da unutulmamalıdır. Bir kez 675 sayılı KHK ve bir kez de 7082 sayılı Kanuna ekli listelerde adımın toplam iki kez Resmî Gazete’de zikredildiği hatırlanacak olursa, verilen kararın kaldırıldığının bununla müsavi bir şekilde ilanı da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden ve vatandaşlık bağıyla bağlı bulunduğum Türkiye Cumhuriyeti’nden talebimdir.”

NE OLMUŞTU?

Fethullahçı yapının darbe girişiminin ardından AKP hükümetinin ilan ettiği OHAL kapsamında 29 Ekim 2016’da çıkarılan KHK ile 1262 akademisyen görevlerinden ihraç edildi. Daha sonraki tarihlerde çıkarılan KHK’lerle üniversitelerden ihraç edilen akademisyenlerin sayısı 6 binin üzerine yükseldi. 29 Ekim’de ihraç edilen akademisyenlerden 17’si İstanbul Üniversitesi’nde görev yapıyordu.

İstanbul Üniversitesi’nden ihraç edilen Ahsen Deniz Morva Kablamacı, Barkın Asal, Cemil Ozansü, Savaş Karabulut, Erhan Keleşoğlu ve Levent Dölek, akademisyenleri güvensiz çalışmaya mahkûm eden 50/d’ye düzenlemesine karşı yapılan eylemlerin öncü isimlerinden ve sosyalist kimlikleriyle bilenen kişilerdi.

Aralarında Barkın Asal ve Cemil Ozansü’nün da olduğu akademisyenler için göreve iade kararı çıktı. Ancak akademisyenler, ihraç edilmeden önce görev yaptıkları üniversitede ve üç büyükşehirde çalışamayacak.