Şair Mazlum Çetinkaya, “Bu coğrafyada yalnızı, uzağı ve ötekiyi ortadan kaldıracak olan demokratik haklardır. Kanun Hükmünde Yalnızlıklar tüm coğrafyamızı kapsayan hakları inceleyen denemeler bütünüdür” diyor.

KHK ve yalnızlıklar
Fotoğraf: BirGün

Vecdi ÇIRACIOĞLU

Şair Mazlum Çetinkaya’nın 6. Vedat Günyol Deneme Ödülü’nü aldığı Kanun Hükmünde Yalnızlıklar kitabındaki Kanun hükmünde Kararnameler, kıyımlar, ihraçlar, coğrafya, merhamet, uzak, öteki ve ödül kavramları ışığında; tadımlık bir söyleşi yaptık.

Kitabın hikâyesi ile başlamak istiyorum.

Sanırım dört yıl önce, Artı Gerçek Gazetesi’nde yazılar yazıyordum. Bu dönemde İstanbul’da yaşadığım zorluklarla Kanun Hükmünde Kararname ile öğretmenlik görevimden ihraç edilmiştim. Bununla birlikte, arkadaşlarımın da yaşadıklarını görerek, onları zaman zaman köşe yazılarıma taşıdım. Bu yazılara bir başlık bulmak istedim. Başlık, Kanun Hükmünde Yalnızlıklar oldu, çünkü, onu yaşayan herkesin yalnız olduğunu gördüm. Topluma ve hayata karşı yalnız olduklarını gördüm: Kanun, hüküm, yalnız… Kanun ve Hüküm devlete, iktidara; yalnızlıklar ise arkadaşlarıma ait. Bu üç kavram üzerinden çıkarttığım ya da yazdığım, genişlettiğim neticeleri, yaşanmışlıklar, yaşanmışlıkların da ötesinde olan ve hiç kimseye anlatılamayan o duygusal durum bozukluklar üzerine çıkan deneme metinleri daha sonra bir kitaba dönüştü.

Ödüle gelelim…

Kanun Hükmünde Yalnızlıklar deneme dosyamı Vedat Günyol Deneme Ödülü yarışmasına gönderdim. Ödülü bana vermişler. Ben hep bir ödülün alınacağını değil de verileceğini düşünmüşümdür. Dolayısıyla ödül alınmaz, başkaları tarafından verilir. Öyle de oldu. Edebiyatta ilk ödülümü böylelikle aldım.

KANUN HÜKMÜNDE YALNIZLIKLAR, Mazlum Çetinkaya, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2022KANUN HÜKMÜNDE YALNIZLIKLAR, Mazlum Çetinkaya, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2022

Edebiyat ödülleri hakkındaki düşünceni de öğrenelim.

Genel anlamda ödüller hakkında düşüncelerim, sıkıntılı oluşlarıdır. Yapılan eleştiriler bir noktada haklıdır ama bir noktada da abartılı olarak görüyorum. Hak edilen ve edilmeyen eleştiriler var. Ödül müessesesinin kirlenmemesi gerektiğini söylüyorum. Kitabını basan bir yayınevinin o kitaba ödül vermesinin doğru olmadığı gibi...

Vedat Günyol Ödülü’ne gelirsek, bir kere Vedat Günyol adını taşıması açısından prestijli bir ödüldür. Kemal Özer, Behçet Necatigil, Sait Faik, Orhan Kemal, Arkadaş Z. Özger ödülleri gibi. Ayrıca Vedat Günyol Deneme Ödüllerinde birçok kurumun işbirliği var. Türkiye Yazarlar Sendikası, Kartal Belediyesi, Uluslararası Türkiye PEN, Kırmızı Kedi Yayınları ve Cumhuriyet gazetesini sayabilirim. Farklı kurumların ortaklıkları ve katkıları var. Bu kurumlar bu ödüle saygınlık kazandırıyor.

Yazdığım deneme metinleri, Vedat Günyol’un döneminde yazdığı aydınlıkçı deneme metinleriyle aynı paralellikte değil, ancak aralarında zaman farkı olmasına karşın, birbirinden ayrılmazdır, birbirinin devamı ve diyalektiğidirler.

Kanun Hükmünde Kararnameler ilk düzyazı kitabın. Şiir dilini, poetikanı biliyoruz. Yazım dilin hakkında neler söylersin.

İnsanın kendi yazısını ve yazgısını değerlendirmesi çok zor. Kendi şiirimden yol alarak düzyazımı kurmaya çalıştım ki bu doğal. Düzyazım şiirimin bir parçası. Cümleleri tek tek kırıp fazlalıkları çıkarsam, şiir olacak. Bundan ötürü şiirle deneme birbirine sırt vermiştir, kardeştir, iki yakın komşudur, ayıramayız.

Yeniden KHK’ya gelelim…

Ben yeni olanı yazdım. Yeni bir dönemi, yeni olan bir şeyi KHK’yı yazdım. Yüzyıllık Cumhuriyet tarihimizde ilk olan bir uygulamanın, uygulanan insanlar üzerindeki yalnızlaşmayı ve ötekileştirmeyi kaleme almaya çalıştım. Günümüzdeki bu farkla, yüzyıllık süredeki farkın bir özeti desem yerinde olacak. Mesele KHK’da değil. Yaşadığımız son on yılda parça parça toplumdan koparmalar, birbirinden ayırma ve ayrıştırma politikalarından bir tanesidir KHK’ler. Mesela kayyum. Doğrusu kayyımdır. Coğrafyamızın neredeyse üçte biri üzerinde kayyımlar söz konusu. Bütün bunlar birbirinden ayrı değil, her biri bütünün bir parçasıdır.

Şunu söyleyebilir miyiz? Sözden ve kaderden müteşekkil bir ağaç gibi, merhameti de içeren… Tekrar kitaba dönersek…

Kanun hükmünde Yalnızlıklar’ın içinde yer alan denemelerde ki çok hacimli bir kitap değil, merhameti işledim. Merhametin ötesinde hakikati de işledim. Var olan hakikati merhametle birleştirmeye çalıştım. Yani kalbimizle aklımızın tam birleştiği, buluştuğu nokta neresi? Bilemiyorum ama kitabımda bu iki yerin buluştuğu yeri, boğazımızın düğümlendiği yerin sesini işaret etmeye çalıştım.

Son olarak yalnız’ı sormak istiyorum. yalnız’la uzak’ın kardeşliği söz konusu kitapta. Ve öteki kavramı. Bu konuyu açar mısın?

Öteki kavramı bu coğrafyada yüzyıllardır söz konusu. Yalnızlık ise zor zamanların, tam baskının, faşizmin, ırkçılığın şiddetin arttığı dönemlerde ortaya çıkan bir olgu. Uzak ise öteki ile yalnızlığın arasındadır. Bu boşluğu tamamlayandır. Uzak kavramı bende Mezopotamya’yı çağrıştırır. Bütün bu olguları; yani yalnız’ı, uzak’ı ve öteki’yi ortadan kaldıracak olan demokratik haklardır. Kanun Hükmünde Yalnızlıklar tüm coğrafyamızı kapsayan demokratik hakları bu anlamlarda inceleyen denemeler bütünüdür.

Özetle, son söz olarak ne diyeceksin?

Özetle, Kanun Hükmünde Yalnızlıklar yaşadıklarımı ve kendime olan uzaklığı inceleyen sosyal bilim dalıdır benim için.