Google Play Store
App Store

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ayasofya’da okuduğu cuma hutbesindeki ifadelerle tepki çeken Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a ilişkin açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, "Lanet sözcüğü, sevgi, hoşgörü varken kullanılır mı? Belki lanet sözcüğünü Erdoğan için kullanmış olabilir onu da söylesin" dedi.

Kılıçdaroğlu'dan Ali Erbaş'a: Belki lanet sözcüğünü Erdoğan için kullanmış olabilir

CHP 37. Olağan Kurultayı'nda genel başkanlık için tek aday gösterilen ve bin 251 delegenin oyunu alarak 6. kez CHP Genel Başkanı seçilen Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Ayasofya’da verdiği hutbede Atatürk’e lanet okuyan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, "Lanet sözcüğü, sevgi, hoşgörü varken kullanılır mı? Belki lanet sözcüğünü Erdoğan için kullanmış olabilir onu da söylesin. Buna rağmen bu sözcüğü bir din adamının kullanması doğru değildir. Dua okunur, e okusaydın o zaman. Ağzını kapatan mı vardı? Bunlar tarihin de gerçeğin de ne olduğunu bilmiyorlar. O koltuğun kendisine paye vereceğini sanıyorlar. O koltuğu sadece ve sadece kirletiyorsunuz" dedi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

"Önümüzdeki süreç parlak bir süreçtir. Yeter ki sandığı koysunlar, koyarlar mı bilmiyorum. Bir kişi karar verecek ona, cesareti varsa sandığı koyar.

800 haftadır bir grup anne evlatlarını arıyor. Evlatları kaybolduğu zaman bazıları 12, bazıları 16, 20, 30 yaşlarındaydı... Nerede kayboldu onların evlatları? Asıl soru bu. Bu anneler evlatlarını nerede arıyorlar. Gözaltına alındılar, tutuklandılar, bir süre sonra hiç kimse haber alamadı. 800 haftadır Galatasaray'a gelip 800. haftada bir karanfil bırakmak istediler. Öldüklerini biliyoruz ama mezarı nerede, gidip bir Fatiha okuyalım diyorlar.

Bunu bile çok gördüler. Evladım nerede diye soran annenin sesini duymayan insanlara ben insan demem. Hani faili meçhuller olmayacaktı? Bir insanın hayatı bu kadar ucuz olamaz. Berfo ana oğlunun mezarının nerede olduğunu bilmeden hayatını kaybetti. Berfo analara ne diyeceğiz?

Diyarbakır'daki anneler de mübarek annelerdir. O evlatların terör örgütüne gitmesini kim sağladı, ortamı kim hazırladı? Anneler arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ VE OSMAN KAVALA AÇIKLAMASI

Osman Kavala 1001 gündür içeride. Beraat etmişse beraat etmiştir, yeni bir suç uyduruyorsanız siz Osman Kavala'dan intikam alıyorsunuz. Artık yargı değil olay bir intikama dönüşmüştür. Tıpkı Selahattin Bey gibi. Bu insanlar suçlu değil ki...

Müyesser Yıldız doğruları yazdı diye hapiste. Barış Pehlivan doğruları söyledi diye, Murat Ağırel yolsuzlukları yazdı diye. Ne yaparlarsa yapsınlar. Kalemini satmayan hiçbir gazeteci zorun karşısında diz çökmez.

KURULTAY ELEŞTİRİLERİNE YANIT

Belli çevrelerin kurultay konusunda endişeleri vardı. Ama belki de bizim bugüne kadar yaptığımız en düzenli kurultaydı. Herkesin yeri belli ve herkes gayet rahattı. Kimseyi üzmemeyi özen gösteren bir kurultay gerçekleştirdik. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim. Bu kurultayda İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ni dillendirdik.

'DOSTLARIMIZ' AÇIKLAMASI

Dostlarımızla deyince havuz medyasında bir titreme meydana geldi. Kim olacak dostlarımız? Biz koyduğumuz 13 maddeye evet diyen herkes bizim dostumuzdur. İşsizlerle, çiftçilerle, emeklilerle, kuryelerle bir araya gelip sorunlarını dinleyeceğiz. Demokratik yollardan bir dikta yönetimini sonlandıracağız.

"YENİ BİR ANAYASA YAPACAĞIZ"

Yeni bir anayasa yapacağız. Anayasa kitapçığını eline alan her vatandaş bu benim anayasamdır diyecek. Bütün herkesin bir araya gelip oturup demokratik bir anayasa yapacağız.

Bu anayasanın özünde demokratik parlamenter sistem olacak. Bu anayasada cumhurbaşkanı tarafsız olacak. Adına cumhurbaşkanı diyorsak 83 milyonun cumhurbaşkanı olacak, herkese eşit mesafede olacak. Bir partinin genel başkanı hâkim tayin etmez. TBMM'de öyle gece yarısı kanunları olmayacak, milletin çıkarı neyi gerektiriyorsa onlar görüşecek.

40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor. 40 yılda bir sorun neden çözülmez? Sorumlusu kim esnaf mı manav mı üniversiteki hoca mı işsiz mi? Sorunu çözmeyen siyasi otoritedir. On binlerce kişi hayatını kaybetti ama bu sorun çözülmedi. Şimdi egemen güçler bu sorunu bir manivela olarak kullanıyor. Ben buradan CHP Genel Başkanı olarak bu sorunu demokratik standartlar içerisinde Türkiye'nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum. 40 yıldır çözemediniz, biz çözeceğiz.

Devletin politikası kadın-erkek eşitliği üzerine inşaa edilmelidir.

ALİ ERBAŞ'A TEPKİ

İstanbul işgal edildiğinde İngiliz Muhipler Cemiyeti kuruluyor. Bir sürü yandaşlar geliyor oraya, dönemin sarayı her türlü desteği veriyor. Mustafa Kemal için idam fermanı çıkarılıyor. 'Neden Türkiye'yi kurtarıyorsun, bak ne güzel keyfimiz yerinde' diye. Sevr anlaşmasını imzaladılar. Rıfat Börekçi de dönemin Diyanet İşleri Başkanı'ydı. O da şeyhülislamın tam aksine fetva verdi.

Tarihi bilmeden belli koltuklara oturursanız kendi tarihinizi reddetip yabancıların size dayattığı tarihi öğrenirseniz siz o koltuğa layık değilsiniz. Çıkacaksınız öyle bir konuşma yapacaksınız ki haddinizi aştığınızı bilecek ve geri almak için çaba harcayacaksınız. Bu o koltuğun hakkını veremiyorsun demektir. Sen erdemli, dürüst değilsin. O kişi bilmeli Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olmasaydı bugün o camilerin hiçbirinde 5 vakit ezan okunmazdı. Bunu biliyor musun sen!

Lanet sözcüğü, sevgi, hoşgörü varken kullanılır mı? Belki lanet sözcüğünü Erdoğan için kullanmış olabilir onu da söylesin. Buna rağmen bu sözcüğü bir din adamının kullanması doğru değildir. Dua okunur, e okusaydın o zaman. Ağzını kapatan mı vardı? Bunlar tarihin de gerçeğin de ne olduğunu bilmiyorlar. O koltuğun kendisine paye vereceğini sanıyorlar. O koltuğu sadece ve sadece kirletiyorsunuz.

Sen o koltuğu sadece kirletiyorsun. Kitabımız insanlara güzel sözler söyleyin der. Bunu söyleyecek olanlar da din adamlarıdır. Liyakat sistemi olduğunda güreşçiden banka yöneticisi olmaz.

Rüşvet alan bir kişinin büyükelçilikte ne işi vardır?

Seçim yasası değişecek dedik. Bütün vatandaşlarımız milletvekillerini mi seçiyorlar, yoksa önüne konan listeye mi mühür basıyorlar? Bunu 12 Eylül darbecileri yaptı. Darbecinin getirdiği kanunu niye uyguluyorsunuz? Söz veriyorum bunu yapacağım.

Bütün dostlarıma söz veriyorum. Milletin vekilini millet seçecek. Seçim barajını kaldıracağız. Makul bir baraj konabilir. Kadınlar her seferinde siyasette yer almak istiyorlar erkekler izin vermiyor. Meclise cinsiyet kotası verilmeli.

Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız. Biz siyasi ahlak yasasını çıkararak Meclis’in itibarını yükselteceğiz. Cebini düşünen değil, milleti düşünen milletvekili olacak. Uzun süredir bu olmadı, ama inşallah biz bunu yapacağız.

Kamu ihale kanununu değiştireceğiz. Kul hakkı yemek en büyük günahsa kul hakkı yiyenlere nasıl oy veriliyor? O zaman sen de kul hakkına ortak oluyorsun.

Kütahya havalimanının maliyeti 50 milyon euro. Yolcu garantisi vermiş hükümet. 29 yıl 11 ay çalıştıracak burayı. 205 milyon 281 bin 118 euro vereceğiz. Kimin parasını veriyoruz? Bunu da değiştireceğiz.

Sayıştay’ı bütünüyle işler hale getireceğiz. Ulusal vergi konseyini kuracağız. Ülkeyi yönetenler her kuruşun hesabını vermek zorunda. Asgari ücretli verginin dışında tutulmalı.

Siyaset 21. Yüzyıl Türkiyesi’ne yakışır olacak. Güçlü bir stratejik planlama teşkilatı kuracağız. Gerçek anlamda bir planlama yaparsanız bütün kaynaklar verimli kullanılır.

"KENDİ ÇOCUKLARINI KOBAY OLARAK KULLANAN TEK ÜLKEYİZ"

Eğitim sistemini tepeden tırnağa yeniden yapılandıracağız. 4+4+4 sistemi geldiğinde tek itiraz eden parti bizdik. Bakanlar kurulunda görüşülmedi. Kalkınma planlarında yoktu.

Milli Eğitim şuralarında, Milli Eğitim Bakanlığı’nda görüşülmedi. 5 milletvekili kanun teklifini verdi, hiç biri eğitimci değildi. Sonuçta milyonlarca çocuk kobay olarak kullanılıyor. Dünyada kendi çocuklarını kobay olarak kullanan tek ülkeyiz. Üniversiteler tamamen çöktü. İran, Suudi Arabistan ve Malezya üniversitelerinde üretilen bilgi sayısı bizim üniversitelerimizi geride bıraktı.

Güçlü bir sosyal devlet olarak aile destekleri sigortasını kuracağız. Günlük 39 lira ücret desteği veriyorlar. 1 milyon kişi ücretsiz izne çıkarıldı. Bunların sosyal güvenlik primleri yatmayacak. Pekiş bu bir milyon kişinin çocuğu ya da kendisi hasta olursa parayla tedavi olacak.

Güçlü bir sosyal devlet kurmak bizim görevimiz. Hizaya getiren devlet baba olmalı, şevkat gösteren devlet ana olmalı. Yereli güçlendirip, kayyuma son vereceğiz. Seçimle gelen seçimle giedece. Orta Doğu’yu kan değil, barış alanına çevireceğiz.