Sözcü yazarı Öztürk, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun 2012 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir mektup yazarak Suriye için çözüm önerilerini sıraladığını hatırlattı. Hükümetin Suriye politikasını soğukkanlılıkla yürütmesi gerektiğini kaydederek, özellikle gelecek yıllara dair etkileri nedeniyle uyarılarda bulunan Kılıçdaroğlu, mektup için, "O dönem önerilerimizin hepsini reddetti. Şimdi, bütün ilişkileri düzeltmek için kapı kapı geziyor, yalvarıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a 10 yıl önce yazdığı mektup hakkında konuştu

İktidarın Suriye ile yeniden temas kurma çabalarının yankıları sürerken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2012 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a ithafen yazdığı, Suriye konusunda uyarı ve çözüm önerilerini sıraladığı mektubu değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, "O dönem önerilerimizin hepsini reddetti. Şimdi, bütün ilişkileri düzeltmek için kapı kapı geziyor, yalvarıyor" diye konuştu.

Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, "Devleti kim daha iyi tanıyor işte belgesi" başlıklı bugünkü yazısında, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun 24 Ağustos 2012'de Erdoğan'a mülteci sorununun çözümü için Suriye yönetimiyle temas kurulması gerektiğini ifade ettiği bir mektup gönderdiğini anımsattı.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a yazdığı "Sayın Başbakan" hitabıyla başlayan mektubunda, "Türkiye, barış ve uzlaşıdan yana bir politika izleyerek, şiddete son verilmesini sağlamalıdır. Zira, Suriye konusunda Türkiye'nin başka hiçbir ülkeyle kıyaslanamayacak kadar ağırlık ve etkisi vardır" hatırlatmasını yaptı. Mektubun devamında da başta Suriye yönetimiyle temas kurulması olmak üzere 10 maddelik bir çözüm planı sundu.

"İLİŞKİLERİ DÜZELTMEK İÇİN KAPI KAPI GEZİYOR"

Öztürk'ün aktarığına göre, 10 yıl önceki mektuba ilişkin değerlendirmeleri sorulan Kılıçdaroğlu, "O dönem önerilerimizin hepsini reddetti. Şimdi, bütün ilişkileri düzeltmek için kapı kapı geziyor, yalvarıyor" dedi.

Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Şimdi buradaki temel soru şu: Devleti kim iyi tanıyor, devletin çıkarlarını kim iyi savunuyor? Bizim ne kadar öngörülü olduğumuzu, devleti nasıl tanıdığımızı, Türkiye'nin çıkarlarını savunduğumuzu bir sayfalık mektupla dönemin başbakanı Erdoğan'a göndermişim. Mektubumda ülkenin turizmden, sanayiye, Ortadoğu politikalarına kadar dikkati çekmişim. O dönem önerilerimizin hepsini reddetti. Şimdi, bütün ilişkileri düzeltmek için kapı kapı geziyor, yalvarıyor.

"PUTİN'E 'BENİ GÖRÜŞTÜRÜN' DİYE YALVARIYOR"

Putin'e gidiyor yalvarıyor; (Beni görüştürün, beni barıştırın) diye. Hiçbir dönem Türkiye'nin itibarı bu kadar yerle bir edilmemişti. Niçin yaptın? Hani, (Tükürdüğün testiden, tastan sana su içirtirler) derler ya… Maalesef Türkiye'yi o noktaya getirdi. Bunu üzülerek ifade ediyorum. Bir de bu kişi, kendisini (dünya lideri) olarak tanıtıyor . Gittiği her kapıda yüzüne bakılmayan, gittiği her kapıda yalvarıp yakaran bir kişi. Bazen Mısır'a, bazen Suudi Arabistan'a gidiyor (Acaba bizi Mısır Devlet Başkanı'yla barıştırır mısınız) diye. Putin'e gidiyor, (Esad'la barıştırır mısınız) diye. Dış politikada bu kadar büyük itibarsızlığın yaşandığı hiçbir dönem görülmedi. Daha acı olanı ise koskoca Dışişleri Bakanlığı'nın tümüyle devre dışı bırakılmasıdır.."