CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP üzerine olağanüstü bir baskı uygulandığını belirtti. Kılıçdaroğlu, "İktidar kendisine oy vermeyen bütün Kürtleri cezalandırmak istiyor" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu: HDP üzerine olağanüstü bir baskı uygulanıyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP üzerine olağanüstü bir baskı uygulandığını söyledi.

KRT TV'de Zeynep Gürcanlı, Yıldız Yazıcıoğlu ve Nergis Demirkaya'nın sorularını yanıtlayan Kemal Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

HDP'nin 6,5 milyon oy aldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Siz HDP'yi kapatarak 6.5 milyon insanı cezalandıracaksanız. Bunun adı demokrasi değil. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsunları ise, Anayasa böyle tanımlıyorsa, tüzel kişilik suç işlemez, içindeki insanlar suç işlerler. Varsa onunla ilgili bir şey davalar açıyorsunuz zaten, hapse atıyorsunuz, kayyumlar atıyorsunuz zaten. Haklı mısınız, haksız mısınız o da belli değil çünkü netleşmiş bir yargı kararı yok. HDP üzerine olağanüstü bir baskı uygulanıyor" diye konuştu.

"Gördüğüm tablo şu; iktidar kendisine oy vermeyen bütün Kürtleri cezalandırmak istiyor" diyen Kılıçdaroğlu, "'Siz nasıl bana değil de başka bir partiye oy verirsiniz' şekliyle cezalandırmak istiyor. Muhafazakar Kürtler de buna karşılar. 'Siz bir partiyi neden kapatıyorsunuz, Kürtleri neden cezalandırmak istiyorsunuz? Biz de bu ülkenin asli unsurlarıyız, biz de bu ülkede yaşıyoruz, Ankara'da, Diyarbakır'da, Rize'de, Trabzon'da her yerde biz de varız. Bizler de Kurtuluş Savaşı'nı birlikte verdik, Çanakkale'de de biz varız, Gaziantep'te de, Kahramanmaraş'ta da bizler varız' diyerek haklı olarak tepki gösteriyorlar" ifadelerini kullandı.

"DEMİRTAŞ VE KAVALA'NIN SERBEST BIRAKILMASI LAZIM"

İnsan Hakları Eylem Planı hakkında değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanına hakaret diye açılan davaların tamamından vazgeçilmesi lazım. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının derhal uygulamaya konması lazım. Selahattin Demirtaş'ın, Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılması lazım. Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayan yargıçların derhal görevlerinden alınmaları lazım. Bunlar yargıç değil. Bunlar, siyasi otoritenin talimatını yerine getirdiler. Erdoğan samimiyse, bu hakimleri yargının tamamen dışına çıkarması lazım. Bu davranışları yaparsa, biz de samimi adımlar atıldığını düşünebiliriz" dedi.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

İstanbul Sözleşmesi hakkında da konuşan Kılıçdaroğlu, "Bizim tutumuz belli. İstanbul Sözleşmesi, parlamentodan oy birliği ile geçti, kimse itiraz etmedi. Artık bütün dünyada, bütün ülkeler bunu İstanbul Sözleşmesi olarak dillendirecekler. Bütün siyasi parti liderleri bu konuda tumturaklı laflar ettiler. Neden geriye dönüş? Hangi mantıkla, hangi anlayışla? Anlamış değilim. Kim geriye dönüş mesajı veriyorsa o kişiyi, bir partinin genel başkanıysa o partiyi kadınların cezalandırması gerek" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "'Ben bir hak elde ettim, İstanbul Sözleşmesi parlamentoya geldiğinde hepiniz el kaldırdınız, peki nasıl oldu, ne değişti de bu kadar kadına yönelik şiddet artarken, kadınlar hayatlarını kaybederken kadının elde etmeye çalıştığı bu hakları elinden almaya çalışıyorsunuz?' diye sormalı kadınlar."

"BURAYI NASIL DAĞITABİLİRİZ DİYE ÇALIŞMA YAPIYORLAR"

Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı'nın Millet İttifakı ile oynamaya çalıştığını söyledi.

CHP lideri, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Saray tarafından şöyle bir stratejinin izlendiğini biliyorum: Önce CHP'nin içini bir karıştıralım, olmadı. CHP'yi bölebilir miyiz, istediklerini ne ölçüde gerçekleştirdiler bilemiyorum. İYİ Parti ile HDP'yi yan yana getirip zor durumda bırakmak, parlamentoda zorlamak, algıyı tabana vermek ve Millet İttifakı'ndan çatlamaya yol açmak için uğraşıyorlar. Saadet Partisi'ni Millet İttifakı'ndan koparabilir miyiz diye bir arayışa girdiler.

Gördüğümüz tablo şu; Cumhur İttifakı, Millet İttifakı ile oynamaya çalışıyor. Devletin içindeki bütün kurumları harekete geçirmiş vaziyette. Gerek mali açıdan, gerek diğer açılardan her türlü destek veriliyor. Burayı biz nasıl dağıtabiliriz, nasıl bölebiliriz, nasıl kavga eder hale getirebiliriz diye çalışma yapıyorlar."