CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son iki hafta içinde dolar yükseldiği için artan borç yükünü anlatırken “Son iki haftada Türkiye Cumhuriyeti devletine gelen mali yük, 151 milyar lira bir, 82 milyar lira bir, döviz cinsi kullandıkları için 11 milyar lira bir. Son iki haftada ek maliyet. Razı olsanız da olmasanız da bu parayı ödeyeceksiniz. Beraber, birlikte ödeyeceğiz” dedi.

Kılıçdaroğlu: Hepimiz iki haftada 151 milyar lira para ödeyeceğiz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bilecik’te Bozhüyük Belediyesi’ni ziyaret etti. Burada Kılıçdaroğlu’nu, Belediye Başkanı Mehmet Talat Bakkalcıoğlu karşıladı.

Kılıçdaroğlu, belediye ziyaretinin ardından muhtarlar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve kanaat önderleri ile özel bir otelde bir araya geldi. Toplantıya Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de katıldı.

Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

“Kanaat önderiyim demekle kanaat önderi olunmaz. Kişiyi kanaat önderi kılan, toplumun kendisidir. Olaylara soğukkanlı bakan, sorunlara akılcı çözüm üreten kişiyi toplum kanaat önderi kabul eder. Bu, köyde, apartmanda olabilir. Kanaat önderleri ile toplantı yapmamın amacı şu; bu ülke benim ülkem değil, hepimizin bayrağı. Ülkenin dünya kadar sorunu var. Siz de yaşıyorsunuz sorunları, biz de. Sorunları çözmek için bir araya gelip konuşmamız lazım. Bir şeyler yapmamız lazım. Demokratik yollarla bir şeyler yapmamız lazım. Sandık gelecek; tercihlerimizi, yaşadığımız sorunları kim aşabilir, o çerçevede oyumuzu kullanmak zorundayız. Demokrasi değerli bir kavramdır, kavram olma ötesinde yaşam tarzıdır. Bir devleti ayakta tutan, saygın kılan, can ve mal güvenliğini sağlayan, vatandaşlar haksızlığa uğradıkları zaman adaleti gerçekleştiren sistemin adıdır demokrasi.

Demokraside en önemli olay, belli aralıklarla gidip sandığa oy kullanmamızdır. Demokrasi salt seçim değildir. Seçimle beraber iktidara gelen siyasi partinin devlet olmaması demektir. Devlet ayrı, siyasi partiler ayrıdır. Siyasi partiler, devleti yönetmek üzere görevlendirilmiş kurumdur. Devlet bakidir. Siyasi partiler bugün var, yarın yoktur. Bugün yönetir, yarın yönetmez. Mihenk taşı halkın kendisidir. Devleti nasıl yöneteceğiz? Hangi parti iktidar olursa olsun, eğer demokrasiyi savunuyorsak ülkenin adaletle yönetilmesi lazım. Adaletle yönetilmeyen ülkenin sonu felaket olur, çürüme başlar. Kimse önünü göremez, yarın ne olacak diye. Kanaat önderleri ile toplantı yapmamın temel nedeni budur. Ülkenin iyi gitmediğini siz de ben de görüyorum.

AYM KARARINI UYGULAMAYAN HAKİM TERFİ ETTİ

Sorunları nasıl aşacağız. Bir; herkesin can ve mal güvenliğinin sağlandığı, demokrasi kurum ve kurallarının işlediği, hakimlerin tarafsız olduğu, vicdani kanaatine göre karar verdiği bir düzeni inşa etmeliyiz. Hakimi bir siyasi partinin genel başkanı tayin edemez. Ben dahi olsam yetkili yerde bir partinin genel başkanı olarak hakim tayin edersem benimle aynı görüşte olmayan kişi o hakime asla güvenemez. Bugüne kadar siyasi parti genel başkanları hakim tayin etmezlerdi, şimdi tayin ediyorlar. Nasıl güveneceğiz adalete. Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı, ‘AYM kararları herkesi bağlar’ diyor. En aşağıdaki hakim, ‘AYM kararını tanımam’ diyor. Olay yeniden büyüyor, AYM yeniden karar alıyor ve uygulanıyor. Bir hakim siyasi otorite tarafından atanmışsa, o otoriteyi rahatlatmak için AYM kararını uygulamıyorsa HSK, ‘AYM kararını uygulamayanı terfi ettirmeyeceğim’ diyor. Ne oldu; daha dün AYM kararını uygulamayan hakimi terfi ettirdiler.

Devlette liyakat vardır. Liyakat ile adalet kavramları kardeştir. Bir şef olmak için KPSS’ye girecek, memur olacaksın, sonra ayrı bir sınava daha gireceksin. Bakan ve milletvekili olmak için iki şeye ihtiyaç var. İlkokul diploması ve savcılıktan iyi hal kağıdı. Siyaset ve devletin farkı budur. Siz liyakati yok ederseniz devletin dibine dinamiti koymuş olursunuz. Güçlü Türkiye için üretmemiz lazım. Mademki bu topraklar şehit kanlarıyla sulandı. Devleti kuranların hiçbiri iktisatçı değil askerdi. İlk yaptıkları iş, İzmir İktisat Kongresini topladılar, memleketi ayağı kaldırdılar. 1921 yılında Kayseri’de uçak fabrikasının temelini attılar. Kırıkkale’de entegre silah sanayini kurdular. Karabük’te demir-çelik tesisini kurdular. O yoksul insanlar bütün bunları yaptı. Yumurta satarak şeker fabrikası kurdu, Osmanlı’nın borçlarını da son kuruşuna kadar ödedi. Şimdi geldiğimiz tabloya bakalım. Bekliyoruz, ‘dışarıdan para gelecek mi’ diye. Kim bu hale soktu? Konuşuyoruz, ‘Acaba Biden benimle görüşecek mi? Görüşmezse mahvolacağım’ diye. ‘Bari yüz yüze değil telefonla mı görüşsek’ diye. Cumhuriyet tarihinde böyle bir tablo çıktı mı ortaya? Biz bütün komşularımızla barış içindeydik. Nedir bu halimiz? Neden bu hale geldik?

TÜRK LİRASININ BU KADAR DEĞERSİZ OLDUĞU AKLINIZA GELİR MİYDİ

Bizim bir Merkez Bankası Kanunu var. Resmi paramızın adı Türk lirası. Bir hükümet, kendi vatandaşından borçlanabilir. Türk lirası üzerinden borçlanır, eyvallah. Bunu anlarım. Amerikalı, Fransız böyle borçlanır. Biz kendi vatandaşımızdan dolar üzerinden borçlanıyoruz. Ne oldu bizim Türk lirası’na? Son iki haftada Türk lirası değer kaybediyor, dolar ve euroda ciddi artış var. Son iki haftanın bilançosu. Bankada dövizi bulunan vatandaşlar… 261 milyar dolar para var bankalarda. Vatandaş güvenmiyor. Bankada dolarları olanlar, iki haftada 151 milyar lira para kazandılar, oturdukları yerden. Kim ödüyor bunu, sizler ödüyorsunuz. Köylü, çiftçi, işçiler ödüyor. Hepimiz iki haftada 151 milyar lira para ödeyeceğiz. Türk lirasının bu kadar değersiz olduğu hiç aklınıza gelir miydi?

Devleti dolar üzerinden borçlandırıyorsun. Geçiş dolarla ister köprü ister tünel ister yol. Kim ödüyor bunları? Sizler ödüyorsunuz, hep beraber ödüyoruz. Dolarla bu işi yapanlar, yaptıranlar şikayet ederler mi? Asla. Türk lirası karşısında doların değeri yükseldikçe bunların işi iştir. 100 alırken 150 alacak. Onların da tuzu kuru. Devletin bütün ihalelerini vermişsin. Müteahhit Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, çalışanları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Sen işi niye dolarlar veriyorsun? Hani sen yerli ve milliydin kardeşim. Kanaat önderleri olarak size şikayet ediyorum. Yanlış yapıyorlar ve ülkeyi bu hale getirdiler. Son iki haftada Türkiye Cumhuriyeti devleti 151 milyar lira dışında, 82 milyar lira devletin borcu arttı. Nereden ödeyecek bu parayı? Siz ödeyeceksiniz. Devletin borcunu Papua Yeni Gine, Amerika ödemeyecek herhalde. Dolarla maaş alanlarda, ihale alanlarda sorun yok. Sorun nedir, gelirini Türk lirası ile alan, alışverişini Türk lirasıyla yapan insanlar geçinemiyor.

BORÇ ARTTI

Özel sektör yatırım yapıyor. Yapsın, savunuruz. Daha iyi yatırım yapsınlar, istihdam yapsınlar. Onların da borcu var. 101 milyar lira son iki haftada onların da borcu arttı. Son iki haftada Türkiye Cumhuriyeti devletine gelen mali yük; rakam çok yüksek; 151 milyar lira bir, 82 milyar lira bir, 82 milyar lira bir, döviz cinsi kullandıkları için 11 milyar lira bir. Son iki haftada ek maliyet. Razı olsanız da olmasanız da bu parayı ödeyeceksiniz. Beraber, birlikte ödeyeceğiz. Yüklendiğimiz maliyet bu. Geçinemiyorum, geçinemeyecek tabii. Kimden alacaksın, vatandaştan alacaksın, zam yapacaksın. Gübre, mazot, ilaç, otoyollara zam geldi. Her şeye zam geldi. Allah aşkına düşünün, bu zamları yapan Bay Kemal mi? Kim yaptı bu zamları, yoksa dış güçler mi? Neden pahalıya satıyorsun? ‘Gönderdim denetim elamanlarını denetleyecekler.’ Zamları sen yaptın ya. Güreye yaptıkları zamların farkındalar mı? Fatura kime çıkıyor, vatandaşa çıkıyor.

Esnaf şunu söylüyor; ‘Malı alıyorum, satıyorum, aynı malı aynı miktarda alamıyorum’. Haftada bir etiketler değişiyor. Onlara göre kabahat vatandaşta, sanki o yapmadı zammı, başkaları yaptı.

Siyasete girdiğim gün kendi mal varlığımı kendi siteme koydum. Karımın yüzüğü dahil. Hala şimdide CHP’nin internet sitesinde benim mal varlığım var. 2002’den beri siyasetin içindeyim, siyasete girip de bir adam zenginleşiyorsa malı götürüyordur. Siyasette zenginleşmek mümkün değildir. Aldığımız maaş da iyidir, el aleme muhtaç olmuyorsun.

MERKEZ BANKASI’NIN REZERVİ EKSİ 40 MİLYAR DOLAR

Merkez Bankası’nın rezervi eksi 40 milyar dolar. Sorduk, ‘128 milyar doları kime sattınız’; bunun cevabı halen yok. Efendim ‘Para var Merkez Bankası’nda’. Doğru var, o para Merkez Bankası’nın değil ki borç para. Hala bunu satmaya çalışıyorlar, para var diye. Bunu bütün dünya biliyor. Son günlerde en çok tartışılan konu, yurt konusu. Ben söylemiyorum, Kredi Yurtlar Kurumu’nun rakamlarını veriyorum. Yurt sayısı 773, kapasitesi 695 bin 834. 695 bin 834 öğrencimiz bu yurtlarda kalabilir. Örgün eğitimdeki öğrenci sayımız 3 milyon 801 bin 294.

19 yılda yurt sorununu neden çözmediniz? Niye yapmadılar yurdu, hangi gerekçeyle? Evlatlarımız üniversiteyi kazandığında sevinmiyor muyuz? Ne için yapmadılar? Yurt binası yapmak çok mu pahalı?

Demokrasiyi güçlendirmenin en önemli ayağı, muhtarlık kurumunu güçlendirmektir. Muhtarlık kurumu güçlenirse demokrasi de güçlenir. Muhtarlık kurumunu yasal güvencesi olması, oturabileceği alanın olması lazım. Muhtar kardeşlerime maaş vermiyorlar, ödenek veriyorlar. Milletvekiline, belediye başkanlarına ödenek mi veriyorlar, maaş veriyorlar. Onları seçen millet sizi de seçiyor. Size niye maaş vermiyorlar? Maaş verseler SGK primini de yatırmak zorunda kalacaklar. İzin aldığınızda ödenek kesiliyor. Belediye başkanı, milletvekili, bakanlar, cumhurbaşkanı izin aldığında aylıkları kesiliyor mu? Hiçbir şey olmuyor. Sizde birleşik oy pusulası niye yok? Girersin kabine, beğenmediğin muhtarın pusulasını cebine koyar çıkarsın; gelen arayacak oy vereceği pusulayı. Niye yapmıyorlar, muhtarlık kurumuna değer vermedikleri için. Anayasa’ya göre angarya iş yasaktır. Size icra dairelerinden tebligatlar geliyor, tebliğ edin diye. Bedel ödeniyor mu? Hayır. Aynısını PTT memuru yaptığında maaş alıyor.

Bilecik’te sürekli vali değişiyor. Sordum arkadaşlara, neden diye. Bilecik’in kaç aydır valisi yok? Adam var da kendi kafalarında bir vali olması lazım.”