CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi davasına bugün Çubuk’ta devam edilldi. Adliye önünde açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Biz salonda sanıkların gözünün içine bakıyoruz. Onlar bizim gözümüzün içine bakamıyorlar. Büyük bir utanç var ellerinde, alınlarında. Hem bu içeridekilerden hem azmettirenlerden burunlarından fitil fitil getirerek hesap soracağız” dedi. Dava 7 Ekim 2021 tarihine ertelendi.

Kılıçdaroğlu'na linç girişimi davası ertelendi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi davasına bugün Çubuk’ta devam edildi.

Çubuk Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma sürerken, adliye önünde CHP yöneticileri basın açıklaması yaptı.

Dava sürecini değerlendiren CHP’nin Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek şunları söyledi:

“Siyasi tarihimizin kara bir lekesi olan Çubuk linç girişimi davasının duruşmasındayız. Bu dava yargı bağımsız olmadığı için Çubuk’ta asliye ceza mahkemesinde görülüyor. Bu davanın Ankara Adliyesi’nde ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerekir. Organize, planlı taammüden öldürmeye teşebbüs eylemiyle karşılaştık. Bu aslında demokrasiye yönelik ağır bir saldırıydı.

Bu saldırıyı organize edenler dışarıdan Çubuk’a getirilmişti. Burada bazı sanıklar yargılanıyor ama gerçek sanıklar, arka plandakiler adaletin karşısına çıkarılamıyor. Tüm adaletsizlikleri adaletle ortadan kaldıracağız. Bu iktidar değişmediği sürece adalet hiçbir yerde tecelli etmeyecek. Soma’da, Çorlu tren katliamı davasında Çorlu’da da Ankara Gar Katliamı davasında da Berkin Elvan’da da adalet tecelli etmeyecek. Bu adaletsiz düzeni mutlaka değiştireceğiz. Bu davanın da sonuna kadar takipçisi olacağız.”

“HESAP SORACAĞIZ”

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de şu açıklamayı yaptı:

kilicdaroglu-na-linc-girisimi-davasi-saniklar-gozumuzun-icine-bakamiyor-890217-1.

“Biz salonda sanıkların gözünün içine bakıyoruz. Onlar bizim gözümüzün içine bakamıyorlar. Büyük bir utanç var ellerinde, alınlarında. Bugüne kadar bazı siyasiler tarafından şımartılan ‘mert insan, sert insan’ denilenlerin hakim karşısında savunmalarını gördük. Bütün Türkiye dışarıdan toplanmış, Çubuk’un da adını karalayan bu linç girişimindeki faillerin gerçek yüzlerini gördü.

Orada toplanan taşların, önceden istiflenmiş sopaların sahibi ortada yok. Hepsi ‘ben yapmadım ben görmedim’ diyor. Hepsi ‘biri beni arkadan ittirdi’ diyor ama o arkadan ittiren ortada yok. Biz o arkadan ittireni biliyoruz. O şeytanlaştıran, kutuplaştıran, hedef gösteren, kendi siyaseti için kendisinden başka herkesi terörist gibi gösteren kirli siyasettir. Biz azmettiriciyi biliyoruz. O azmettirici siyaseten tükenmişliğin önüne geçebilmek için her türlü yalana, iftirayı kendi siyasetini güçlendirebilmek için kullanmaktadır.”

“FİTİL FİTİL GETİRECEĞİZ”

“Kemal Kılıçdaroğlu Artvin Şavşat’ta PKK’nın 1 askeri şehit ettiği saldırıdan kurtulmuş kişidir, PKK’nın hedefidir. Adalet Yürüyüşü’nde öldürülmesi için IŞİD’in minibüs aldığı, içine bombaları koyduğu, saldırıya giderken yakalandığını İçişleri Bakanlığı açıklamasından öğrendiğimiz IŞİD’in hedefindeki kişidir. Her şehit cenazesinde vardır.

Buradaki gözü dönmüşleri azmettirenlerden tarih önünde hesap soracağız. Bu mahkemenin gecikmesine kimse sevinmesin geciktikçe daha özgür bir Türkiye’ye yaklaşıyoruz. Oyalandıkça yargının bağımsız olduğu başka bir süreç geliyor. Hem bu içeridekilerden hem azmettirenlerden burunlarından fitil fitil getirerek hesap soracağız.”

Kılıçdaroğlu’na yönelik “Kesin lan önünü” diye bağırdığı ve sığındığı evden çıkmasını engelleyen grupta yer aldığı tespit edilen sanık Osman Kılıç, “Sadece ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ diye slogan attım” dedi. Kılıç, “Çık git köyümüzden, burada ne işin var” demediğini kaydederek, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik böyle bir ifade kullanmadım. O aralar ben de kendimde değildim, sözüm atılmıştı” diye kendini savundu.

CHP Ankara Milletvekili Levent Gök’e sırtından tutarak saldırdığı belirlenen sanık Ramazan Onbaşı’ya hakim söz vermeden konuştuğu için tutanak tuttu. Onbaşı, hakimin uyarmasına karşın şapkasını çıkarmadan savunma yaptı. Onbaşı, “Banane Kılıçdaroğlu’dan tanımam etmem, 10 kez seçim şey yaptı. Ben Levent Gök ile tokalaştım. Kanıtınız yok, ceza veremezsiniz. Bana bir kişi ceza verebilir, Hakan Ünal” dedi.

Onbaşı, Gök ile tokalaşmak için yanına gittiğini söyledi. Onbaşı, görüntüler izletilirken “Çetin dövdüler, korumaya çalışırken kurtaramadım” diye konuştu. Sanık avukatları Onbaşı’nın akli dengesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle cezai ehliyetinin yerinde olup olmadığının sorulmasını istedi.

Kılıçdaroğlu’na vurduğu tespit edilen sanık Yasin Çakıröz'e, kendisinin olduğu görüntüler izletildi. Çakıröz, kalabalığın içinden çıkmaya çalıştığını söyledi. Hakim “Kalabalık senin gittiğin tarafta, arkan daha tenha” dedi. Çakıröz, kalabalığın içinden çıkmaya çalıştığını yineledi. Çakıröz’e hakim “Bir el iniyor, sen öne doğru hareket yapıyorsun” dedi, Çakıröz “Ben burada tekme atmaya çalışmıyorum, iteklendiğim için arkaya yaslanıyorum” diye kendini savundu.

Sanık Niyazi Altuntaş, Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evden çıkmasını engellediği ve CHP aracına zarar verdiğine ilişkin iddianamede yer alan tespitlere karşı kendini savundu. Altuntaş, elindeki plastik bidonu korumalara doğru attığını, PKK’ya karşı slogan attığını belirtti. Altuntaş gösterilen fotoğrafın ardından “O el benim elim, pet şişeyi atmış da olabilirim, atmamış da olabilirim” dedi. Hakimin “O nasıl şey, attın mı, atmadın mı?” sorusuna Altuntaş “Attım hakim bey” diye yanıt verdi.

Asker müşteki Aytuğ Kaan Gök, olayın ortasında kaldıklarını ve saldırganlara engel olmaya çalıştıklarını belirterek, “Bölük komutanımızın yanındaydım, olayın hemen dışındaydım. Arabayı almaya giderken olayın ortasında kaldım” dedi. Gök bir vatandaş taş atmak isterken onu durduğunu ve kendisine direndiğini söyleyerek, “Şahsına ait herhangi bir şeyim olmadı” dedi ve sanıklardan şikayetçi olmadığını kaydetti. Gök, saldırganların yuhalama, hakareti ve tehdidi olduğunu aktararak, “Şahıs olarak bilmem, genel olarak söyleyebilirim” diye konuştu.

KORUMA POLİSİ DİNLENDİ

Kılıçdaroğlu’nun koruma polisi Ali Sancar, jandarma tarafından alınan ifadesini geçerli olduğunu belirterek, olayı özetle şöyle anlattı:

“Öncü ekibi olarak olay yerine geldim. Ekip arkadaşlarım vardı yanımda. Genel Başkanın katılacağı nokta, oradaki faaliyetler. Cenazenin kaldırılacağı, şehidimize ne şekilde protokol uygulanacağıyla ilgili keşif yaptık. O ana kadar olumsuzluk yoktu. Koruma müdürümüze olumsuzluk olmadığını bildirdik. Önce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve ardından Sayın Genel Başkan geldi. Genel Başkan aracından indiği andan itibaren yuhalama selleri başladı. Yuh sesleri ve ‘PKK buradan defol’ sloganı atıldı. Cenaze namazı tam anlamıyla kılınmaları. Protokolde devlet büyüklerinden kimse top aracının arkasında yoktu. Arındırılmış alana bariyerlerin üzerinden atlayarak girdiler. Diğer devlet büyüklerini biz göremedik, vatandaşların yuhalamasını ve tekbir seslerini duyduk. Vatandaşlar taş atmaya başladı, Genel Başkanın etrafında etten duvar ördük... Genel Başkanı karşıdaki eve doğru götürmeye başladık. Karşımızdaki genç grubun bizi engelleye çalıştığını gördüm. Açmış olduğumuz delikten Genel Başkanı çıkardık. Bu esnada atılan taşlar ve yumruklar nedeniyle ben yaralandım. Genel Başkanımıza atılan yumruğu gördüm, kim olduğunu göremedim. Akşam haberlerden kim olduğunu anladım. Bu arada 50-55 yaşlarındaki bir kadın elindeki seccade ile bana vurdu. Polis olduğumuzu söyledim, kadın daha sonra uzaklaştırıldı... Adını daha sonradan öğrendiğim Rahim Doruk isimli şahsın evine ulaştık. Dışarıdan tiz bir bayan sesinden ‘Yakın o evi’ diye bir ses duydum. ‘PKK dışarı’ diye bağırıyorlardı...”

Sancar, Kılıçdaroğlu’nun evine sığındığı Rahim Doruk’un evinde yaşananları da anlattı. Sancar, sanıkların yüzlerine dikkat etmediğini ve genellikle kalabalığın ellerine ve ayaklarına odaklandığını söyleyerek, “Acaba bir saldırı olur mu diye tedbir aldım” dedi. Olaydan sonra yaralandığını kaydeden Sancar, kendisini yaralayan şahısların tespit edilmesi halinde şikayetçi olacağını kaydetti.

Sancar, öncü olarak olayın yaşandığı köye gitmeden bir gün önce koruma şeflerinin, Devlet Büyüklerini Koruma Şube Müdürlüğü’ne Kılıçdaroğlu’nun cenazeye katılacağını bildirdiğini söyledi. Sancar, olay yerine gittiklerinde de jandarma astsubaya Kılıçdaroğlu’nun cenazeye katılacağını bildirdiklerini ve astsubayla birlikte protokol aracının nerede duracağını belirlediklerini belirtti. Sancar, kuvvet komutanlarının koruma polislerinin de cenazede olduğunu ve onlara Kılıçdaroğlu’nun katılacağını bildirdiklerini aktardı.

Sancar, cenaze töreni öncesinde kimseye şiddet uygulamadıklarını, Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi sonrasında müdahalede bulunduklarını belirtti. Hakimin “Yakın orayı sözü sizde nasıl bir etki uyandırdı” sorusuna Sancar, yıllardır polis olduğunu hatırlatarak, “Bu olayın planlı, projeli ve öldürmeye yönelik bir linç girişimi olduğunu düşünüyorum” dedi.

CHP Avukatı Celal Çelik, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İl Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın tanık olarak dinlenmesini talep etti. Çelik, mahkemenin görevsizlik kararıyla dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesini şöyle talep etti:

“Osman Kılıç’a yüklenen suç işlemeye tahrik. ‘Kesin lan onu’ sözü öldürün anlamında. Mustafa Gülebakan’ın ‘Gömün’ sözünü söylediği ve bu söz nedeniyle alenen tahrik. Tanıklardan Nuh Resimci’ nin dayısının evine sığınıldığında ‘Yakın’ sözünden dolayı panik olduğu. Dinlenmiş olan müşteki ve tanıkların olayda bıçak kullanıldığına dair beyanları, tanıklardan birinin elinin Genel Başkanı korurken bıçakla yaralandığına ilişkin dosyaya konulan rapor, ‘Yakın’ diye bağırılmış olması dolayısıyla, suçun adam ödünleye teşebbüs olduğunu ve bunu değerlendirmeye yetkilinin ağır ceza mahkeme olduğu bizim tarafımızdan değerlendirilmektedir. Mahkemenin bugüne kadar görevsiz talebimizi kabul etmemesi mahkemenin nesnel davranmadığı yönünde İnanç oluşturmaktadır.”

Çelik, mahkemenin AK Partili siyasilerle ilgili olay olduğunda nasıl davranılacaksa o şekilde değerlendirme yapılması gerektiğini dile getirdi.

Mahkeme ara kararını açıkladı. Sanıklar hakkında adli kontrolün yurt dışına çıkış yasağı şeklinde devamına, duruşmaya katılmayan 4 sanığın zorla duruşmaya getirilmesine, sanık Ramazan Onbaşı’nın işlediği fiili hukuki anlamda anlayıp anlamadığına ilişkin rapor alınmasına, görevsizlik talebinin reddine karar verildi. Duruşma 7 Ekim 2021 tarihine ertelendi.

NE OLMUŞTU?

22 Nisan 2019’da Ankara’nın Çubuk ilçesinde sözleşmeli er Yener Kırıkçı'nın cenazesine giden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, burada bir grubun saldırısına uğradı. Kılıçdaroğlu’na Osman Sarıgün adlı bir şahıs tarafından yumruk atıldı.

Saldırı, “PKK dışarı" sloganının atılmasıyla başlarken, olay yerinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler de bulunuyordu.

Kılıçdaroğlu’nun sığındığı ev için "Yakın bu evi!" diye bağırıldı. Hulusi Akar ise saldırıyı gerçekleştirenleri, “Çubuklu kardeşlerim mesajlarınızı verdiniz, tepkilerinizi gösterdiniz, şimdi sükunetle burayı boşaltıyoruz. Arkadaşlarım bize güvenin, bize inanın hep beraber burayı boşaltıyoruz ve Yener'in evine gidiyoruz” ifadeleriyle yatıştırmaya çalıştı.