CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı kim olacağı konusunda bir kriz yaşanabilir mi" sorusuna, "Hayır" yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, "Liderlerle görüşüyoruz. Şu aşamada cumhurbaşkanlığını tartışmak kadar yanlış bir şey yok. Nedeni de şu; ülkenin bu kadar sorunu var, ekonomide, dış politikada sorun var" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu'ndan adaylık açıklaması: Şu aşamada tartışmak yanlış

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı noktasında bir sorun yaşanacağını düşünmediğini, bu konuyu zamanı gelince diğer parti liderleriyle görüşeceklerini dile getirdi.

HDP'nin çağrısıyla bir araya gelen demokratik sol güçlerin 'üçüncü ittifak' arayışlarını, demokrasi açısından önemsediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Sürekli siyasal zemin kaybeden bir parti ve onun küçük ortağı, Millet İttifakı içinde olmayan bir partiyi ittifakın içindeymiş gibi göstererek siyaset yapıyorlar. Üçüncü ittifak çıkarcı siyasetin kirli söylemlerini sonlandırması açısından da önemli” ifadelerini kullandı.

Bunun Millet İttifakı'nın da yararına olacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Bize ve İYİ Parti’ye, diğer partilere de oluyor. Dolayısıyla vatandaşa vaat edeceği bir şeyi kalmayan, sürekli zemin kaybeden, siyasal zemin kaybeden, vatandaşla arasındaki güvensizliği her geçen gün büyüyen bir parti ve onun küçük ortağı, Millet İttifakı’nı suçlayarak ve Millet İttifakı’nın, içinde olmadığı bir partiyi ittifakın içindeymiş gibi göstererek suçlamasının önüne geçilecek. Yani bu açıdan bence iyi bir şey" diye konuştu.

"VATANDAŞIN ÖZGÜRLÜK ORTAMINI KISMADAN YÖNETMEK ZORUNDALAR"

Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş ve Erdoğan'ın 'Dilini koparırız' söylemiyle hedef aldığı Sezen Aksu için de değerlendirme yapan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Devleti önce hoşgörüyle, adaletle, vatandaşların özgürlük ortamını kısmadan yönetmek zorundalar. Devleti yönetenlerin, devleti liyakatle yönetmeleri gerektiğini hepimiz şöyle veya böyle biliyoruz ve defalarca dillendirdik. Daha önce gazeteciler üzerinde, sosyal medyadan düşüncelerini açıklayan vatandaşlar üzerinde bazı baskılar vardı ve sabahın erken saatlerinde evleri basılır, bunları gözaltına aldırırlardı.

Kamuoyundan da değişik çevrelerden tepki geldi 'Bu doğru değil' diye ve sonunda bir belge açıkladılar Mart 2021’de, İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıkladılar ve bu plan açıklanırken de ülkeye, demokrasinin, hoşgörünün geldiğini, artık sabahın erken saatlerinde kimsenin otellerden, evlerden alınmayacağını… Bunlara yazı gönderileceğini, gelip ifadelerine başvurulacağını bir şekilde kamuoyuyla paylaştılar. Şimdi, devleti yöneten kişilerin önce verdikleri sözleri tutmaları gerekir. Bunlar verildi mi? Evet, bu sözler verildi. Kamuoyuna açıklandı mı? Evet, kamuoyuna açıklandı. Açıklanırken demokrasi, özgürlük vurgusu yapıldı mı? Evet, demokrasi vurgusu da özgürlük vurgusu da yapıldı. Dönüp şimdiye bakmak lazım. Peki, şimdi o tarihten bu yana ne değişti?

"SİYASETÇİNİN ELEŞTİRİYE İHTİYACI VAR"

Verdiğiniz sözleri tutmuyorsanız, o zaman siz vatandaşla aranızda güven ilişkisini ciddi ölçüde zedelemişsiniz demektir. Zaten şu anda var olan temel sorun, vatandaşla Saray arasındaki güven sorunu. Güven yok. Çünkü 10 dakika önce söylediğinin, 10 dakika sonra tam tersini yapabiliyor. İnsanlar düşüncelerini söyleyebilirler ve siz o düşünceyi beğenmeyebilirsiniz. Savcılar soruşturma da açabilirler ama bunun insani koşullarda, hukuk, demokrasi, özgürlük içinde olması lazım. Bir başka şey, devleti yönetenler her türlü eleştiriye açık kişilerdir. Siyasetin özünde bu yatar zaten. Siyasetçinin alkışa değil, sağlıklı ve tutarlı eleştiriye ihtiyacı vardır.

Benim görmediğimi, devleti yöneten kişinin görmediğini, gazeteci, vatandaş görür, haksızlığı anlatır. Aslında bizim, devleti yönetenlerin bu tür eleştirileri ya da bu tür haksızlıkları kendisine, kamuoyuna yansıtan, dolayısıyla kendisini bilgilendiren kişilere saygı göstermesi lazım. Medya özgürlüğünün temel özelliği de bu zaten. Halk adına denetim yapıyor.

Yönetenleri, gücü denetliyor aslında. Şimdi siz, öyle bir noktaya taşındı ki eleştiriye tahammül edemiyorsunuz, eleştirenlerin evlerini sabahın erken saatlerinde basıyorsunuz, gözaltına alıyorsunuz, tutukluyorsunuz. Bunu yaparken de çifte standart uyguluyorsunuz. Eğer eleştiri muhalefete yönelikse ve en ağır eleştiriler varsa, bunu görmezden geliyorsunuz. Size yönelik bir eleştiri varsa, devletin bütün gücünü kullanıyorsunuz. Bu da kendilerinin samimi olmadığını gösteriyor aslında."

İTTİFAK GÖRÜŞMELERİ

"İttifak görüşmelerinde bir sorun görüyor musunuz, deklarasyonu açıklamak için bir takvim öngörüyor musunuz?" sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Hayır, ittifak görüşmelerinde bir sorun yok çünkü güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili yaptığımız çalışma sonuçlandı ve hepimiz demokrasiden yanayız. Güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili, genel başkanlar kendi aralarında kurmaylarıyla görüşecekler. Sonra telefon trafiğiyle bir gün üzerinde anlaşılır ve o gün kamuoyuna açıklanır."

CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI

"Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı kim olacağı konusunda bir kriz yaşanabilir mi" sorusuna "Hayır" yanıtını veren Kılıçdaroğlu, "Liderlerle görüşüyoruz. Şu aşamada cumhurbaşkanlığını tartışmak kadar yanlış bir şey yok. Nedeni de şu; ülkenin bu kadar sorunu var, ekonomide, dış politikada sorun var. Çiftçinin, emeklinin... Mutfaklarda yangın var, biz bunları bırakmışız Millet İttifakı’nın adayı kim olacak o tartışma yapılıyor, gereksiz ve yersiz, gündemi saptırmaya yönelik bir tartışma. Bunu sanıyorum diğer liderler de benzer şekilde düşünüyorlar. Yeri, zamanı gelince hepimiz masaya oturur tartışırız."