CHP lideri Kılıçdaroğlu, baroların yürüyüşünün engellenmesine tepki gösterdi. Baroların yürüyüşüne saygı duyduklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Beni derinden sarsan olay ise Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın bu olaya karşı takındığı farklı tutumdur" dedi

Kılıçdaroğlu'ndan baroların yürüyüşünün engellenmesine tepki

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

23 Haziran 2019'daki İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçiminin yıl dönümüne ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, "Dünyada örneği olmayan kararlarla seçimi yok saydılar. Bütün dünya bu adaletsizliği izledi. Demokrasimiz derin yara aldı, sandılar ki CHP'ye umutsuzluk egemen olacak. Ama sadece biz değil, bütün İstanbullular bilendi. Tüm dünya İstanbul seçimlerine odaklandı. Bu kez İmamoğlu'nun başkanlığını 800 bin farkla onaylandı. Kazanan demokrasiydi" dedi.

Baroların yürüyüşünün engellenmesine yönelik tepki gösteren Kılıçdaroğlu, baroların yürüyüşünü saygıyla karşıladıklarını belirtti.

Girişimler sonrası avukatların yürüdüğünü kaydeden Kılıçdaroğlu, "Beni derinden sarsan olay ise Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın bu olaya karşı takındığı farklı tutumdur. Adalet, savunma... En başta o savunacak" diye konuştu.

Açıklamasında gazeteci Saygı Öztürk'ü hedef alan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, "İçişleri Bakanı'nın Saygı Öztürk'ten özür dilemesi lazım" dedi.

kilicdaroglu-ndan-barolarin-yuruyusunun-engellenmesine-tepki-747774-1.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Daha önce yine grup toplantısında ifade etmiştim 19 ilde yaşanan felaketler nedeniyle, milletvekili arkadaşlarımızı görevlendirmiştik. Raporlar hazırlandı, o raporları okuyor ve izliyoruz. Dertler ne kadar karşılandı izliyoruz.

23 HAZİRAN MESANI

23 Haziran nedir diceksiniz... Ne oldu 23 Haziran'da? İstanbul seçimleri yenilendi. Bugün onun yıl dönümü. Bugün İBB Başkanımız İstanbullularla bir araya geldi.

Sevgili İstanbulular, bizler 'Mart'ın sonu bahar diyerek' yola çıktık. Yerel seçimlerde, her yerde bu sloganı kullandık. Dilimize baharın coşkusu, yüreğimizde insan sevgisi vardı. Bu kadim şehrin sorunlarını çözmek, İstanbullulara hizmet etmek içn yola çıktık. Halkın sorunlarını çözecek arkadaşımızın ismi Ekrem İmamoğlu idi. Siyaseti halka adanmışlık olarak gören bir başkanımızdı. Mart'ın sonu bahar oldu ve İstanbullular onayladılar. Ama önümüze engeller koyuldu. Dünyada örneği olmayan kararlarla seçimi yok saydılar. Bütün dünya bu adaletsizliği izledi. Demokrasimiz derin yara aldı, sandılar ki CHP'ye umutsuzluk egemen olacak. Ama sadece biz değil, bütün İstanbullular bilendi. Tüm dünya İstanbul seçimlerine odaklandı. Bu kez İmamoğlu'nun başkanlığını 800 bin farkla onaylandı. Kazanan demokrasiydi. Yenilenenler ise bir avuç yargıç ve o yargıçlara talimat veren siyasi otoriteydi. Bir araya gelip kanunlara aykırı karar veriyorsanız bunun adı çeteliktir. Bunlara da ders verdik. Hep birlikte ders verdik. Bu sefer görevi İstanbullular üstlendi. Dik ve onurlu duruşumuzla 'Her şey çok güzel olacak' dedik. Şimdi bu ihanet edilen kadim şehri ayağa kaldırma zamanı. Şimdi hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir şehir inşaa etme zamanı.

Yargıyı kontrol altına aldılar, savcıyı da kontrol altına aldılar. Sıra geldi savunmayı kontrol altına aldılar. Bunun için efendim kanun çıkaracağız, neymiş baroları parçalayacaklarmış. Başka işin mi yok senin? Anayasaya barolar kamu tüzel kişiliği niteliğindedir. Gün gelecek siz de avukata ihtiyaç duyacaksınız. Avukatlık mesleği sıradan bir meslek değildir.

"BENİ DERİNDEN SARSAN TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI'NIN FARKLI TUTUMU"

Biz baroların yürüyüşünü saygıyla karşılıyoruz. İşsizler yürüyor, gençler yürüyor. Biz de Adalet Yürüyüşü yaptık. Dünyaya mesaj verdik, 'Adalet arıyoruz' diye. Adaletin ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. Bilmeyenler kendini Firavun yerine koyanlardır. Onlarda vicdan yoktur, onlarda ahlak da yoktur. Kim konuşuyor ve onu rahatsız ediyorsa tek bir şey yapıyorlar, onu ezin. Halkı baskılayamazsınız. Barolar da hak arıyolar, onlar da yürüyecek. Anayasa gayet açık, silahsız ve saldırısız olduğu sürece hepsinin yürüme hakkı. Silahları mı var? Bir yere mi saldırdılar? Dünya böyle bir örnek görmedi, Türkiye de böyle bir örnek görmedi. Sonunda girişimler oldu, şimdi avukatlar yürüyorlar. Beni derinden sarsan olay ise Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın bu olaya karşı takındığı farklı tutumdur. Adalet, savunma... En başta o savunacak.

Adalet Bakanı açıklama yapmış, teklif yok diyor. Doğru teklif yok. "Hangi maddesine karşı çıkıyorusnuz, ortada henüz bizim bile vakıf olduğumuz bir teklif yok" diyor. Sayın Bakan rejim değişti haberin yok mu? Bunlar Adalet Bakanlığı'nda hazırlanmıyor mu?

kilicdaroglu-ndan-barolarin-yuruyusunun-engellenmesine-tepki-747775-1.

"İÇİŞLERİ BAKANI'NIN SAYGI ÖZTÜRK'TEN ÖZÜR DİLEMESİ LAZIM"

Saygı Öztürk'ü hepimiz biliriz. Değişik gazetelerde çalışan, öğrendiği haberi doğrulatmak için pek çok kanaldan zorlayan bir gazetecidir. İçişleri Bakanı koltuğuna yakışmayacak bir şekilde Saygı Öztürk'ü suçladı. Öztürk'ün yazdığı her haber doğrudur. Bugüne kadar Saygı Öztürk bütün haberlerinin arkasında durmuştur. Haber ne?

Trabzon çalkalanıyor bundan ötürü. Bir kişi belediye işçi kadrosuyla giriyor. İşçi kadrosuyla girdiğinde devlet memuru olması gerek bunun için de KPSS'ye girmesi gerek. Bunu ne yapıyorlar? Meraklanma diyorlar. 'Seni özel kalem müdürü yapacağız' diyorlar. Sınava girdi mi? Hayır. Senin için çocuğun devlet memuru olmak için kursa gider, sınava girer. Bu beyefendinin güçlü bir torpili var. Karısından boşanıp AK Parti milletvekiliyle evleniyor. Sonra da Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne atandı. İçişleri Bakanı'nın çıkıp Saygı Öztürk'ten özür dilemesi lazım.

Asıl rüşvet olayını kapatmak namussuzluktur. Yarın tutuklu gazeteciler Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Ferhat Çelik, Aydın Keser yargının önüne çıkacaklar. Yüz günü aşkın süredir bekliyorlar, yaptıkları haber nedeniyle. Sosyal medyada var zaten, çelenk yollanmış, yandaş gazetelerde çıkmış. Kalemi satmayan gazeteci haber yapıp kendilerini rahatsız edince doğru hapse diyorlar. Bunlar vazgeçmezler arkadaşlar.

"TAHLİYE KARARI ALDIYSANIZ UYGULAYACAKSINIZ"

Selahattin Demirtaş 4 kez tahliye kararı verilen, sonra tekrar hapse atılan bir siyasetçi. Bir insanı haksız hukuksuz yere hapse atarsınız toplumun vicdanı kanar, adalete bu kadar zulmetmeyin. Tahliye kararı aldıysanız uygulayacaksınız.

"BU SÜREÇTE ESNAF ÇOK ZARAR GÖRDÜ

Toplum pandemi için tedbirler aldı. Yüz binlerce iş yeri kapandı, kişilerin gelir ve sağlık sorunları ortaya çıktı. Tablonun en az hasarla atlatılması için sağlık ve ekonomik anlamında tedbir alınmalıydı. Sağlık çalışanlarımız 24 saat görev başında. Bu süreçte orta direk yani esnaf çok zarar gördü. Esnaf devlete yük olmaz, vergi verir. Esnaftan iş yerini kapatmasını istedi. Ne olacak durumları? Esnafın borcu vardı, kapatılan iş yerinin yüzde 90'ında insanlar günlük şekilde yaşıyor. Berber, kuaför, kahvehane, kafe aynı şekilde...

Anayasa'nın 173. maddesi var. Devlet esnaf ve zanaatkârları hem koruyup hem de destek olacak. Esnaf dükkânını kapatmış ama borcu var. Esnafa sicili bozuk diye kredi vermiyor. Pandemi sürecinde kaldırın. Yapmadılar, bunun devlete sıfır maliyeti var. Bu esnaf bu çeki, bonoyu neden ödemeyedi diye sordun mu?

"SERİK'TE ALINAN RÜŞVETİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ"

Serik'te alınan rüşvetin peşini bırakmayacağız ve gündeme getireceğiz. Rüşveti gizlemek, rüşvete ortak olmak demektir. İki bakan da bu rüşvetin ortağı. İki bakan belediye başkanına senden önce belediye başkanı almıştı diyor. Bunlardan biri Dışişleri Bakanı. Büyük rüşvet alırsan büyükelçi olursun."