Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'ın ifadelerine yanıt: Bir insan nasıl bu kadar aklını kaybeder?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için, “Dün konuşmuş yine Beyefendi. ‘Efendim bunlar iktidara gelirse yolları, köprüleri yıkacaklar’ Ya akıl var, mantık var. Bir insan nasıl bu kadar aklını kaybeder? Nasıl bir insan bu kadar koltuğa düşkün olur ya? Koltuk insana bir şey vermez. Koltuğa değeri, o koltuğa oturan adam verir kardeşim. Koltuk ayrıdır ya. Lanet olsun öyle koltuğa” dedi.

Kılıçdaroğlu, Burdur’un Yeşilova ilçesinde yurttaşlar ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu’na CHP’li Yeşilova Belediye Başkanı Mümtaz Şenel ve Budur Milletvekili Mehmet Göker de eşlik etti.

ANKA'nın aktardığına göre, Yeşilova meydanında yurttaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, Başkan Şenel’in uğradığı saldırıyı hatırlattı. "CHP’li olmak kolay değildir. CHP’li olmak için mücadele etmek lazım. Halkın, yani vatandaşın hakkını ve hukukunu korumak lazım. Belediye başkanımızı niye kutladım? Yeraltı dünyası, mafya ile mücadele etti" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Hayatı tehlikeye girdi. Gecenin 04.00’ünde bizim haberimiz oldu. Her zaman, her ortamda kendisini destekledik. Hayatını niye ortaya koydu? Yeşilovalılar için koydu. Sizin hakkınızı savunmak için ortaya koydu. O nedenle CHP’li olmak kolay değildir. Nasıl burada belediye başkanımız bu mücadeleyi yapıyorsa, Allah nasip ederse aynı mücadeleyi Türkiye genelinde de yapacağız. O Beşli Çetelerden de sizin hesabınızı soracağız. Uyuşturucu baronlarından sizin hesabınızı soracağım."

“BİR İNSAN NASIL BU KADAR AKLINI KAYBEDER”

Konuşmasında, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünkü grup toplantısında kullandığı ifadelere yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Kavga ne zaman bize bir fayda sağladı? Hiçbir fayda sağlamadı. Dün konuşmuş yine Beyefendi. ‘Efendim, bunlar iktidara gelirse yolları, köprüleri yıkacaklar.’ Ya akıl var, mantık var. Bir insan nasıl bu kadar aklını kaybeder? Nasıl bir insan bu kadar koltuğa düşkün olur ya? Koltuk insana bir şey vermez. Koltuğa değeri, o koltuğa oturan adam verir kardeşim. Koltuk ayrıdır ya. Lanet olsun öyle koltuğa. Gerçekten de ifade ediyorum. Lanet olsun öyle koltuğa. Yani kin, öfke olmaz insanın yüreğinde. Kin ve öfke ile devlet yönetilmez. Devlet, adaletle yönetilir. Adalet olması lazım" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, CHP’li belediye başkanlarının uymalarını istediği 7 ilkeyi hatırlatarak, “7 ilkeden birisi de şudur; dedim ki ‘Bakın, iktidar olduğumuzda, beldeyi yönettiğimizde, vatandaşlar arasında hiçbir ayrım yapmayacaksınız. Size oy versin, vermesin herkesi kucaklayacaksınız. Bu çerçevede hareket edin. Pozitif ayrımcılık yapacaksanız, fakir mahallelerden başlayın. Oradaki insanların hakkını, hukukunu koruyun, oralarda kreşler açın. Anne güven içinde gelsin; çocuğunu, evladını kreşe bırakabilsin’. Bütün bunların hepsini bu ülke için, vatan için, evlatlarımız için yapıyoruz. Her anne çocuğunun üzerine titrer, her anne için evladı değerlidir. ‘Bunu yapın’ dedim. Israr ve ısrar ile ‘Hiçbir ayrım yapmayın’. Onlar ayrımcılık yapıyorlar, biz yapmayacağız. Onlar bölmek istiyorlar, biz bölünmeyeceğiz. Onlar ‘Kucaklaşmak istemiyoruz’ diyorlar, inadına kucaklaşacak, helalleşecek ve bu ülkeye güzelliği getireceğiz" ifadelerini kullandı.

"ÖNÜMÜZDE 5-6 AY KALDI"

Kılıçdaroğlu, yurttaşların "İktidar, iktidar, iktidar" sloganına da "Gençler, hiç meraklanmayın. Az kaldı. Bir maratonu koşuyoruz, son 500-600 kilometresi kaldı. Önümüzde 5-6 ay kaldı, onun da sonunda göreceksiniz, iktidarı da yakalayacağız. Bu ülkeye barışı getireceğiz. Bu ülkede çiftçi kazanacak, çalışan kazanacak, sanayici kazanacak. Hiç kimse zarar etmeyecek; yeraltı dünyası, mafya ve uyuşturucu baronları hariç. Onları defterden sileceğiz. Onun dışında herkes, esnafın da kazanacağı bir Türkiye’yi getireceğiz" şeklinde yanıt verdi.

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Erdoğan, dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada, muhalefeti şu sözlerle hedef almıştı:

"Hadi dışarıdakileri anladık çünkü attığımız her adımla bizimle ilgili asırlık planları bozuluyor. Peki içeride birileri bunlardan niye rahatsız oluyor? Çünkü onların da foyaları meydana çıkıyor. Tarihleri yalnızca hak ve özgürlük ihlalleriyle değil aynı zamanda ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine, büyümesine vurdukları darbelerle dolu olanlar, bu gelişmeleri yürekleri daralarak izliyor. Gerçi iktidara gelirlerse yaptığımız barajları, köprüleri, tünelleri, şehir hastanelerini yıkacaklarını söyleyecek kadar izanlarını kaybedenlerden başka nasıl bir tavır beklenir, onu da bilmiyoruz.

Kendilerinden yakında Karadeniz'de çıkardığımız gazı havaya salacakları, açtığımız petrol kuyularına beton döküp kapatacakları, uçurduğumuz insansız hava araçlarının kanatlarını kıracakları, sınırlarımız boyunca kurduğumuz güvenlik hatlarını yaracakları gibi performanslar bekleyebiliriz. Hatırlarsanız bunlar, Libya ile yaptığımız anlaşmalara, Akdeniz'deki sondajlarımıza, Kıbrıs'ta kullanıma açtığımız yerlere, Karabağ'da kardeşlerimize verdiğimiz desteğe de karşı çıkmışlardı. Hele hele ana muhalefetin başındaki adamın yanındaki zat, edep dışı açıklamalarıyla Karabağ'a yönelik düşünemeyeceğimiz ifadeler kullanmıştı. Bugüne kadar 'artık o kadarı da olmaz' dediğimiz ne varsa yaptıkları için kendileriyle ilgili şaşırma duygumuzu kaybettik. Her türlü şey söyleyebilirler, her türlü şey yapabilirler. Neyse ki bu ara birbirleriyle uğraşmaktan, birbirleriyle didişmekten memleketin milli projelerine sataşmaya fırsat bulamıyorlar. İnşallah Rabb'im bunlara hiçbir zaman da o fırsatı vermez."