Google Play Store
App Store

6’ncı İstanbul Opus Amadeus Org Festivali, Beyoğlu St. Antuan Kilisesi’nde devam ediyor. 22 Ekim’e kadar sürecek festivalde dünyaca ünlü org virtüözleri, Klasik’ten Barok’a uzanan geniş bir repertuvar sunacak.

Kilisede müzik, zamanı aşıyor

Deniz Burak BAYRAK 

Sonbaharın gelişiyle İstanbul’da kültür-sanat şenliği başladı. Festivalden tiyatroya, baleden görsel sanatlara kadar her ilgiye hitap eden ifade biçimleri, onlarca mekânda meraklılarını bekliyor.

Bunların arasında bir festival var ki sanatseverlere diğerlerinden farklı olduğu iddiasını her yıl daha da güçlenerek hissettiriyor.

Müziğin en estetik ve rafine hâlini sunan İstanbul Uluslararası Opus Amadeus Org Festivali 6’ncı yaşına girdi. Festival, bu yıl da org müziğinin tınılarıyla dolu bir programla 22 Ekim’e kadar sürdürülecek. Barok, Klasik ve Romantik Dönem’den 20’nci yüzyılın seçkin eserlerini bilenler, Ekim ayı boyunca Beyoğlu St. Antuan Kilisesi’nin yolunu tutacaklar.

Festivalin sanat yönetmeni Mehmet Mestçi ile bu sevilen organizasyonu konuşmak için bir araya geldik.

Festivallerin belirledikleri temalara alıştık ancak Org Festivali’nde özel bir temadan çok farklı dönemlerin bir aradalığına vurgu var. Konserlerin repertuvarına ise sanatçılarla birlikte karar verildiğini öğreniyoruz. “Bir org festivalinde Bach olmazsa olmaz. Müzik tarihinin en büyük bestecilerinden Bartok’un bir eseri de festival kapanış konserinde yer alıyor. Bu da dinleyicilere bizce sıra dışı bir deneyim vadediyor” diyen Mestçi ayrıca Mendelssohn’un org repertuvarı dağarındaki çok önemli sonatlar serisinin de programda olduğunu belirtiyor. Festivalin özellikle Barok müzikseverler için baştan sona  zengin bir repertuvar sunduğunu da ekliyor.

EN ETKİLEYİCİ ORGLAR

Mestçi, repertuvarların festivalin kimliğiyle örtüşmesine ilişkin şunları kaydediyor: “Sanatçıların hepsi çok zengin bir org repertuvarına sahip, müzik tarihinin pek çok dönemini başarıyla seslendiren uluslararası virtüözler. Bu anlamda kendileri ile festivalin kimliğinin örtüştüğü eserler oluşturmak bizler için büyük bir mutluluk oldu.”

Öte yandan tüm konserlerin St. Antuan Kilisesi’nde gerçekleşmesi özel bir tercih mi? Org müziği için mekânın akustiği ve tarihî dokusu ne gibi avantajlar sunuyor? Tüm bunlara Mestçi’nin yanıtı; “St. Antuan Kilisesi’nin muhteşem orgları İstanbul kiliseleri içinde sesleri en etkileyici orglar. Bu sebeple burası bir org festivali için bize göre çok uygun bir mekân. Kilisenin akustiği ve atmosferi de bir org konserine çok özel bir hava katan unsurlar. Tüm org konserlerinden sonra dinleyicilerin çok memnun kaldığına ve konserden mutlu ayrıldıklarına şahit olduk. Böyle sürmesi en büyük dileğimiz” oluyor.

Emanuele Cardi ile başlayan program; 14 Ekim akşamı İspanyol Joan Seguí Mercadal ile devam edip 22 Ekim akşamı Macar org virtüözü Márton Borsányi ile sona erecek.

Konserler saat 20.30’da.