“Bu yaşadıklarımız bir kriz değil manipülasyondur. Dışarıyla da alakalıdır. Bu süreç de geçilecek. Geçmişteki her iki kriz Türkiye’nin kendi dinamiklerinin ürünüydü. Bugün ise aynı durum söz konusu değil.” Cumhurbaşkanı Erdoğan içinde bulunduğumuz ekonomik krizi böyle tanımladı. Evet bir kriz var ama bizden değil başkasından kaynaklı. Peki krizin kaynağı dışarısı derken Erdoğan ve çevresi tam olarak neyi ve kimi kastediyor?

Akıllara ilk gelen malum şüpheli, son dönemde gerilen Türkiye-Amerikan ilişkileri nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri. Elbette ancak tahmin yürütebiliyoruz zira asla açık açık isim verilmiyor, madem ABD’nin Türkiye ekonomisi üzerinde bu tür oyunlar oynadığına Sayın Cumhurbaşkanı bu kadar emin, açık açık çıkıp söylemeli. Sürekli dış güçler, malum güçler vb. demek bir süre sonra çocukça kaçıyor ve sanki Sayın Cumhurbaşkanı ve çevresi bu malum güçlerden korkuyor da adını zikredemiyor gibi bir durum ortaya çıkıyor.

Ama gerçekten Amerika mı kastediliyor onu da anlayamıyoruz. Kimi durumlarda Reis Amerika’ya kızıyor kimi durumlarda seviyor. Örneğin İdlib konusunda belli ki ABD gibi düşünüyoruz. Erdoğan İdlib konusunda, zamanında yerden yere vurduğu gazetelere yazı yazarak ABD’ye harekete geçme çağrısı yapıyor. Suriye konusunda Türkiye Rusya ile aynı noktada değil, ABD ile de değil ama İdlib konusunda ABD ile Erdoğan işbirligi yapmak istiyor. Eğer her fırsatta ima edilen şeytani dış güç ABD ise İdlib konusunda yardım\işbirliği talep etmek epey tuhaf bir pozisyon.

Kastedilen dış güç, Avrupa ülkeleri mi? Çok yakın zamana kadar Erdoğan Almanya ve Hollanda hükümetlerini malumunuz Nazi olmakla suçladı. Ancak girilen darboğazda dünün Nazileri bugünün kurtarıcıları olarak ortaya çıktı.

Türkiye hali hazırda Almanya’dan gelmesi beklenen kredileri ellerini ovuşturarak bekliyor. Bir grup Alman siyasetçi Türkiye’ye geliyor, onlar dönüyor Erdoğan Berlin’e gidiyor. Bu sıralar maşallah aralarından su sızmıyor.

Macron ile başından beri Erdoğan’ın arası görece iyi; İngiltere ha keza. AB’den ayrılma sürecinde İngiltere Türkiye’yi yaklaşan süreçte alternatif partner olarak görüyor. Hazine Bakanı Albayrak sık sık İngiltere’de. En son Emine Erdoğan’a İngiltere’de insani yardım ödülü verildi.

Bahsedilen kötü dış güç Rusya mı? Uçak olayından sonra Türkiye bir özür formülü bularak Rusya ile arayı düzeltti. Bugünlerde Rusya Türkiye’den giden meyve sebzeyi habire kapısında geri çeviriyor, vizeleri kaldırmıyor, Putin kameraların önünde Erdoğan’a El Nusra’nın sözcüsü muamelesi yapıp bıyık altından sırıtıyor. Sanırım Rusya’dan tırsıyoruz, tüm bunlara rağmen Rusya’ya gık denemiyor. ‘Aman abi etme tutma” diplomasisiyle İdlib meselesi kotarılmaya çalışılıyor.

Çin desen, Uygur Türkü Müslüman topluma yapılan muameleyle ilgili tövbe haşa bir şey denmiyor. Herhalde Çin’den de tırsılıyor. Kastedilen dış güç Çin mi acaba? Kim bilir…

Geriye kalan bir başka seçenek Suudi Arabistan. Eskiden aramızdan su sızmazdı, hatta bu aynı iktidar Türkiye’deki Suriyelilerin tüm eğitim işini Suudilere bırakmayı planlıyordu hatırlarsanız. Suudi Arabistan da zaman icinds kandıranlar kervanına katıldı.

Velhasılıkelam, acaba bu Türkiye ekonomisini manipüle eden, iktidarın şanlı yürüyüşünü durdurmaya çalışan bu şeytan dış güçler kim! Cumhurbaşkanı artık açıklasa da öğrensek. Aksi halde sürekli imalarda bulunup, faili söylememek yanlış anlaşılmalara neden olabilir. Herkes mazlumun dostu, dünya lideri Erdoğan’ın maazallah bahsi geçen bu dış güçlerden korktuğunu sanabilir.