Bu insanlar yolsuzluğa batmış Paris düzeninin görmezden geldiği kesimlerden geliyorlar. Hissettikleri öfkeyi yansıtan hareketlere katılmakta tereddüt etmiyorlar

Kim bu Sarı Yelekliler?

Nabila Ramdani

Şanzalize’de eşi benzeri görülmemiş isyanlara şahit olmamız bir yana dursun, Fransa’nın dört bir yanını saran yakıt fiyatları isyanlarının en hazin boyutu, altı göçmenin “mangala atılmakla” tehdit edilmesiydi.

Geçen hafta Paris’in meşhur meydanlarında gördüğümüz şiddet olayları yeterince kötüydü, fakat bir tankerin arkasında bulunan altı adamın maruz kaldığı muamele ürperticiydi.

Eylemciler isimlerini Fransa’da şoförlerin bulundurması zorunlu olan sarı yeleklerinden alsa da, görünüşe göre “yakıt fiyatları” eylemcilerin tek kaygısı değildi.

Fransa’da sığınmacı statüsü almaya çalışan esmer tenli adamları gören eylemcilerin tepkisi, “mangala atalım, bize çok masraf çıkarıyorlar” oldu. Göçmenleri saklandıkları yerden çıkaran kalabalık, adamları devriye polisine teslim etti.

İşçi Konfederasyonu (İK) sendikası sarı yelek kampanyasının organizasyonuna destek veriyor ve savcılara eylemciler arasındaki ırkçılığa dair şikayette bulunması takdire şayandı. Savcılık ise bunun üzerine soruşturma başlattı.

Yahudi soykırımına atıfta bulunan İK açıklaması şöyleydi: “Tüm bunlar tarihimizdeki üzücü ve utanç verici olayları hatırlatıyor. Irk temelli nefretin körüklenmeye çalışıldığı açık.”

Geçen cumartesi Sarı Yelekliler’in kaldırım taşlarını sökerek polise attıklarını, barikatlar oluşturmak için şantiyeleri talan ettiklerini ve konutların olduğu bölgelerde ateşler yaktıklarını gördüm. Tazyikli su ve biber gazı ile yapılan müdahaleler kalabalığın öfkesini körükledi ve ortalık savaş alanına döndü, neredeyse 70 kişi tutuklandı.

Ayrıca eylemler ilk başladığında kurulan barikatlar neticesinde yaşanan trafik kazalarında iki kişi ölmüştü ve 500 kişi de yaralanmıştı. Onlarca sarı yelekli hakkında kamu düzenini bozmaktan işlem yapıldı.

Fakat eylemlere katılan binlerce insanın hepsinin ‘şiddet yanlısı yobazlar’ olduğunu söylemek haksızlık olur. Konuştuğum insanlar, şehirlerin banliyölerinde ya da kırsalda yaşayan ‘unutulmuş’ Fransa’nın bir parçası. Düşük gelirlerle ya da sosyal yardımlarla geçiniyorlar, bir yerden bir yere gitmek için ise otomobillerine ihtiyaçları var. Öfkelerinin odağında, gücü ve parayı elinde bulunduran şehirli elit var. Bu elit kesim, yakıt fiyatlarının artışında hatırı sayılır payı olan ‘yeşil politikalara’ parası yeten kesim.

kim-bu-sari-yelekliler-537611-1.

ZENGİNLERİN CUMHURBAŞKANI
Fransız Lider Emmanuel Macron’a ise ‘zenginlerin cumhurbaşkanı’ diyorlar. Macron onlar için ülkenin gerçeklerine uzak şehirli sınıfın vücut bulmuş hali. Macron’un ukala haller yönetiminden memnuniyet oranlarını yüzde 26’lara kadar düşürdü. Bu esnada çalışma çağındaki nüfusun yüzde 10’u işsiz. Eski bankacı Macron ise tatil evlerinde bisiklete binerken kareler veriyor, Paris iklim değişikliği anlaşması çerçevesinde ekolojik temelli vergileri arttıracağına söz veriyor.

Dahası, Macron kamu kadrolarını kısıyor, liberal ekonomi politikalarını kararnameler vasıtasıyla hızla yürürlüğe koyuyor.
Devrimci ruhunu hâlâ kaybetmemiş Fransız cumhuriyetinde başkaldırının sebeplerini anlamak güç değil.

Fakat asıl problem şu ki, Macron karşıtı hareketin içinde, Sarı Yelekliler eylemlerinde gördüğümüz aşırılıkçılar da gerçekten mevcut. Geçen seneki seçimlerinde Macron’un ana rakibi aşırı sağcı Marine Le Pen’di – bunu unutmayalım. Partisinin hüküm giymiş ırkçılar, Yahudi ve İslam düşmanları ile yakın bağları olması, ya da tarihinde faşizm yatması birçok seçmen için sorun teşkil etmiyordu.

Solun ‘Boyun Eğmeyen Fransa’ hareketinden Jean-Luc Melenchon da seçimlerin ilk turunda son derece iyi sonuçlar almıştı. Kendini ‘eko-sosyalist’ olarak tanımlayan Melenchon olası müttefiklerle işbirliğine yanaşsaydı cumhurbaşkanı koltuğuna dahi oturabilirdi.

kim-bu-sari-yelekliler-537720-1.

Grafiğin büyük hâline buradan ulaşabilirsiniz

DEĞİŞİMDE ETKİSİZ KALDI
Le Pen ve Melenchon ‘unutulanlara’ hitap ediyorlar. Onlara oy verenler, İngiltere’nin AB’den çıkmasına oy verenlerden çok da farklı sayılmazlar. ‘Frexit’ –yani Fransa’nın AB’den çıkması– Sarı Yelekliler arasında çokça tekrar edilen bir nakarat. Bu insanlar yolsuzluğa batmış, önce kendini düşünen Paris düzeninin görmezden geldiği kesimlerden geliyorlar. Hissettikleri öfkeyi ve düş kırıklığını yansıtan hareketlere katılmakta tereddüt etmiyorlar.

Son zamanlarda yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya kalan Le Pen ve Melenchon, siyasi yaygara peşinde koşan kabadayılar gibi davrandılar. Le Pen sulh yargıçlarıyla işbirliği yapmayacağını söyledi, onların ‘devletin rüşvetçi maşaları’ olduğunu söyledi. Soruşturmacılar Melanchon’un evine ve parti merkezine gittiğinde ise Melanchon’un onlara bağırdığına ve bunu sosyal medyadan canlı yayımladığına şahit olduk.

Bunları düşününce, Fransız İçişleri Bakanı Christophe Castaner’in Le Pen’i ‘destekçilerini kışkırtmakla’ suçlamasına şaşırmamalı. Le Pen yanlısı sloganlar attıklarına şahit olduk.

Eylemcilerin öfkesi basında geniş yer buldu ancak Macron’un otomobil karşıtı politikalarının değişmesi için kamuoyu oluşturmada etkisiz kaldı. Ulusal Cephe ve Boyun Eğmeyen Fransa hareketlerinde gördüğümüz gibi, Sarı Yeleklilerin eylemleri, Fransa’nın temel sorunlarının bir semptomu – fakat çözümü değil.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The Independent