“Stokçuların mallarına el koyacağız” dense de eldeki malın ne kadarının stoka girdiği bilinmiyor. Şirketlerin kullandığı lisanslı depolara dikkat çeken Yıldırım, “Bunlara stokçu mu, yatırımcı mı diyeceğiz” diye sordu.

Kim bu stokçu?

Havva Gümüşkaya

Türk Lirası'ndaki değer kaybıyla birlikte raflardaki ürünlerin fiyatı hızla yükselmeye başladı. Halk kesimleri yüksek enflasyonla sınanıyor. İktidarın uyguladığı politikalar ise zamlar karşısında savunmasız kalan halkın daha da zor duruma düşmesine neden oluyor.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise yine artan fiyatlar nedeniyle polisiye yöntemlere başvuruyor. Son dönemde yaptığı tüm konuşmalarda stokçuları hedef alan Erdoğan, Katar dönüşü basın mensuplarına “Stokçuların ellerindeki mallara el koyacağız” açıklamasında bulundu.

Stokçulukla ilgili dini referans vermekten de geri durmayan Erdoğan, şöyle konuştu:


“Stokçuluk bizim dinimizde de haramdır. Bunun adı ihtikârdır. Buna fırsat veremeyiz. Kimse yaptığı işle vatandaşımıza zulüm edemez. Stokçuluğu bırakacaksın bir defa. Kim olursa olsun, her alanda stokçuluk yapanın tepesindeyiz. Otomotiv sektöründe bile stokçuluk yapılıyor. Gıdadaki stokçuluk yenilir yutulur değil. Cezası da çok düşük. Ben talimatı verdim, zora sokacak yaptırımları devreye sokacağız. Stokçuluk yapan bedelini ağır ödeyecek.”
Erdoğan’ın tarif ettiği stokçuluğun neye göre yapıldığı ise meçhul. Zira bununla ilgili bir yasal düzenleme bulunmuyor. Yani marketlerin veya üreticilerin depolarında tutulan ürünler hangi durumlarda stokçuluk olarak belirleniyor açık değil. Bu nedenle verilecek olacak cezaların hangi kapsamda ve nasıl olacağı belirsiz.

Stok kelimesinin sözlük anlamı ‘üretilip satışa hazır duruma getirilmiş, depolanmış malların toplam miktarı’ olarak ifade ediliyor.

BUĞDAY YATIRIM ARACI OLDU

Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, eldeki ürünün ne kadarı stokçuluğa giriyor diye soruyor. En çok konuşulan ürün buğday üzerinden örnek veren Yıldırım, şu ifadeleri kullanıyor: “Hasat döneminde üretici buğdayını satıyor. Eskiden ya un sanayicileri alıyordu ya bu işin ticaretini yapanlar alıyordu ama şimdi buğday başta olmak üzere emtialar yatırım yapan insanlar var. Bu sadece Türkiye’de değil dünyada da var. Buğdayı alıyor diyor ki önümüzdeki dönemde buğday fiyatları artacak, alıyor elinde tutuyor bir süre fiyat yükselince satıyor. Bunlara stokçu mu diyeceğiz, yatırımcı mı diyeceğiz, girişimci mi diyeceğiz?”

kim-bu-stokcu-953095-1.
Ali Ekber Yıldırım - Tarım yazarı



DEVLET DESTEKLİ STOKÇULUK

Devlet destekli lisanslı depolardan bahseden Yıldırım, sadece buğday için 6 milyon tondan fazla kapasiteye sahip lisanslı depolar olduğuna dikkat çekiyor. Ancak üreticiler için kurulan bu depoları üreticilerden çok tüccar ve yatırımcılar kullanıyor.

“Tarım ürünleri artık yatırım aracı olarak görüldüğü gibi dolar, avro ve altın alır gibi tarım ürünleri alınıyor. Bunu dünyada gıda sistemini kontrol etmeye çalışan Cargill gibi şirketler yapıyor. Biz de TMO olarak ihale açıyoruz ve onlardan alıyoruz buğdayı. Eğer bu stokçuluksa devlet buna bir de destek sağlıyor. Baskın ise devlet kendi izin verdiği destek verdiği depoya baskın yapacak.”

SORUMLULUĞU ÜZERİNDEN ATMAK

Erdoğan’ın son dönemde sıklaşan bu açıklamaları 2018 yılında yaşanan depo baskınlarını akıllara getirdi. O dönem de fahiş fiyata karşı tanzim satış çadırları kurulmuş, soğan depoları basılmış, soğan üreticileri, satıcıları günah keçisi ilan edilmişti. Depolardaki soğanlar suç aleti gibi sunulmaya başlanmıştı. Bu durumun bir nevi hedef şaşırtma olduğunu ifade eden Yıldırım, “Yanlış politikalar sonucu ortaya çıkan bu yüksek fiyat artışlarına dair kendi sorumluluğunu üzerinden atmak için bu yöntemlere başvuruluyor” diyor.

Fiyat ve stok denetimleri enflasyonla mücadelede ne kadar etkili olabilir? Yapılan bu baskınlarla fiyatların düşmeyeceğini belirten Yıldırım, sorunun depoda veya markette olmadığına dikkat çekiyor: “Tam tersine bunlar insanları üretimden de soğutuyor. Bu işin başlangıç noktası tarla üretimde bir takım hatalar yapıyorsanız zaten onun yansıması etiketlere fiyata oluyor. Siz tarladan başlayarak depoya, sofraya gelinceye kadar bir şey yapmıyorsunuz orda fiyata yükselince bu tür tedbirlere başvuruluyor. Şimdi gübre fiyatları yüzde 400 artmış buna bir şey yapmamışsınız önümüzdeki sene buğday iki katı fiyat olacak. Şimdi depolandı da o yüzden fiyat arttı diyebilir misiniz?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eylül ayında da beş zincir marketi fahiş fiyat artışlarının sorumlusu olarak hedef göstermişti. Ardından yapılan denetimlerde marketlere kartel oluşturmak suçlamasıyla çeşitli cezalar kesilmişti. Ancak bu denetimler ve cezalar fiyatların inmesini sağlamadı aksine eylül ayından bu yana zam yağmuru devam ediyor.

Yıldırım, marketlerde bulunan stoklar ile ilgili bir düzenleme olmadığını da belirterek “Keşke sadece fiyatı artıran beş market olsa. Bunlar zaten hükümete yakın marketler, Cumhurbaşkanı istese bir telefonla bile fiyatların düşmesini sağlayabilirdi. Sorun markette, depoda değil. Her işin yanlış yönetilmesinden kaynaklanıyor” şeklinde konuştu.

***

Diyanet de işe karıştı

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu’nda 40’ıncı İl Müftüleri İstişare Toplantısı’nda yaptığı konuşmada stokçulukla ilgili mesajı dikkat çekti. "İslam’ın iyilik, işar, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma gibi erdemlerin toplumun tüm fertlerini kuşatacak bir anlayışla ikame edilmesini, birlikte yaşama ahlakına ve hukukuna özen gösterilmesini istediğini" belirten Erbaş, "Bencilce davranarak kişisel menfaat sağlamaya yönelik yaklaşımlarda bulunmak, elinde ürün olduğu halde daha çok kazanma hırsıyla piyasaya sürmemek yani ihtikara tevessül etmek, İslam’ın üstün ahlak ilkeleriyle bağdaşmayan ve yasakladığı bir davranıştır. İnsaniyet açısından da kabul edilemez bir durumdur" diye konuştu.