Bırakın ‘Küreselciler mi’ Trump’ı istiyor, ‘Biden acaba Türk düşmanı mı’ tartışmalarını. Amerika’da bir sınıf mücadelesi veriliyor, bu bir sınıf savaşıdır. Ve yakından izleyin çünkü savaş daha yeni başlıyor.

Kim derdi ki ABD’de sınıf savaşı başlasın!

Dr. Tuğçe VAROL

Öncelikle bu yazı yazılırken halen Joe Biden’ın Başkanlığını ilan etmek için Arizona ve Nevada sonuçlarını beklediğini belirtmek isterim. Dolayısıyla okuyucular bu metni okurken büyük ihtimalle ABD Başkanı belli olmuş olacak. Türkiye’den ABD Başkanlık seçimleri neden bu kadar ilgi görüyor tahmin etmek çok da zor değil. Çünkü ABD’de siyasal hayat her gün biraz daha Türkiye’ye benziyor. ABD’de yaşayan Türkiye’deki eğitiminin üzerine hasbelkader Amerika’da siyaset bilimi eğitimi de almış biri olarak söylüyorum bırakın ‘Küreselciler mi’ Trump’ı istiyor, ‘Biden acaba Türk düşmanı mı’ tartışmalarını. Amerika’da bir sınıf mücadelesi veriliyor, esas ona bakın.

ABD dünyanın en güçlü ordusuna, en büyük ekonomisine sahip. ABD'li Tesla CEO’su Elon Musk sayesinde Mars’a gidiyor! Bunların hiçbirisi artık Amerika’nın en alt ve orta sınıfının öncelikle olarak gündeminde değil. ABD’nin Demokratlara oy veren kitlesinin çok önemli bir sorunu var; ADALETSİZ GELİR DAĞILIMI. Ekonomik refah dağılımında alt kesim grubu ile orta kesimin oranı giderek düşerken, üst düzey gelir grubunun refah dağılımındaki payı artıyor. Bu nedenle ABD’de bir sınıf savaşı yaşanıyor. ABD’nin alt kesim grubu ve orta kesim grubu artık var olma savaşı veriyor.

BEYAZLAR VE BEYAZ OLMAYANLAR ÇATIŞMASI

Bu çatışmanın bir de ırk boyutu var ancak sanıldığı gibi Beyazlar-Afrikalı Amerikalılara karşı değil. Çatışma Beyazlar ve Beyaz olmayanlar karışında. Beyaz olmayanlar ise bir ırkı değil ezilen bir sınıfı gösteriyor. O nedenle George Floyd’un öldürülmesinin ardından ABD’nin neredeyse tamamında başlayan protesto olaylarında en önde Beyazları, Latinoları ve diğer göçmen grupları gördünüz. Beyaz olmamak demek sizin ancak günü kurtaracak kadar yaşamanız demek. Lise’den sonra yüksek öğretim giderlerini ne siz ne de aileniz karşılayamadığından eğitim alamamanız demek. Eğer hiçbir federal desteğe sahip değilseniz, ABD’de ortalama bir kişinin sağlık sigortası gideri ne kadar biliyor musunuz? 460 dolar. Bu da dört kişilik bir ailenin aylık sağlık sigortasının yıllık ortalama 22.080 dolar olduğu anlamına geliyor. Peki ABD’de ortalama gelir ne kadar? 2019 yılında kişi başı gelir ortalama 65 bin dolar olarak açıklandı. 65 bin dolar yıllık gelir kulağa güzel gelse de bu rakam ortalama geliri ifade ediyor. Sağlık ücretli, eğitim ücretli, asgari ücret eyalete göre değişiyor ve milyonlarca insan tam zamanlı güvenlikli bir işte değil saatli işlerde çalışıyor. Tüm bu ekonomik sınıf ayrılığına ırkçılık sorununu da ekleyin ve bir de öyle düşünün.

Trump işte tüm bu düzenin üzerine gelip kendine özgü siyasi hitabetiyle adeta ABD’nin tüm sınıfsal sorunlarının su yüzüne çıkmasını sağladı. Cumhuriyetçiler ne mi istiyor? Devlet az vergi alsın, federal devlet küçük olsun ama Ordu çok büyük olsun. Örneğin; ABD’de ortalama bir vatandaş gelirinin yüzde 14’ünü vergi olarak ödemek zorundayken Amazon sadece yüzde 1.2 oranında vergi ödüyor. Son olarak seçim sürecinde ABD Başkanı Trump’ın vergi kayıtlarını açıklamadığını ama New York Times gazetesinin yaptığı özel habere göre başkan seçildiği yıl olan 2016 ve 2017 yıllarında yıllık sadece 750 dolar ödediği haberlerini ekleyin.

Peki Biden ve Demokratlar ne vaat ediyor? Biden açıkça geliri 400 bin doların üstünde olan ABD vatandaşlarından alınacak verginin arttırılacağını, sağlık sigortasının özellikle çocukların haklarının daha fazla kapsanacak şeklinde geliştirileceğini, belirli bir gelirin altındaki ailelere çocuk için eğitim yardımı yapılacağını ve en önemlisi ABD’nin köhnemiş siyasi sisteminin tartışmaya açılacağını vaat ediyor. Kısaca Avrupa kıtasının çoğunluğunun onlarca yıl önce sağladığı hakları bebek adımları ile ülkeye getirmeye çalışıyorlar çünkü artık bundan sonrası tehlikeli. Bu kadar sosyal, kültürel ve ekonomik olarak dibe ettiğiniz milyonları işte bir George Floyd’un öldürülmesi olaylarında sokakta görmeniz an meselesi.

KENDİ VATANDAŞINI SÖMÜRMEKLE BAŞLAR

Emperyalizm sadece kolonyalizmden ibaret değil. Emperyalizm kendi vatandaşını ve özellikle kendi alt grup vatandaşını sömürmekle başlar. Cumhuriyetçiler adeta bir ‘dip dalga’ olarak gelen bu akımı, Demokratlar ülkeyi yönetirse Amerika ‘Komünist’ olacak korkusu ile bertaraf etmeye çalışıyor. Ve bu korku çok da başarılı oluyor çünkü karşınızda Üçüncü Dünya ülkesinden ithal edilmiş gibi duran popülist bir Başkan var. Trump ve ailesi dört yılın sonunda kaçınılmaz olarak Cumhuriyetçi partiyi de ‘ayrıcalıklarınız ancak bu şekilde ve bizimle korunur’ söylemiyle dönüştürdü. Ne mi bu ayrıcalıklar; evinde kaçak göçmen hizmetçi çalıştırır ama göçmenlere ırkçılık boyutunda karşıdır, çiftçiyse kaçak göçmen çalıştırır ama onun için bütün göçmenler potansiyel suçludur, siz ırkçı mısınız diye sorarsınız, asla derler, peki komşunuzun Latino olmasını ister misiniz, hayır istemem evimin değerini düşürür der. Bütün seçim kampanyası boyunca Trump, banliyölerde kadınlara seslenerek, Obama mahallelerinize düşük maliyetli evler yaparak mahallenize suçluları getirdi, ben sizi kurtardım diye seslendi. İşte bu söylemi haklı bulan kesim Trump’a oy verirken, bu ırkçı bir söylem ve bunu durdurmam lazım diyen milyonlar Biden’a oy verdi.

SINIF SAVAŞI DEVAM EDECEK

Bundan sonra ister Biden, ister Trump kazansın ki Trump kaybetse bile Cumhuriyetçiler Senato’daki yerini korurken, Temsilciler Meclisi'nde de sandalye arttıracak görünüyorlar, bu sınıf savaşı devam edecek. Bunun ilk işaretini Florida’dan okuyabilirsiniz. Florida halkı Başkan olarak Trump’a oy verirken, aynı anda yapılan referandum sonucu saatlik asgari ücreti mevcut 8.56 dolardan aşamalı olarak 2026’da 15 dolar olacak şekilde onayladı. ABD Başkanı Cumhuriyetçi, Florida Valisi Cumhuriyetçi ama Florida halkı Demokratların vaat etmesiyle gündeme gelen bir öneriyi onaylıyor. Daha da önemlisi seçim günü sandık çıkışı diyebileceğimiz anket çalışmasına göre oy verenlerin yüzde 72’si yasal olmayan göçmenlerin vatandaşlık yolunun açılmasını istiyor. Bu da demektir ki Cumhuriyetçilerin kendi seçmenleri dahi Demokratların bazı politikalarını destekliyor.

Son olarak ABD’nin demografik yapısındaki gidişattan da bahsedelim. Önümüzdeki 25 yıl içerisinde Beyazların ABD’de çoğunluk pozisyonunu kaybetmesi bekleniyor. İşte Trump’ın hitap etmeye bayıldığı beyaz üstünlükçülerin hortlamasının sebebi de bu. Halen Obama’nın 8 yıl Amerika’yı yönetmiş olmasını kendine yediremeyen bu azınlık diyebileceğimiz ama organize kitle adeta azınlık olanların ülkeden kovulmasını istiyor. FBI’ın bu grupları ülke içi terörizm listesine aldığını ekleyelim.

Cumhuriyetçilerin ezdikleri gruplar üstündeki sosyal ve ekonomik ayrıcalıklarını devam ettirebilmeleri için işte bu gördüğünüz ‘acayip’ seçim sisteminin devam etmesi gerekiyor. An itibariyle halk oylamasında Trump’tan 3.5 milyon fazla oy almış Biden, Türkiye’nin de heyecanla takip ettiği eyaletlerden seçici kurul sandalyesi kazanmaya çalışıyor. Veya Trump alelacele Yüksek Yargıya bir muhafazakâr atayarak itiraz ettiği seçim sonuçlarını lehine döndürme planları yapıyor. Tüm bu karmaşa tabi ki sessiz sedasız geçen ABD seçimlerinden çok en iyi tabirle gelişmekte olan bir ülke resmi çiziyor. Bunun içinde kendisinin bir geçiş Başkanı olacağını iddia eden Biden, yüksek yargının yapısını değiştirmeyi, polis reformunu ve seçim sistemini tartışmaya açacağını söylüyor. Bu bir sınıf savaşıdır. Ve yakından izleyin çünkü savaş daha yeni başlıyor.

*21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Amerikan Araştırmaları Merkezi Başkanı