Godot isimli bir kimsenin ya da şeyin, gelip kendilerini kurtarmasını bekleyen Vladimir ve Estragon gibi seçimi bekliyoruz. “Beklemeyip de ne yapalım” diyenlere de hak veriyorum. Bankada, hastanede, okulda, bir plazada çalışırken muhalefetin “umut veren anket” konuşmalarını dinlemek dışında ellerinden bir şey gelmeyenlere…

Ama beklerken akıl sağlığını yitirmiş, tek derdi istiflediği dövizin yükselmesi ve yaslandığı kârına kâr katan ihracatçının rüşvet getirmesi olan şürekânın insafında yaşamlarımız çürüyor. Gençler akıl dışı gördükleri bu ülkeyle bağını koparıyor. Sırbistan’dan aldığımız ete, Bulgaristan’dan aldığımız samana, Rusya’dan aldığımız gaza, altyapıda kullanılan teknolojiye, her şeye zam geliyor. İnsanımız açlıkla sınanıyor. Venezuela’dan aldığımız “peynirin” fiyatını ise satıcılar ve yiyiciler belirliyor.

***


Buna kim dur diyecek? Kalan iki yılda daha kaç gencimiz bu ülkeden gidecek? Kaç insanımız açlıkla cebelleşecek? Kaç insanımız kışın kombiyi yakamadan soğukta titreyecek? Bu mudur bu halka reva görülen?

Yurttaşlara “neden kimse sokağa çıkmıyor, niye kimse ses çıkarmıyor” diye kızan konforlu alan tweetçileri gibi değil sorularım. Bu ülkede çok zulüm çekildi, çok insan öldü, herkes her şeyin farkında. Ancak bu ülke insanı gerektiğinde vatanını korumasını da bilen kişilerdir. Benim sorduğum sorular işin öncülerinedir. Muhalefet adına konuşan herkesedir, emek alanında çalışan herkesedir. 2023 seçimlerini el kol bağlı beklemek dışında bir seçeneğiniz var mı?
Bu süreçte işini, akıl sağlığını, beden sağlığını, hatta yaşamını yitirecek kişilerin vebalini alırken diyecek sözünüz var mı?

***

Haftaya bugün 29 Ekim. Coşkuyla kutlayacağız hep birlikte. Cumhuriyetten asla vazgeçmeyeceğimizi haykıracağız. Ben de bu haykırışa ses olacağım, herkes gibi... Ama unutmayalım ki bu ülkenin bütün kaleleri zapt edildi, bütün tersanelerine girildi, bütün orduları dağıtıldı ve memleketin her köşesi bilfiil emperyalistler ve onların dinci uşakları tarafından işgal edildi. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bitap düştü. Vazifemiz belli de, nasıl yerine getireceğiz? Balkona bir bayrak daha asmak yeterli olacak mı?

Bekleyin diyorlar da ben ikna olmuyorum. Bu ülkeden giden her insan için, yaşamını yitiren her can için, soğuktan donan herkes için hesap sormak istiyorum. Benim gibi düşünen milyonlar olduğunu da biliyorum. Bu ülkenin hem sağduyulu hem dirençli devrimci damarına güveniyorum.

***

Çünkü biliyorum. Hep bir diller lâl olmuş ya, bugün susanların da yarın bir duyacağı vardır. İstibdadın kullarının bir çekeceği vardır. Ki onlar zalime itimat ederler ve bilmezler ki, yastığında şimdiden nedamet günlerinin gözyaşları vardır. Onların kalbinde habaset vardır. Ama en iptidai hakkımızdır ki onu alacak birileri vardır.