Kuzey Kore nasıl Güney Kore ile, ABD ile ilişkileri düzeltmek istiyorsa, onlar kadar kötü olmasa da Çin ile de bozuk olan ilişkilerini tamir etmek istiyor. Bu gezinin asıl amacı o

Kim Jong un neden Çin’i ziyaret etti?

Kuzey Kore’nin tüm dünyaya “en tehlikeli adam” olarak tanıtılan lideri Kim Jong un’un geçen hafta Pekin’e yaptığı ziyaret gerçekten dünya medyasının dediği gibi “sürpriz” ok gizli kapaklı yapıldığı için değil, zamanlaması açısından sürpriz sayılmalı. Çünkü Kuzey Kore’nin genç lideri de tıpkı babası gibi uçak korkusu var mı bilmiyoruz ama hemen hemen hiç dış ziyaret yapmayan, yine babası gibi çıktığı ilk dış ziyaretinde uçak yerine treni kullanan bir figür.

Güney Kore ile ilişkilerin yumuşadığı, ABD Başkanı Donald Trump ile Kim arasında Mayıs’ta bir engel çıkmazsa ikili görüşmenin yapılacağı bir ortamda bu ziyaret aslında “sürpriz” sayılmaz. Çünkü Kuzey Kore’nin tüm bu diplomatik girişimlerinden, zaman zaman ciddi gerginlikler de yaşadığı “büyük ağabeyi”nin haberdar edilmemesi düşünülemez. Çok uzun zamandır Çin özellikle Kuzey Kore – Güney Kore ilişkilerinin gelişmesinde “yan oyuncu” olarak görülüyordu. Bunun böyle olmadığının bilinmesi gerek. Aktif bir dış politikasının olmaması Çin’in geleneksel politikası ama bu çok da ilgisiz kaldığı anlamına gelmez etrafında olan bitene.
Tabii ki Kim Jong un, sadece diplomatik atılımlarından haberdar etmek için Çin’i ziyaret etmedi. Bu ziyaretin asıl nedeni başka. Açıklayacağım. Çin’i ziyaret edecek koşulları oluşturduğu zaman ile tüm bu diplomatik atılımları yaptığı zaman aynı ana denk geldi. Hepsi bu.

Olanları anımsayalım. Kim’in yılbaşı konuşmasında Güney Kore’ye zeytin dalı uzatmasıyla başlayan yumuşama, Güney Kore’de yapılan Kış Olimpiyatları’na Kuzey Kore’nin katılacağını duyurmasıyla, daha sonra iki ülkenin ortak takımla olimpiyatlarda temsil edilmeleriyle ileri boyutlara taşınmıştı. Bu daha sonra iki ülke liderinin Nisan’da görüşme kararı almasıyla doruğa ulaştı. Ardından, Kuzey Kore’yi tümüyle yok etmekten söz eden ABD Başkanı Donald Trump’a davet gönderdi Kim, Trump da bunu kabul etti.

Tüm bunların üzerinden çok az bir zaman geçtikten sonra da geçen pazartesi Kuzey Kore’den kalkan zırhlı bir tren Pekin’e ulaştı. Kim Jong un, Pekin’de görüştüğü Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’e de Güney Kore’den gelen heyete söylediğini tekrarladı: “Başkan Trump’la nükleer silahlar konusunu görüşmeye hazırım”.
Çin haber ajansı Xinhua’ya göre Kim “Adayı nükleersizleştirme kararımıza, Başkanımız Kim il Sung ve General Kim Jong il’in prensipleri doğrultusunda sonuna kadar bağlıyız” dedi. Pekin’deki Kim-Şi zirvesi şunu gösterdi ki ne olursa olsun gelmek üzere olan Koreler arası görüşmeler ve Kuzey Kore- ABD zirvesinde Çin sanıldığı gibi bir dış bir aktör olmayacak.

Neden şimdi?

Kim’in babası Kim Jong İl’de ülkesinden altı yıl sonra ayrılmıştı. Kim de ona benzer şekilde sadece ihtiyaç duyduğunda ülke dışına çıkmış oldu. Rakiplerini elemine ettikten, iktidarını güçlendirdikten, caydırıcı nükleer silahlardaki başarısından sonra kendisini dışarıya çıkmaya hazır hissettiği anlaşılıyor. Bu diplomatik atılımlarla doğrudan bir payı olduğunu düşünmek için bir neden yok. Neden şimdi sorusunun yanıtı şu olabilir? Kuzey Kore Nasıl Güney Kore ile, ABD ile ilişkileri düzeltmek istiyorsa, onlar kadar kötü olmasa da Çin ile de bozuk olan ilişkilerini tamir etmek istiyor. Bu gezinin asıl amacı o.

Tabii ki ilişkileri çoğu zaman iyi oldu iki ülkenin. Çin, Kore Savaşı’nda (1950-53) Kim İl sung’a büyük destek verdi. Bu destek Kim Jong un’un dönemine kadar süregelmiştir. Ama iki ülke arasındaki en büyük gerginlik 2006’da patlak verdi. Kuzey Kore bu yıl nükleer silah denemesi yaptığında Çin, BMGK’nin 1718 sayılı kararı ile Kuzey Kore’ye karşı uygulanması istenen yaptırım kararına destek verdi. Daha sonra 2016’da Çin, Kuzey Kore’nin beşinci nükleer denemesinde de Kuzey Kore’yi eleştirdi. İlişkiler asla kopmasa da ciddi bir gerginlik içinde sürdü.

Ancak, Kuzey Kore’nin Çin’e jest sayılacak tutumları da oldu. Örneğin Kuzey Kore, ÇKP’nin 19’ncu kongresi sürerken balistik füze denemelerini durdurmuştu. Kim, Şi Cinping’i kutlamıştı da.

Yaşanan gerginlik şiddeti ne olursa olsun aslında dediğim gibi ilişkileri hiç bozmadı. Çin ile Kuzey Kore Mao’nun deyimiyle “et ve tırnak” gibi yakın ve birbirine bağlı iki ülkedirler çünkü. Kuzey Kore’nin dış ticaretinin yüzde doksanı Çin’e bağlı. Kuzey Kore’nin işbirliği anlaşması imzaladığı tek ülke Çin. 1961’de imzalanan yedi maddelik anlaşma günümüzde de yürürlükte. İkinci madde en önemli: “Sözleşme yapan taraflar, taraflardan birine başka bir ülkeden gelecek saldırıyı önlemek için bütün önlemleri almakla yükümlüdür. Taraflardan birinin başka bir ülke ya da başka ülkeler tarafından silahlı saldırıya uğraması ve savaş konumuna geçmesi durumunda, diğer taraf mümkün olan bütün askeri ve diğer konulardaki yardımı sağlamalı.”

Dolayısıyla sıkı müttefik olan iki ülkenin zaman zaman gerginleşen ilişkilerinin düzeltilmesi için jest yapması gereken taraf, uluslararası alanda Çin’i zor durumda bırakan Kuzey Kore. Uluslararası ortamı yumuşatan, Güney Kore’yle ilişkileri geliştiren, ABD’yle tansiyonu düşüren Kim Jong un, Çin’i de ziyaret ederek “büyük müttefik”i ile güven tazelemiş oldu. Elbette bu ziyarette, Kuzey Kore-ABD görüşmeleri konusunda Çin ile görüş alışverişinde de bulunulmuştur. Ama bu görüşme ABD’ye karşı bir strateji oluşturma zirvesi değildi. Bunu Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Trump’a Kim Jong un’un “nükleer silahlardan vazgeçme kararlılığını” sevinçle Trump’a bildirmesinden anlıyoruz. Bunu hem Trump hem de dünya basını bildirdi. Sır değil.

ABD nasıl yorumladı?

Oldukça açık ki Kim Jong un’un Kim’in Çin’i ziyaretinde Trump yönetimi için herhangi bir sorun yok. Kuzey Kore ile Çin’in uzun dönemli stratejik hedefleri paylaşmasında da ABD açısından bir sorun görülmüyor. Bu arada belirteyim, Kuzey Kore’nin “nükleerden arındırılmış Kore Yarımadası”ndan anladığı Washington’un kabul edeceği türden bir şey değil. Kuzey Kore ABD’nin de yarımadadan nükleer kalkanını çekmesini öneriyor. Çin’in de yaklaşımı bu yönde. ABD’nin buna ne yanıt vereceğini bekleyip göreceğiz.

Şimdi önümüzdeki bir aç ay bilinemez, kritik ay. Şi Cinping, Kim Jong un’un Kuzey Kore davetini kabul etti. Şu sıralar Beyaz Saray kaosta. Trump’ın yeni Güvenlik Danışmanı John Bolton berbat bir adam. Kuzey Kore’ye kindar bir yaklaşımı var. İyi niyet politikaları ya da silahsızlanma görüşmeleri konusunda adı kötüye çıkmış biri. ABD-Kuzey Kore zirvesini sekteye uğratacak bir tehlike olarak görülüyor.

Kim Jong un’un Pekin ziyareti “sürpriz” değildi. 27 Nisan’da Kuzey Kore ve Güney Kore liderlerinin ikili görüşmelerinden başarı çıkarsa asıl “sürpriz” bu olur.