Human Planet (İnsan Gezegeni) adlı belgesel serisini izlerken farklı coğrafyalarda yaşayan insanların...

Human Planet (İnsan Gezegeni) adlı belgesel serisini izlerken farklı coğrafyalarda yaşayan insanların ne kadar zor şartlar altında hayatlarını devam ettirmeye çalıştıklarına, nasıl yaşam mücadelesi verdiklerine şaşırmamanın, hayran kalmamanın imkânı yok. Doğayla uyumlu, ona saygılı, politik, sosyal kaygıları olmadan yaşamlarını sürdüren bu insanlar da bizim yaşamlarımızı görseler nasıl şaşırırlardı kim bilir. «Hayat senin bildiğin gibi değil» demişlerdi bize bir zamanlar. Hayat neydi peki?
Hani bu «gerçek hayat» dedikleri bizim algılarımızı aşan bir şey olsa gerek. Gözümüz korkutuldu bir kere. Uzaktan gördüğümüz kadarıyla renkli ama bir o kadar da korkutucu bir yer olmalı. Bir adamın petrol için, daha fazla oy toplayabilmek için, şunun ya da bunun için suçsuz insanların ölümlerine sebebiyet vermesi ve bu «savaş» adını verdikleri şey için de 800 milyar dolardan fazla para harcaması birileri için hayat... «Özgürleştirme Operasyonu» ismi altında yatan kaygılar, beklentiler, ölüler, yaralılar… Özgürleştirme adı altında yakılan petrol kuyuları, tükenen milyonlarca ton petrolün havada is, gazlar ve tehlikeli kimyasallara dönüşmesi… İnsanların hayatlarıyla, gelecekleriyle, bilinçaltlarıyla oynayabilme haddini kendinde bulan «güçlü» insanlar var bu dünyada. İşte İnsan Gezegeni’ni izleyince, hayal bile edemeyeceğimiz hayatları görünce kendi hayatlarımız ve dünyalarımızla bir hesaplaşmaya gitmemek imkânsızlaşıyor. Bizim dünyamızda kurallar yok aslında. Para ve hırs için yapılmayacak şey yok. Bütün bu saçmalıkların toplamına mı deniyor «gerçek hayat»?
Korkutmakta haklılarmış bizi. Hayat bizim düşündüğümüz, bildiğimiz gibi değilmiş. Bizler, o kadar para, savaş yerine nerelerde kullanılabilirdi diye düşünebilen hayalperestler, bu dünyanın neresinde kalıyoruz, yoksa bu dünyadan değil miyiz onu bile tam olarak kestiremiyoruz. Doğaya da insana da yabancıyız belki de. Birbirimizle iletişime geçmek için hiç bu kadar imkana sahip olmamışken, biz yalnızlıktan ölmek üzereyiz. Ya da öldürmek… Kim seni kendinden daha fazla kandırdı sorusuyla bizleri düşündüren Benjamin Franklin şöyle de güzel bir cümle kurmuştur: “İyi mazeretler bulmayı başaranların, başka şeyler başarabildiği çok nadiren görülür”. Umarım tanımı herkes için değişen hayat, aptallara bile bir şeyler öğretebilir.