Öncelikle beni ve arkadaşlarımızı üzen bir olaya değinmek isterim!

25. ve 26. dönem CHP Trabzon Milletvekilimiz, yoldaşımız, saygın hukukçu, değerli dostum Sayın Haluk Pekşen'i genç yaşta kaybetmenin derin acısını yaşıyoruz…

Aramızdan ayrılan, yeri doldurulamayacak değerli bir kişi olan Haluk Pekşen'e Allah'tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve bütün CHP'lilere baş sağlığı diliyorum.

***

Haluk Pekşen, araştıran, bilgili, donanımlı, siyasi etiğe önem veren, üslubu saygı dolu, kürsü hâkimiyeti yüksek, iyi konuşan ve sözle inandırma yeteneği kuvvetli olan bir siyasiydi…

TBMM’de her zaman ülke adına doğruları dile getiren, yetkin hukuk bilgisiyle AKP iktidarının yanlışlarını öne çıkaran, hukuki eksiklerini tamamlayan, halkın haklarını cesaretle dile getiren, Türkiye’nin her yanındaki mağdurlara kol kanat geren önemli bir kişilikti…

***

Pekşen; birçok sivil toplum örgütünün kurucu ve yöneticiliğini yapmış, çok sayıda yasa, tüzük ve yönetmeliğin hazırlık çalışmalarında görev almıştı.

Parlamento’nun sevilen ve sayılan bir beyefendisini kaybetmeyi, ülkemiz adına büyük bir şanssızlık olarak değerlendiriyorum!

***

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir BB Başkanı Tunç Soyer’in 9 Eylül İzmir’in kurtuluşunun 100. yılı nedeniyle yaptığı konuşmaya takılmış durumda!

Soyer’in, Atatürk’ün Nutuk’undan alıntı yaparak Vahdettin’le ilgili sözlerine karşı Erdoğan, uçağındaki havuz medyası mensuplarına, "Tabii bunların üzerine gitmemiz lazım. Yani bu meydan o kadar boş değil. Bunu bilmeleri gerekecek. Ecdadımıza eğer layık olacaksak bunlara hukuk çerçevesinde gereğini yapmamız lazım" diyerek, yargısal işlem başlatacağını açıklamıştı!

Yani aklınca, “yeni bir korkutma ve sindirme” algısını devreye soktuğunu ifade ediyordu…

***

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var!

Yandaş araştırma kurumları bile ilk seçimde AKP’nin kaybedeceğini, Erdoğan’ın Saray’daki koltuktan kalkmak zorunda kalacağını açıklamak zorunda kalıyorlar…

Yaklaşan bu hazin son, anlaşılan Erdoğan’ın dengesini iyice bozuyor!

Soyer için verdiği talimatla halkı korkutacağını ve sindireceğini zannediyor!

***

Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş tarihini hiç bilmiyor!

Erdoğan, emperyalistlere karşı yoksul ama cesur halkın verdiği kurtuluş mücadelesinden hiç haberdar değil!

Kapitülasyonlarla yoksullaştırılmış, tek taraflı anlaşmalarla bağımsızlığı elinden alınmış, koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nu yok edecek son darbeyi vurmak için Çanakkale’yi geçmeye çalışanlara Mustafa Kemal’in askeri dehası ve Mehmetçik’in yurtseverliği, kahramanlığı sayesinde “dur” denildiğinin farkında değil!

Şehitlerin kanıyla, ülkenin tüm insanlarının fedakârlığıyla durmak zorunda kalan sömürgecilerin, aslında Sultan Vahdettin’in imzasıyla çağrıldıklarını ve başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun dört bir köşesini işgal ettiklerini bilmemesi mümkün değil!

***

Kurtuluş Savaşı sonrasında Mustafa Kemal’in askerlerinin 9 Eylül’de ülkeyi bağımsızlaştırdıklarını, 29 Ekim’de de laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduklarını, herhalde hatırlamakta zorluk çekiyor!

Dünya’da itibar görmemize neden olanları, aydınlanma devrimleriyle çağdaş bir ülke yaratanları, kültürümüz ve inançlarımızla dedelerimiz, analarımız, babalarımızın özgür ve eşit bir yurttaş olarak yaşamasını sağlayanları anlaşılan yok sayıyor!

Nitekim kuruculara “iki ayyaş” diyerek saygısızlık gösteren, Atatürk’e hakaret edenleri görmezden gelen Erdoğan, boş bulduğu meydanı da kaybedince ne yapacak?!

***

Evet Osmanlı’yı kuranlar bizim ecdadımız!

Ama ona ihanet edip, ülkeyi peşkeş çekenler ve sonunda emperyalistlerin gemileriyle kaçanlar da maalesef bizim ecdadımız!

Erdoğan kimden yana?

Ülkeyi kuranlardan mı, yoksa vatana ihanet edip kaçanlardan mı?

***

Erdoğan, bu ucube rejimde hukuku, yurttaş haklarını, adaleti, özgürlüğü, demokrasiyi, üreten ekonomiyi, adil paylaşımı ve laik devletin tüm kurumlarını lağvetti.

Dolayısıyla “toplumsal dayanışmayı, barışı da” yok etti…

***

Ülkeyi böldüler!

Türkiye’de Kürtler, Aleviler, devrimciler, Kemalistler, düşünenler, yapılanları sorgulayanlar, haksızlığa karşı çıkanlar kısaca AKP’li olmayanlar dışlanıyor!

Yurttaşlar; silahlı gruplarla, SADAT, IŞİD, El Nusra gibi terör örgütlerinin varlığıyla korkutulmaya, “kan dökülür” şayialarıyla sindirilmeye çalışılıyor!

Açlık diz boyu!

Çocuğuna yumurta, süt ve bez alamayan insanlar çoğaldı!

Evlerde yurttaşlar artık tek öğün yemek yiyor!

Yandaşlara peşkeş çekilen doğalgaz, elektrik, akaryakıt devletleştirilmeden zamlar durdurulamaz, hayat pahalılığı ve yoksulluk önlenemez!

“Sosyal konut yapacağız” projesiyle yüz binlerce insanın elindeki son 500 TL’yi de alan bu iktidar artık ayakta duramaz!

Yurttaş bu yükü sırtında daha fazla taşıyamaz! Yüklenemez! Yüklenmemeli!

Saltanatın sonu geldi…

***

Bir de muhalefet partileri bu durumun farkına varabilse!

Meydan ona kalmayacak!