Hani bilirsiniz, çok film ya da TV dizisi izleyen biriyseniz, sık sık yüzü size aşina gelen birinin adını çıkaramazsınız. İnsan bazen yanındakine sorar: “Kim bu adam? (bu kadın?) Biz bunu tanıyoruz,” diye. Miguel Ferrer’de beni başka bir soru rahatsız ediyordu. “Bu adam kime benziyor?” şeklinde. Eski bir oyuncuya çok benziyordu. Soyadından da çıkardım sonunda: Jose Ferrer. Nihayet İnternet’te güzelce araştırıp sorumun cevabını buldum: Miguel Ferrer, aktör Jose Ferrer ile şarkıcı/oyuncu Rosemary Clooney’nin oğluydu. Bu durumda, George Clooney’nin de kuzeni oluyordu. Yani Ferrer ve Clooney aileleri iki daldan Hollywood’a oyuncu yetiştirmişti.

Ne yazık ki, 'NCIS: Los Angeles'ın yıldızlarından, NCIS Yardımcı Direktörü Owen Granger’ı oynayan aktör, geçen perşembe, 61 yaşında gırtlak kanserine yenildi. Ancak, 'Twin Peaks'te onu gene FBI patologu Albert Rosenfield olarak izleme fırsatımız olacak. Çünkü film tamamlanmıştı. Yavaş yavaş birlikte çalıştığı ajanlarla anlaşan, Hetty ile belli ki mazide çatışmaları olmuş Owen ise, bir münasip bahane ile ekipten ayrılacak elbette.

Aslında benim Ferrer’in kimliğini bir süre tespit edemeyişim tamamen kendi kabahatim. Çünkü aktör, babasına çok benziyor. Gerçi yıllar öncesinde de bu Ferrer soyadı başımıza gene iş açmıştı. Bir ara Audrey Hepburn ile evlenmiş Mel Ferrer ile bir akrabalığı var mı diye merak etmiştik. Her iki Amerikalı aktörde de İspanyol kanı olmakla birlikte, bir akrabalık bağları yoktu. Bunu anlamak da epeyce vakit almıştı. Ne olsa, o sıralarda bilgi kaynaklarımız esas olarak yabancı sinema dergilerinden ibaretti.

Rosemary Clooney’e gelince, ilk gençlik dönemimizin en meşhur şarkıcılarından biridir ki, George Clooney sayesinde onu da sık sık anma fırsatı elde etmiştik. Bizim yaş grubumuzda olanlar, 'Come On-a My House', 'Botch-a-Me', 'Mambo Italiano', 'Tenderly' gibi popüler şarkılarla hatırlayabilir onu. Ben, çiftçinin hatırını sorup bütün çiftlik hayvanlarının durumunu da sıralayan 'Shoo Turkey, Shoo'yu çok severdim. Çiftçi deyince de gözümün önüne hep Jose Ferrer’in yüzü gelirdi.

Eşi Jose Ferrer’e gelince, Puerto Rikolu aktör, tiyatro ve film yönetmeni José Vicente Ferrer de Otero y Cintrón, Akademi Ödülü alan ilk Puerto Rikolu, hatta Hispanik aktördü. Bu ödüle, 1950’de Cyrano de Bergerac olarak sahip olmuştu. En kıymetli edebi kahramanım ile bu ilişkisi sayesinde de, benim için özel bir yer almıştı, tabii. Gerçi ben, Cyrano’yu sahnede Hüseyin Kemal Gürmen’den oynamaya yaşı elveren biri olarak, perde ve sahnede onun yerini alanlara hep burun kıvırmışımdır ama (Bülent Emin Yarar’ı izleyemedim) o dönem Jose Ferrer’in çok beğenildiğini hatırlıyorum. Sonra da, 'Moulin Rouge'da ressam Henri de Toulouse-Lautrec’i oynadı. Onu da hiç unutamam, çünkü Pierre La Mure’un yazdığı biyografiyi de okumuş biri olarak, Lautrec üzerinde de hak iddia ediyordum.

Sonra da sen kalk, babasının hık deyip burnundan düşmüş büyük oğlunu tanıma!

Dedim ya, çok fazla film, dizi vs izlemekten oluyor.

Öte yandan yedi sezondur Direktör Yardımcısı Owen olarak izlediğimiz Miguel Ferrer, 1981’de televizyondaki ilk rollerinden birinde, babasının Tom Selleck’li popüler polisiye dizi 'Magnum P.I.'de babasının karakterinin gençliğini oynamıştı.

Kendisini 'Crossing Jordan,' 'RoboCop' ve 'Iron Man 3,'den de hatırlayabilirsiniz.

George Clooney, kuzeni için çok güzel şeyler söyledi. Owen karakteri sizi yanıltmasın, ona can veren kişi çok komik, dünyayı başkaları için aydınlatan türde biriymiş. Tuhaftır, aktör Clooney’nin şarkıcı Rosemary Clooney ile akrabalığını öğrendiğimde nasıl bir aile duygusuna kapıldımsa, şimdi de George ve Miguel’in birlikte resimleri bende eski aile fotoğrafları görmüş hissi uyandırdı. Belki de mesele sadece çok film ve dizi görmekten ibaret değildir. Belki de artık iyice yaşlandık ve eskiyle bağlantısı olan her şeyi sevgiyle anıyoruz.