Çelişkilerin derinleştiği ülkelerde solun söylemleri geniş yığınlar açısından karmaşık. İtalya örneğindeki gibi sol akımlar entelektüel tartışmalara boğuluyor. Sol, toplumsal kesimlerin istemlerine acil cevap verme yerine kimlik politikalarına sarılıyor. Sağcılar ise daha basit ve popülist söylemlere başvuruyor.

Kimliklere sıkışan sol kaybediyor
Meloni'nin hükümetinde yer alacak isimler üzerinde çalıştığı belirtildi. (Fotoğraf: DepoPhotos)

İtalya’daki seçim sonuçları Avrupa’yı sarstı. Kıta genelinde aşırı sağ eğilimler son yıllarda yükselse de ilk kez bir ülkede resmen iktidar kuracaklar. Giorgi Meloni’nin başkanı olduğu İtalya'nın Kardeşleri Partisi‘nin (FdI) liderlik ettiği aşırı sağ ittifakın ülkeyi yönetecek olması Avrupa’da endişelere yol açtı. Almanya Köln'deki Uluslararası Yüksekokul’dan Prof. Dr. Kemal Bozay, sağın İtalya’daki yükselişinin nedenlerini ve yansımalarını anlattı.

Mussolini hayranı Meloni’nin başında olduğu İtalya’nın Kardeşleri Partisi’ne kazandıran faktörler neydi?

İtalya’da yapılan seçimlerde Mussolini hayranı Giorgia Meloni’nin başını çektiği neofaşist eğilimli İtalya’nın Kardeşleri Partisi’nin yaklaşık yüzde 26’lık oy oranıyla en güçlü parti olması ülkenin politik hattı açısından yeni bir dönemece işaret ediyor. Bir önceki seçimde İtalya’nın Kardeşleri Partisi’nin yüzde 4’lük oy oranıyla küçük parti konumundayken şimdi en güçlü partiye dönüşmesi elbette tesadüfü değil. Neoliberal dönüşümle birlikte İtalya’daki emekçi kesimler üzerinde bir dizi saldırılar gündeme geldi. Bu sürece ek olarak koronavirüs krizi, göçmen ve mülteci hareketleri, Ukrayna Savaşı, Avrupa karşıtlığı ve ülke çapında sosyal dengelerin olumsuz yönde etkilenmesi geliyor. Bu durumdan faydalanan aşırı sağcı ve neofaşist güçler yeni milliyetçilik dalgası etrafında bir propagandaya yöneldiler. Ayrıca milliyetçi temelde aile tanımı ve geleneksel gerici değerlere daha çok sarılma gibi eğilimler de gündeme geldi. Son olarak Meloni ılımlı sağ popülist bir profil de çizdi. Bu faktörlerin hem neofaşist eğilimli İtalya’nın Kardeşleri Partisi’ni hem de bir bütün olarak aşırı sağ ve popülist hareketleri de güçlendirdiğini görebiliriz.

Prof. Dr. Kemal Bozay, Köln Uluslararası YüksekokulProf. Dr. Kemal Bozay, Köln Uluslararası YüksekokulProf. Dr. Kemal Bozay, Köln Uluslararası Yüksekokul

Önce İsveç, şimdi de İtalya. Avrupa genelinde bir aşırı sağ yükseliş söz konusu. Neden, nasıl yükseliyorlar?

Son yıllarda Avrupa genelinde aşırı sağ ve sağ popülist hareketlerin güç kazandığı bir gerçek. Polonya, Macaristan, Hırvatistan, Avusturya, Fransa ve İsveç gibi ülkelerde aşırı sağ ve neofaşist partiler ivme kazandı. Almanya, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerde de sağ popülist partiler daha da güç kazanıyorlar. Bu süreç de tesadüfi değil. Uluslararası arenada ve Avrupa boyutunda kapitalist sistemin daha da krize girmesiyle, toplum içerisinde milliyetçi ve ayırımcı politikaların güç kazanmasıyla ve sonuçta mevcut siyasal partilerin geniş kesimlere perspektif sunamamalarıyla birlikte yeni görünümlü aşırı sağ ve neofaşist partiler daha da güç kazandılar. Avrupa boyutunda yeni bir sağ popülizm gerçekliğinden söz edilebilir. Bu politik hat popülist söylemlerle mevcut partilerin krizinden de nemalanmakta. Oysa sağ popülizm aşırı sağ - neofaşist politikalarla merkezci sağcı politikalar arasında bir köprü vazifesi de görüyor.

Meloni’nin kampanyasının da sloganı olan ‘tanrı, aile, ülke’ kutsal üçlüsü neden bu süreçte kitleleri bu kadar domine edebiliyor.

Avrupa gerçekliğinde sosyal değerlerin ve dengelerin git gide olumsuz bir noktaya dönüştüğünü görüyoruz. Krizin derinleşmesiyle birlikte günümüz Avrupa’sında sosyal değerlerin ve sosyal devletin tasfiyesinden söz ediyoruz. Sosyal değerlerin tasfiye edildiği yerde aşırı sağ ve neofaşist eğilimlerin güç kazanması kaçınılmaz. Diğer yandan sosyal değerlerin zayıflaması yeni toplumsal değerlerin aranmasını güçlendirir. Bu noktada bir nevi geride kalan değerlere sarılma da gündeme gelir. Meloni bu gerçeklikten yola çıkarak geniş bir toplumsal yelpazeye sarılmakta ve ‘tanrı, aile ve ülke’ gibi söylemler etrafında yeni bir neofaşist ideolojik hat çizmekte. Diğer tarafta tarihsel açıdan da faşist ideoloji daima ‘tanrı, aile ve ülke’ gibi milliyetçi ögeler etrafında çizgisin belirlediği de bilinmektedir.

İtalya örneğinden yola çıkarsak, sağ neyi savunuyor, sol neyi savunuyor?

İtalya örneğinde olduğu gibi Avrupa’nın birçok ülkesinde sol ve sosyalist partiler güç kaybetmekte. Çelişkilerin daha da derinleştiği ülkelerde sol ve sosyalist hareketlerin söylem ve cevapları geniş yığınlar açısından çok karmaşık (kompleks) görünmekte. İtalya örneğine bakacak olursak sol akımlar gitgide entelektüel tartışmalara boğulmuş durumdalar. Diğer yandan geniş toplumsal kesimlerin istemlerine acil cevap verme yerine kimlik politikaları ve kimlikçi argümanlarla sarılmaktalar. Koronavirüs krizi, Ukrayna savaşı, küresel politikaların çöküşü gibi olguların yanında sosyal değerlerin tasfiyesi, ekonomik krizin derinleşmesi konularında İtalya örneğinde görüldüğü gibi sol partilerin çözüm önerilerinin çok zayıf olduğunu görüyoruz. Bunun karşısında sağ söylemler ve politikaların daha basit ve popülist olduğunu görmekteyiz. Özellikle yeni kuşaklara dönük politikalarda yeni bir hatta ihtiyaç duyulduğunu daha yakından izlemekteyiz.

İtalya’daki ‘post faşist’ süreç Avrupa genelinde nasıl bir kırılma yaratabilir?

İtalya’daki güncel ‘post faşist’ süreç Meloni tarafından Mussolini’nin Roma yürüyüşü olarak kutlanıyor. Bu, elbette Avrupa ülkelerini daha da tedirgin etmekte. Diğer taraftan Avrupa’nın aşırı sağ ve sağ popülist hareketleri için yeni bir dalga doğurduğunu söylemek mümkün. Dolayısıyla Avrupa çapında yeni bir milliyetçi ve ırkçı dalganın esmesi kaçınılmaz. Avrupa da güçlenen yeni aşırı bir sağ dalganın engellenmesi ancak en geniş toplumsal kesimlerin ortak mücadelesiyle mümkündür.

***

SAĞCI CEPHEDE KOLTUK KAVGASI

Partilerin ve ittifakların parlamentodaki sandalye sayıları da belli oldu. Giorgia Meloni’nin başında olduğu aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri’nin yüzde 26 oyla birinci geldiği seçim sonrasında 200 sandalyeli Senato’da sağ ittifak 112 sandalye aldı. Sol ittifak 39, seçime herhangi bir ittifakla girmeyen 5 Yıldız Hareketi 28, Eylem Partisi ile Italia Viva'nın oluşturduğu "Üçüncü Kutup" ise 9 sandalyeye sahip oldu. 400 sandalyeli Temsilciler Meclisi'nde ise sağ ittifak 235 sandalye ile temsil edilecek. Buna karşın merkez sol 80 sandalye, 5 Yıldız Hareketi 51, Üçüncü Kutup 21 sandalye alacak. Seçim gecesinde "Ülkeyi herkes için yöneteceğiz" mesajı veren başbakan olması muhtemel aşırı sağcı lider Meloni'nin hükümetinde yer alacak isimler üzerinde çalıştığı belirtildi. La Repubblica gazetesinin haberine göre, sağ ittifak içinde kabinenin hangi isimlerden oluşacağı konusu tartışılmaya başlandı. Meloni'nin seçimlerde beklentilerin altında kalan ortağı Lig Partisi lideri Matteo Salvini'ye çok istediği İçişleri Bakanlığı gibi kilit bakanlıkları vermeyi düşünmediği belirtilildi. Beklentilerin aksine yüzde 8,8 oy alarak büyük düşüş yaşayan Lig Partisi'nde Salvini'nin liderlik koltuğu da sallantıda.