Siyasal etkinliğini giderek kaybeden, ekonomiyi kontrol edemez hale gelen iktidar, toplumu “yargı” ve “polis” baskısıyla kontrol altında tutmaya çalışıyor.

Demokratik bir ülkede yurttaşların hak ve çıkarlarını korumak için, yurttaşları devletin sınırsız gücünden korumak için var olması beklenen hukuk kuralları ve yargı organları ülkemizde iktidarın yurttaşlara karşı kullandığı bir silaha dönüşmüş durumda.

Mahkemeler kararlarını hukuka göre değil, iktidarın ihtiyaç ve talimatlarına göre veriyorlar. Canan Kaftancıoğlu ve Gezi Davası’nda birbiri ardına verilen mahkûmiyet kararları, bu durumun en somut örnekleridir. Bu kararlar ve hukukun geldiği bu durum ülkemiz açısından utanç vericidir.

İki kez verilen beraat kararına rağmen iktidar talimatıyla üçüncü kez görülen Gezi Davası’nda Osman Kavala’ya müebbet, aralarında TMMOB mücadelesinde yan yana olduğumuz Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın da bulunduğu 7 sanık hakkında ise 18’er yıl hapis cezası verildi.

Verilen bu kararın hiçbir hukuki dayanağı olmadığı gibi, toplumsal meşruiyeti de bulunmamaktadır. Karar sonrasında verilen güçlü toplumsal tepki bu durumun en açık göstergesidir.

GEZİ TERTEMİZDİR

AKP’nin daha ilk günden itibaren yürüttüğü sistematik karalamaya, iftiralara, yalanlara rağmen Gezi Direnişi de bu direnişin parçası olmuş insanlarımız da annemizin sütü gibi ak, alnımızın akı gibi onurludur.

Gezi tüm umudu, güzelliği ve ışıltısıyla siyasi iktidarın kirliliğini, çirkinliğini, defolarını iyot gibi açığa çıkardığı için ilk günden itibaren iktidarın hedefindedir.

Hepimiz biliyoruz ki, siyasi iktidarın ve onun maşalarının Gezi Direnişi nezdinde asıl cezalandırmak istediği eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye ideali için mücadele eden toplumsal muhalefet hareketidir.

Siyasi iktidarın Taksim Dayanışması bileşenleri nezdinde cezalandırmak istediği parkına, şehrine, doğasına, tarihine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancılarıdır. Attığı her hukuksuz adımda karşısında gördüğü mesleki bilgisini halktan yanan kullanan kamucu mühendis, mimar, şehir plancılarıdır.

Siyasi iktidarın cezalandırmak istediği, yıllardır her fırsatta saldırdığı TMMOB ve bağlı odalarının toplumcu çizgisi ve onurlu mücadele geleneğidir.

Bu yağmacıların, bu haramilerin, bu zorbaların saldırıları yürüdüğümüz yolun doğruluğunun, mücadelemizdeki ısrarımızın haklılığın göstergesidir. Verdikleri cezalar, bu ülkedeki, mühendis, mimar ve şehir plancıları mücadelesi tarihine işlenmiş birer nişandır!

ARKADAŞLARIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ

İktidar zorbalığına dün nasıl boyun eğmediysek, bugün de boyun eğmeyeceğiz. Gezi Direnişi’ni, Gezi Davası’nda ceza alan arkadaşlarımızı, uğruna bedeller ödediğimiz değerlerimizi, kamusal faydayı ve meslektaşlarımızın haklarını savunmaya devam edeceğiz.

İktidar, arkadaşlarımızı cezaevlerine kapattığını sanıyor ama arkadaşlarımızın mahkeme salonundaki cesur duruşları bugün Türkiye’nin tüm illerindeki yüzlerce TMMOB biriminin balkonlarında, pencerelerinde gururla dalgalanmaya devam ediyor.

İktidar, arkadaşlarımızı cezaevlerine kapattığını sanıyor ama arkadaşlarımızın toplumcu fikirleri, Türkiye’nin dört bir yanındaki meydanlarında, meslektaşlarımızın dillerinden halkla buluşmaya devam ediyor.

Arkadaşlarımızın halktan, doğadan, aydınlıktan yana fikirlerini hiçbir biçimde dört duvar ardına koyamayacaklar. Buna izin vermeyeceğiz.

O fikirler tüm toplumla buluşmaya devam edecek. Bizler de en kısa zamanda arkadaşlarımızla bir kez daha kucaklaşacağız. Bir kez daha yan yana sokaklarda, meydanlarda mücadele etmeye devam edeceğiz.

Buna tüm kalbimle inanıyorum. Çünkü iktidar dayatmasıyla verilen kararların ömrü, iktidarın ömrü kadardır ve hepimiz biliyoruz ki bu iktidarın ömrü dolmuştur.