Yüksek kiralara karşı ev işgallerinin sürdüğü Almanya’da bugün Berlinliler kira artışlarını protesto etmek için bir kez daha sokağa çıkıyor. Bizim Mahalle aktivistlerinden Kathrin Ottovay Berlin`deki kira sıkıntısını, “kira deliliğini durdur” eylemini ve örgütlenme hikâyelerini anlattı.

Kira deliliğini durdur

SEÇİL KALENDEROĞLU / BERLİN

Almanya’da artan kiralara, tekelleşen emlak şirketlerine ve konut sorununa karşı bugün başkent Berlin’de kitlesel bir eylem düzenlenecek. Ülke genelinde yüksek kiralara karşı uzun bir süredir eylemler düzenlenirken, Berlin başta olmak üzere Köln, Hamburg, Münih, Frankfurt, Hannover gibi büyük kentlerde boş evler, evsizler tarafından işgal edilerek kullanılmaya başlandı. Deutsche Wohnen ve Vonovia gibi emlak şirketlerinin fiyatları kontrol ederek haksız kazançlar sağlaması büyük tepki çekiyor. Nisan ayında “Mietenwahnsinn stoppen” (kira deliliğini durdur) sloganıyla, konutları büyük emlak şirketlerinin elinden almak için hükümeti göreve çağıran kiracıların protestoları karşılık bulmuş, haziran ayında Berlin senatosu kentte beş yıl boyunca kiraları dondurma kararı almıştı. Eylem öncesinde, Türkiyelilerin yoğun olarak yasadığı Kreuzberg bölgesindeki konut eylemi örgütlenmelerinden “Bizim Kiez” (Bizim Mahalle) ile görüştük. Bizim Kiez aktivistlerinden Kathrin Ottovay`a Berlin`deki kira sıkıntısını ve kendi örgütlenme hikayelerini sorduk.

Öncelikle sizi biraz tanıyalım, Bizim Kiez (Bizim Mahalle) aktivistlerini bir araya getiren nedir?

Her şey 2015 yılında, popüler manavımız Bizim Bakkal`ın kira kontratının feshi bildirisinin gelmesiyle başladı. Bu farklı birçok grubun bir arada yaşadığı mahallemizi adeta kalbinden vurdu. İnsanlar hâlihazırda artan kiralar nedeniyle tehdit edilmekteydi. Evlerinden ve kendileriyle bağlantı kurdukları alanlardan çıkmaya zorlanıyorlardı. Özellikle de Bizim Bakkal`a yapılan bu hareket, aynı zamanda buradaki Türkiyeli nüfusun mirasına da yönelikti; öyle ki Almanya`ya “misafir işçi” olarak gelen Türkiyeliler burada dükkân açmadan önce, bu mahalleler değersiz görülmekteydi. Mahallenin onlar sayesinde kazandığı değer şimdi emlak firmalarınca değerlendirilip, dükkânlarına el koyulmaktadır. Fakat bizler, komşuları olarak Bizim Bakkal'ın dükkânından çıkarılmasını protesto etmeye karar verdiğimizde hikâyenin seyri değişti. Haftalık toplantılarda bir araya gelerek mahallemizde yaşanan bu değişim için ne yapabileceğimizi tartıştık. Çalışma komiteleri kurduk, eylemler ve basın çalışmaları yaptık. Bunun sonucunda Bizim Bakkal`a gönderilen ihbar ev sahibi tarafından geri çekildi. Bizim Kiez (Bizim Mahalle) bu şekilde ortaya çıktı.

Berlinliler uzun yıllardır artan kiralar, azalan yaşam alanları yüzünden rahat yüzü görmemekte. Sizce bunun nedeni nedir?

Berlin bir kiracı şehridir, yüzde sekseni kiralıktır. Bunların yarısı da kazançlarının yüzde otuzundan fazlasıyla kira ödemektedir. Bugünlerde Berlin adeta bir “altın madeni” ne dönüştü. Gayrimenkul şirketleri de kiracıları evlerden çıkartmanın, daireleri yüksek fiyata yeniden kiralamanın veya daireleri kat mülkiyeti haline getirmenin yollarını keşfetti. Neo-liberalizmin körüklemesiyle, 2000`li yılların ortasında özelleşen pek çok kamu konutunu Deutsche-Wohnen gibi devasa emlak grupları satın aldı. Bağımlılıkları kiracılarından çok hissedarlarına olan bu şirketler, yaşam alanı sunmak derdinde değil, küresel finansın derdinde. Bizim bir düzenlemeye ihtiyacımız var, serbest piyasa ideolojisine göre olan bir düzenleme değil. Bunun için de konutun bir meta olmaktan çıkıp hak olması için savaşıyoruz.

2015 yılında, yeni sözleşmelerin ortalama yerel kira (orstübliche Vergleichsmiete) üzerinden en fazla yüzde 10 olmasını sağlamayı amaçlayan “Mietpreisbremse” (kiraları frenleme) yasası, Alman parlamentosunda kabul edildi. Sizce bu yasa nasıl yürüyor?

Maalesef yasa amaçladığı şeyi gerçekleştiremedi. Her şeyden önce bu yasa sadece yeni kiralanan yerler için geçerlidir. Yerel ortalama kira hesaplanırken de yeni sözleşmeler hesaba katılarak yapılmaktadır ki zaten yeni sözleşmeler, eski sözleşmelere göre daha yüksek kira ücretlerine sahiptir. Bu nedenle karşılaştırmalı ortalama kira gerçek bir ortalama değildir, bu artmış olan bir kira üzerinden hesaplanmaktadır. Bu nedenle de kira zammını durdurmaya yaramamaktadır. Görüyorsunuz ki ev sahipleri birçok istisna ve boşluklar yaratabilmektedirler. En azından 2019`dan bu yana ev sahipleri bir önceki kiracının ne kadar ödediğini açıklama zorunluluğuna tabiler.

Çalıştığınız kiracılar kira sözleşmeleri ve sahip oldukları yasal haklardan ne kadar haberdarlar?

Kira frenleme yasası örneğinde de görüldüğü üzere, yasal haklarımızı anlamak zor. Ancak son birkaç yıl içerisinde gerçekten bir değişiklik gözlemleyebildik. Protesto büyüdü, eylemlere katılım arttı ve birçok kiracı apartmanlarında örgütlenmeye başladı. Örneğin modernizasyon/yenileme bahanesiyle çıkmaya zorlandıklarında ya da dairelerinin satışıyla tehdit edildiklerinde, bununla mücadele etmeye başladılar. Bu çerçevede, artık daha fazla insanın, daha fazla bilgiye sahip olduğunu, kendi durumları karşısında uzmanlaştıklarını ve sahip oldukları bilgileri komşularıyla paylaştıklarını görüyoruz. Ancak sahip olduğumuz yasal haklar, yüksek kiraların insanları sömürmesinden, yerinden etmesinden korumak için yeterli değil.

Nisan 2019’da “Mietenwahnsinn stoppen” (kira deliliğini durdur) sloganıyla yapılan 35 binden fazla kişinin katıldığı bir eylem yapıldı ve büyük konut gruplarının kamulaştırılması adına referandum yapılması için dilekçe toplandı. Sizce protestolar siyasi zihniyette bir değişiklik yaratabildi mi?

Kesinlikle. Bizimki gibi birçok küçük ve yerel girişimle başlayan hareket, şimdi şehir geneline yayıldı ve bir sosyal harekete dönüştü diyebiliriz. Görüyoruz ki zengin insanlar için tasarlanmış bir şehre dönüşüyoruz, bunu istemiyoruz ve durdurmamız gerekiyor. Şehir genelinde uygun bir kira anlayışına ihtiyacımız var. Bu nedenle 3 Ekim'de birçok müttefikle birlikte sokaklara çıkacağız! Halkın veya kooperatiflerin sahip olduğu ve kontrol ettiği, kâr amacı gütmeyen bir emlak sistemine ihtiyacımız var. Referandumun gösterdiği yol budur: Çılgın, spekülatif fiyatlara göre bir kamulaştırma yapılmaktadır. Ve biz buna itiraz etmeye devam ediyoruz ve senato da ilk adımı attı.

Önümüzdeki aylarda Bizim Kiez (Bizim Mahalle)in ajandası nedir?

16 Kasım’da her yıl düzenli olarak yaptığımız bir etkinliğimiz var. Özel olarak hazırlamış olduğumuz el yapımı fenerimizle eylem yapacağız. Altı metre uzunluğunda, renkli bir ejderha feneri hazırlıyoruz. Ejderha bizim için dayanışmanın güçlü bir figürü ve biz de bir araya geldiğimizde özel bir güçlerimiz olduğuna inanıyoruz. Bu etkinlik mahallemizi savunmak adına çocukları ve yetişkinleri bir araya getiriyor. Çocuk bakım kurumları, toplum merkezleri, fırınlar, terziler, yeşil marketler, büfeler hiçbirinin uygun kiracı hakları yoktur. Bu nedenle mahallelinin hakları için çalışmaya devam ederken, aynı zamanda topluluklarımızın sosyal yapısını korumak için gereken yasal değişiklik için örgütlenmeye devam edeceğiz.