Hükümet, can havliyle gittiği baskın seçim öncesi seçmene rüşvet paketini de açıkladı. İmar affı, vergi affı, öğrenci affı ve daha önce CHP maaş olarak önerdiğinde dalga geçtikleri dini bayramlar öncesi emekliye 1000 TL ikramiye…

Paketin kendisi de, açıklanan seçim tarihi kadar, telaşın ürünü. Sonucu garanti gördüğü dönemlerde seçimin erkene alınmasına, seçim ekonomisine şiddetle karşı çıkan ve burnundan kıl aldırmayan AKP, bu kez elde avuçta ne varsa satıp eline geçeni de saçıyor…

Vatandaş yerse…

O vatandaşlardan biri; 39 yaşındaki Adanalı Ş.Y. hükümet paketi açıp içindekileri saçarken Seyhan Nehri üzerindeki köprüye çıkıp intihar girişiminde bulundu: “Bugün 13 yaşındaki kızımın yaş günü, bırakın ona hediye almayı ekmek alacak param yok!” diyerek.

Bir baba için evlatlarının karşısında çaresiz kalmak kadar korkunç bir şey yoktur. Ş.Y. o korkunç çaresizlik içinde, sabah çocuklarıyla vedalaşıp evden çıkmış ve son anda polisler tutmasa kendini köprüden atacakmış. “Böyle baba olur mu?” diyerek.

Tek istediği bir işi olması ve evine zeytin peynir götürebilmek!

İktidarın tozpembe resmettiği memleketimden bir insan manzarası işte…

O resme inandırdıkları insanları, kurdukları sadaka sistemi sayesinde, “sürdürülebilir yoksulluk” içinde tutup oylarını alarak iktidarlarını koruyorlar.

İktidarı tehlikede görmeseler böyle apar topar seçime gitmez, böyle bol keseden paket açmazlardı!

16 Nisan 2017 referandumuyla taşlarını döşedikleri tek adam rejimine giden yolun sonu, hem ekonomik olarak, hem de haklar ve özgürlükler açısından şimdiyi aratacak günlere açılıyor.

Cumhur ittifakının cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’dan, 24 Haziran sonrası resmen de yürütmenin başına geçip başkan olursa, yapacaklarını ilan edeceği bir manifesto bekleniyor. Daha fazla demokrasi, daha fazla reform, daha fazla refah, daha fazla huzur vaat edecek…

16 yıllık iktidardan sonra, Erdoğan’ın bir manifesto açıklamaya ihtiyacı yok aslında: Yaptıkları yapacaklarının teminatı!
Muhalefet açısından ise böyle bir manifesto en önemli şart. Erdoğan’a karşı olanlar ne için oy verdiklerini bilerek sandığa gitmeli.

Bunu sağlayacak olan, muhalefetin oluşturduğu ittifakın ve her bir cumhurbaşkanı adayının bir manifesto ile toplum karşısında kendisini bağlamasıdır.

Onlara oy verecek olanlar; başkanlık sistemine HAYIR dediklerinden, bağımsız bir yargı, kuvvetler ayrımı, özerk üniversite, tek sesli olmayan bir medya ve barış için oy verdiklerinden emin olmalılar.

CHP’nin “sıfır baraj” temelli ittifak arayışı iktidar blokunun hesaplarını boşa çıkaracak bir hamleydi. Ancak, İYİ Parti’nin tavrı nedeniyle HDP’nin dışarıda tutulması ve çok daha geniş bir ittifakın gerçekleştirilememesi hem toplumsal gerçekliğe hem de etiğe ters.

CHP, bunun telafisi için kendi solundaki partilerden aday göstermek istese de - ki medyaya yansıyan haberlere karşın henüz böyle resmi bir girişimi yok - HDP’nin dışlandığı bir yerde sosyalistlerin bunu kabul edebileceğini sanmam.
Bu koşullarda, CHP’nin Kürt seçmene de yakın gelecek bir aday göstermesi çok daha önem kazanıyor.

Her şeye karşın protokole bağlanmış ve yapacakları konusunda topluma söz vermiş bir “Demokrasi İttifakı” olumlu bir gelişme. Böyle bir ittifakla, Meclis’te AKP+MHP blokuna karşı çoğunluk sağlanırsa, bu kez seçim sonucunu kabul etmeyip “istikrar için” yeni seçim istemek mümkün olmayacak, vatandaş “istikrar için” ikinci turda Meclis’le uyum içinde çalışacak muhalefet adayına oy verecektir.

Sosyalistler ise, bir bağımsız ortak adayla seçime giremese de, 24 Haziran’ın bir tarihi kırılma noktası olması ve tek adam rejimine HAYIR denmesi için var güçleriyle çalışacaktır!

•••

Not: Bu gidişle BirGün yazarları Meclis’te grup kuracaklar. Yazarlarımızdan çalışmalarını takdirle izlediğim İlhan Cihaner ve yakın zamanda aramıza katılan İrfan Değirmenci de milletvekilliği için CHP’den aday adayılar. Zeynep Altıok Akatlı ve Aykut Erdoğdu da var. Başarılar diliyorum.