Kirlilik denizi öldürdü
Aycan KARADAĞ
Yaklaşık 7 ay boyunca Marmara Denizi’ni esir alan müsilaj şimdi İzmir Körfezi’ni tehdit ediyor. Körfezde sudaki kirliliğe bağlı azot ve fosfor miktarının artmasıyla çoğalan ‘deniz marulları’ adı verilen yeşil renkli su yosunları, çok sayıda kuşa ev sahipliği yapan lagünü yeşile bürüdü.
Körfezin kuzeyinde kalan Karşıyaka’nın Mavişehir semtindeki balıkçı barınağı yakınındaki kıyılarda başlayan deniz marulu oluşumu, Bostanlı İskele yönüne doğru kıyı boyunca ilerledi. Deniz marulları nedeniyle suyun kıyıya yakın kısmı yeşille kaplandı. Flamingo, ördek, akbalıkçıl, sakarmeke, martı gibi kuşları konuk eden lagünde suyun üzerinin önemli bir kısmı deniz marullarıyla örtüldü. İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri ise, Bostanlı sahilindeki deniz marullarının toplanması için çalışma yürütüyor. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar ile deniz marullarını ve İzmir’i bekleyen tehlikeleri anlattı.
EVSEL VE FABRİKA KİRLİLİĞİ
Yaşar, İzmir Körfezi’nde oluşan deniz marullarının evsel ve fabrika kirliliklerinden oluştuğunu söyledi: “Deniz marulları ile müsilaj aslında aynı şey. Müsilaj mikroskop ile gözüken canlılar oluşturuyor. Deniz marulları ise gözle görülen canlılardan oluşturuyor. İkisinin de nedeni denizdeki besin kaynaklarının çok olması. Bütün bunların temelinde deniz kirliliği yatıyor. Bu kirlikler ise hem evsel hem de fabrika kirliliği. Bu kirlilikler arıtılmadan direkt Körfez’e boşalıyor. Bu kirli sular geldiği sürece bu hastalıktan kurtulamayız.”
Körfezin kirlenmesinde derelerin de etkili olduğuna dile getiren Yaşar, “Derelerden de çok kirli su geliyor. İzmir’de daha önceki yıllarda derelerin altını betonladılar. Dere ıslahı altında bilimsel katliam yaptılar. Toprakla suyun ilişkisini betonla kestiler. Derelerden gelen pis sular arıtılmak zorunda” dedi. İzmir Körfezi’nin kirlenmesi uyarılarının ilk olarak 1930 yılında yapıldığını fakat o günden bugüne gelinen noktada körfezin yeterince korunmadığını vurgulayan Yaşar, şunları dile getirdi: “İzmir Körfezi 2002 yılına kadar foseptik gibi kullanıldı. Atıklar arıtılmadan körfeze verildi. Biz bununla ilgili yıllarca konuştuk. Körfez’de ilk kirlilik 1955 yılında oldu, deniz marulları oldu. İzmir Körfezi kirleniyor diye 1930 yılında uyarılar yapılmış. O dönem kanal projesi yapılmak isteniyor ama olmuyor. 1980 yılına kadar bu proje yapılmıyor. 2002 yılında ise kanal projesi bitiyor. Bu proje körfezi biraz rahatlatıyor ama hala iç körfezde kaçak giriş var. Bunların mutlaka denetlenmesi lazım.”
KÖRFEZ HASTA
Yaşar, sözlerini şöyle sonlandırdı: “1955 yılından günümüze geldiğinde ise kirlilik ciddi bir boyuta geldi. Bunun çözülmesi için fabrikalar arıtma tesislerini açmalı. Arıtma tesisleri sübvanse edilmek zorunda. Ya da fabrikalar denize olan bölümleri kapatılacak. Körfez hasta. Artık körfeze bir şey yüklememek gerekiyor. Derelerin temizlenmesi gerekiyor. Fabrikaların sıkı denetlenmesi gerekiyor.”