Kırmızı kapaklı rehber kitaplar


Yaşam bizi zorladıkça, biz çocuklarımızın yaşamını daha da kolay hale getirmek için çabamızı artırıyoruz. İstiyoruz ki onlar bizim kadar yorulmasınlar. Gelecekte onları bekleyen zorlu koşulları bugünden hissetmesinler. Doğru mu davranıyoruz? Kesinlikle hayır. Bir ebeveyn olarak ben de aksi bir tutum sergilemiyorum. Kendime kalabilecek zamanı son anına dek onlar için harcıyorum, daha fazla yoruluyorum… Yeter ki diyorum, onlar rahat etsinler, mutlu olsunlar. Dönüp Avrupa kültürüne baktığımızda bizim kadar korumacı bir tutum içinde olmadıklarını görüyoruz. Gördüklerimize imreniyoruz, hayranlık duyuyoruz, takdir ediyoruz. Fakat hepsi bu kadar. İçimizden geldiği gibi davranmaya devam ediyoruz.


Bugünlerde Çınar Yayınları tarafından yayımlanmaya başlayan bir dizi var. Çınar’ın kırmızı kapaklı dizisi şimdilik üç kitap oldu. Devamının geleceği kanısındayım. Bu kitaplar çocuklara birtakım değerleri gösteren kitaplar. Hemen burada parantez açmalıyım ki; bunu çocuklardan önce ebeveynler gerekli görmeli. Parantezi kapatalım.

Üç kırmızı kapaklı kitap, üç İtalyan yazar ve üçünü de dilimize çeviren Tülin Sadıkoğlu. İlk kitap Paola Ferrero imzalı ‘Agata Hayatı Keşfediyor’. Bu kitabı resimleyense Antonella Abbatiello. Bir kedinin gözünden, onun anlatımıyla okuyoruz kitabı. Kedinin adı Agata. Ev yaşamını, balığı ve okşanmayı seviyor. Her kedi gibi o da sıcacık evinde olmaya bayılıyor. Öyle ki bahçeye bile çıkmıyor. Camın arkasından izliyor. Ama hayat işte. Her zaman arzuladığımız gibi olmuyor. Kedi bile olsanız bu böyle. Agata bir gün evde yapayalnız kalır. Nedeni ise yaşam kuralları. Her canlı doğar, büyür (eğer şanslı ise) ve ölür. Agata’nın ev arkadaşları yaşlı kadın ve adam da art arda ölünce kedicik evde bir başına kalıyor. Bu arada yazar harika işlemiş bu noktayı. Ölümü doğrudan göstermemiş çocuklara. Önce kadın ardından da adam tedavi olmak için evden ayrılıyor. Geri dönmeyince bunu okur kendiliğinden hissediyor. İşte olaylar böyle başlıyor. Yalnız ve aç kalan Agata boş evden çıkmak zorunda kalıyor ve dünyanın düşündüğünden çok daha tehlikeli bir yer olduğunu görüyor. Yaşamın çocuklara sunulanın aksine çok basit olmadığı ve zorluklara da her an hazır olmak gerekliliğini anlatan bir kitap ‘Agata Hayatı Keşfediyor’.

Bir diğer kitapsa ‘Uçan Minimini Kadın’. Giulio Cocchella yazmış, Roberto Lauciello resimlemiş. Kitap, “Sevmek birbirini sıkı sıkı tutmak mıdır yoksa el ele yürümek midir?” sorusunun yanıtını arıyor. Bir sevgi hikâyesi etrafında zorlu yaşam koşullarına direnmeye dair bir anlatı bu kitap. Uçan Minimini Kadın, aysız bir gecede rüzgârla havalanıyor ve karanlığın içinde kayboluyor. Bulutların arasında dans ederek gezinse de yeryüzünde onun için endişelenen bir Minik Adam vardır. Uçan Minimini Kadın’ı kaybetmekten korkar. Bu yüzden rüzgâr onu bir daha alıp götürmesin diye ayak bileğine bir ip bağlamaya karar verir. Fakat hesap etmediği bir ayrıntı vardır. O da rüzgârın şiddeti! ‘Uçan Minimini Kadın’ sıcak bir sevgi hikâyesi.

Kırmızı kapaklı dizinin şimdilik son kitabı da ‘Uçma Dersleri’. Luca Cognolato yazmış, Sophie Fatus resimlemiş. Küçük kırlangıç için adadan gitme zamanı gelmişti. Çünkü kış kapıdaydı. Fakat bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Tavşandan, kaplumbağadan, köstebekten, sazan balığından ve ayıdan tavsiyeler aldı. Haliyle hepsi kendi yöntemlerine göre önerilerde bulundular. Ve bunların hiçbiri küçük kırlangıç için uygun değildi. O, yine kendi yolunu kendi yöntemleriyle buluyor. Yaparak yaşayarak… Ki bu yöntem en etkili öğrenme yöntemidir. Bunu ona sevgiyle hatırlatacak olansa yine kendi türü, baba kırlangıçtır. Bu güzel kitabı şekillendiren soru da şu oluyor: “İnsan etrafındakilerin yapabildikleriyle mi yol alır yoksa kendi becerileriyle mi?”

Yaşam, kitaplardan öğrenerek mücadele edilemeyecek kadar zor olsa da kitapların rehberliği olmadan da önümüzü aydınlatmak kolay değil. Rehber kitaplarımız elimizin altından, başucumuzdan eksik olmasın!