Google Play Store
App Store

Henüz 7 yaşında yakalandığı kansere karşı 42 yaşına dek büyük bir mücadele veren Ozan Aşut’un ardından anne babası bir kitap hazırladı. Bu kitap dramdan çok büyük bir direnişin öyküsü.

Kısa hayata sığan büyük bir direniş
Kitap Özen Aşut ve yazarımız Attila Aşut tarafından hazırlandı. (Fotoğraflar: BirGün)

Semra KARDEŞOĞLU 

Attila Aşut, gazeteciliğe yarım asırdan fazla emek vermiş bir isim, şair yazar. Halen gazetemiz BirGün’de haftada bir yazıyor. Basında yer alan haberleri yazıları tarayarak dil bilgisi hatalarını tek tek çıkarıyor. Yanlış kullanılan kelimeleri bulup doğrusunu aktarıyor. Bizim gazeteye ayrıcalıklı davrandığını sanmayın sakın. Hatalarımızı tekrar etmekten asla kaçınmıyor. Doğrusunu isterseniz, her türlü inceliğin yok olduğu dönemde böylesi uyarılar çok kıymetli.

İşte bizim yazarımız meslek büyüğümüz Attila Aşut’un geçen hafta bir daveti vardı. Yakın dostları, arkadaşları, meslektaşları davetliydi. Eşi İç Hastalıkları ve Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Özen Aşut ile birlikte karşıladılar dostlarını. Bu öyle sıradan bir davet değildi. Attila Ağabey, iki yıl önce 13 Kasım günü tek çocukları Ozan Aşut’u henüz 42 yaşında iken kaybetti. Ona ilişkin hazırladığı ‘Ozan’a Güz Çelengi’ isimli kitabı imzaladı o gün.

DEFNE BABASINI BU KİTAPLA TANIYACAK

Kitabın sunumunda Atilla Aşut “Biricik oğlumuz Ozan’ı iki yıl önce 13 Kasım günü yitirdik. Yüreğimizi yakan bu onulmaz acı hiç dinmeyecek. Gideni geri getirme olanağımız yok. Ama sevdiklerimizi manevi anlamda yaşatmanın çeşitli yolları var. Bu yollardan biri ve belki de en etkilisi o insanı sürekli anımsamızı sağlayacak bir anı kitabıdır diye düşündük ve bu düşünceyle elinizdeki kitabı hazırladık” diyor.

Kitabı ‘Defne’ye adayan Aşut şöyle dedi: “Oğlum Ozan kızı Defne ile çok az süre geçirdi. Ben bu kitabı onun babasını daha iyi tanıyabilmesi için de hazırladım.”

Ozan eşi ve kızıyla

Kitabın önemli bir bölümünde anne Özen Aşut’un kaleme aldığı Gündökümleri yer alıyor. Hem anne hem de bir hekim olarak henüz 7,5 yaşında kanserle tanışan oğlu ile yaşadığı bu zorlu süreci anlatıyor.

Hayvanat bahçesindeyiz.

Kitap tıpkı eşi Câna Koçak Aşut’un yazdığı bölümdeki başlık gibi ‘Bir Direniş Hikayesi’ni anlatıyor. Kansere karşı 7,5 yaşında başladığı ve 42 yaşına dek sürdürdüğü bu mücadelede tek bir an hayattan kopmadan yaşamış. Belki iki ömre sığmayacak her şeyi sığdırmış. Çok az rastlanır bir kanser türüne karşı zorlu ameliyat, kemoterapi, radyoterapi süreçlerinde eğitimini aksatmadan devam ettirmiş. Bilgisayar mühendisliği eğitimi, sonrası çalışma hayatı...

Ozan ve arkadaşları yılbaşı kutlamasında

MAMAK CEZAEVİ’NDEN OZAN’A MEKTUPLAR

Onun yaşamının köşe taşlarını okurken bir yandan da Türkiye tarihini okuyorsunuz sanki. Hayatı hep direniş dedim ya. 12 Eylül Darbesi’ne birkaç ay kala aydın bir ailenin çocuğu olarak doğmanın bedelini de ödemiş. Anne babası o henüz 11 aylıkken tutuklanıyor. O dönem yürürlükte olan 141-142’nci maddeden tutuklanıyor. Yani "Düşünce suçu!” Annesine 2,5 babasına ise 4‘üncü. yaşında yeniden kavuşuyor.

Cezaevi sonrası babasıyla kucaklaşma (Temmuz 1984)

O dönem anneannesi büyütüyor Ozan’ı. Kitapta Aşut’un, oğluna Mamak Askere Cezaevi’nden yazdığı mektuplar da yer alıyor.

Atilla Aşut’un oğluna gönderdiği mektup

GEZİ DİRENİŞİNDE GELEN TEKLİF

“Bir direniş hikayesi” demiştim ya eşi Câna Aşut’a yaptığı evlilik teklifi de böyle olmuş. Gezi Direnişi sırasında arkadaşlarının hazırladığı “Benimle bir ömür direnir misin?” yazılı pankartı Gezi’de açarak yapmış teklifi.

Kitapta ailenin özenle sakladığı Ozan Aşut’a ait karneler, yuva öğretmenlerinin notları, kompozisyon ödevleri, yaptığı resimler, fotoğraflar, sevenlerinin onun için yazdığı notlar akıp gidiyor.

Kitap ismini de Nâzım Hikmet’in ölümünün ardından Şilili ozan Neruda’nın “Nâzım İçin Bir Güz Çelengi” şiirinden almış.

Ozan’ı hiç tanımadım. Kitabı okuduğumda "Keşke tanıyabilseydim" dedim. Sonra “İyi ki bu dünyadan geçmişsin kardeşim iyi ki” dedim.