Geçti, gitti sonbahar. Ki o müntehir yapraklar zamanı, yeşilden sarıya, kızıla ve toprağa dönüşün hikayesi..

Şimdi kış, bütün intihar etmiş yapraklar ince bir buz tabakası altında. İlk gidenler çoktan toprağa döndüler. Sona kalanlarsa donmuş toprakla yan yana yatıyorlar şimdi. 

Ve sahipsiz bahçede dımdızlak ağaçlar.Birinde, her yerine çocuk kahkahaları sinmiş boş bir salıncak. O kadar benimsemiş ki işini, üzerinde hala bir çocuk varmış gibi sallanmakta hafiften.

Bir sarhoşluk hali kentin üstünde. Salıncakla beraber sallanmaktayız. Koca bir kent sallanmakta.. Kentin kirli örtüsü yutmuş umutları.

Bir zikir hali çökmüş, insanlar ada vapuru gibi sallanmakta kendi boşlukları içinde.  Kalabalık sohbetler bitmiş, fısıltılarla gelip fısıltılarla gidiyor insanlar.

Sansür otosansürü tetiklemiş. Atılan her adım acabalarla atır olmuş..

Gerçek uhrevi olanla karışmış, belirsizlik sisi içinde bilmeyiz, bilemeyizler çoğalmış.

Kuşku çekirgeleri, istila etmiş her yeri. ne bulursa kemirmekte, yok etmekte..

Gün ortası karanlık.

Gerçeği bilemeyiz madem, ne yapsak boş;

Ömür boyu kuşku içinde kalmak mı hoş?

Aklın varsa kadehi bırakma elden

Bu karanlıkta ha ayık olmuşsun, ha sarhoş.

Hayyam’ın ayıklıkla sarhoşluk arasına kurulmuş mey köprüsünde binlerce insan. Ne ileriye gidebiliyor ne geriye.. Hafif hafif sallanıyorlar köprü üstünde sadece...

Sonra, sonra... Bir ince ışık..

Arnavut kaldırımlı virane sokaklardan kanat sesleri, duman duman yükseliyor göğe..

Bulutlar açılıyor,  saygıyla yer açıyorlar kopup gelen bu özgürlüğe...

Güneş, raks ediyor kendince..

En güzel şarkılarıyla geliyor çocuklar..

Süpürülüyor yalanın korkusu tortular..

En güzel şarkılarıyla yürüyor çocuklar.

Yürüdükçe, yıkılıyor barikatlar.

Yürüdükçe, bir karanfil  kokusu, yürüdükçe akça pakça oluyor sokaklar.

Yürüdükçe, kuytusundan çıkıyor umut, güneş görmüş sis gibi dağılıyor kuşkular.

Yürüdükçe, gür sloganlara dönüşüyor fısıltılar.

Yürüdükçe, daha büyüyor, daha büyüyor yollar..

Artık biat yok, korku yok, talana, yağmaya geçit yok.

Artık, sansür yok, susmak yok, sinmek hiç yok.

Artık,  yalana zikirle sallanmak yok.

Şimdi kışın ortası bahar.

Şimdi sallanan bir tek zülmün saltanatı var.