Devlet hastanesinde kısırlaştırma (vasektomi) ameliyatı olan çift, 19 ay sonra çocuk sahibi olunca başlattığı 10 yıllık hukuk mücadelesini nihayet kazandı. Anayasa Mahkemesi, "maddi ve manevi varlığını koruma hakkı ihlal edildi" diyerek yeniden yargılama yapılmasına karar verdi, ancak tazminat isteğini kabul etmedi.

Kısırlaştırma ameliyatı sonrası çocuk sahibi olan çiftin başvurusu karara bağlandı

4 çocuğu olan K.D. 2010 yılında vasektomi ameliyatı oldu. Ancak ameliyattan 19 ay sonra eşi G.D. hamile kaldı.

Bu durumdan zarar gördüklerini belirten çift Sağlık Bakanlığı’na yaptıkları başvurunun reddedilmesi üzerine İdare Mahkemesine bakanlık aleyhinde dava açtı. Çift, dava dilekçelerinde yaşlarının ileri olduğunu, ekonomik durumlarının yetersiz olduğunu, başka sağlık sorunları da bulunduğunu bu nedenle gebelik istemediklerini ancak hatalı tıbbi müdahale sonucu gerçekleşen gebelik nedeniyle zarara uğradıklarını anlattı. Çifti, doğum ve ardından yaşadıkları tedavi sürecinde yaşadıkları zorluklar nedeniyle psikolojilerinin bozulduğunu, doğan çocuğun bakım ve eğitim masraflarını karşılayamayacaklarını belirterek maddi ve manevi tazminat talebinde bulundu.

Bakanlıktan gelen savunma üzerine verdikleri dilekçede de çift, Tedavi Sonrası Bilgi Formunda “dikkat etmesi gereken noktalar” kısmında “4 ay korunacak” dışında bir ibare bulunmadığını, işlemi gerçekleştiren doktorun kendilerine işlem sonrası test ve kontrol ile ilgili bildirim yapmadığını, doktorun vasektomi sonucu geri dönülemez şekilde kısırlık olacağını bildirdiğini belirtti.

ADLİ TIP: TIBBİ İHMAL DEĞİL

Yargılama sürecinde düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporunda, vasektomi sonrası sperm kanallarının tam kapanmamasının gebeliğe neden olabileceği, her türlü özene rağmen görülebileceğini, bunun tıbbi ihmal ya da ‘kusura bağlı olmayan komplikasyon’ olarak görülebileceği değerlendirildi.

Raporda vasektomi işlemini yapan doktorun da savunmasına yer verildi. Doktor, hastaya 4 ay sonra kontrole gelmesi gerektiğini ancak hastanın bu kontrole gelmediğini anlattı.

İdare Mahkemesi, 2014’te verdiği kararında, bilirkişi raporunu esas alarak ileri sürülen zararla idarenin tazmin sorumluluğu arasında bağ olmadığını bildirerek davanın reddine karar verdi.

Rapora itiraz ederek kararı temyiz eden D. çiftinin bu başvurusu da 2017’de Danıştay’dan döndü. Bunun K. ve G.D. Anayasa Mahkemesi’ne hak ihlali iddiasıyla başvurdu.

“Vasektomi ameliyatından sonra sperm testi yapılması gerektiği halde bu konuda bilgilendirilmedikleri ve ameliyattan sonra kontrole çağırılmadıkları, ilgili testlerin yapılmadığı, bu nedenle ameliyatı gerçekleştiren doktorun kusurlu olduğu” iddiasını görüşen Yüksek Mahkeme, konuyu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ve Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı açısından inceledi.

Anayasa Mahkemesi, evli çiftin anayasada güvence altına alınan "kişinin maddi ve manevi varlığının ihlal edildiği" sonucuna vardı.

Başvuruculara Bakanlık görevlileri tarafından test ve kontrolle ilgili herhangi bir uyarı yapılmadığını belirleyen Yüksek Mahkeme, iddiaları kabul ederek, oy birliğiyle hak ihlali kararı verdi. Tazminat talebini kabul etmeyen Anayasa Mahkemesi, kararın bir örneğini yeniden yargılama yapılması amacıyla Bursa 1. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. (ANKA)