Dünya Kupası’nın renk ayrımı tamamen kıtaların rengini ortaya koymaktadır. Bence böyle büyük bir organizasyonda sadece ülkelerden

Dünya Kupası’nın renk ayrımı tamamen kıtaların rengini ortaya koymaktadır. Bence böyle büyük bir organizasyonda sadece ülkelerden söz etmek kıta insanlarına haksızlık olur kanaatindeyim. Kıtanın karakteristik özellikleri tüm sahip olduğu ülkelere küçük nüans farkları ile yansımıştır. Günlük yaşantıları, olaylar karşısındaki duygusal tepkiler, yaşam şekilleri. Bunları görmezden gelmek sanırım bütünün inkârı anlamına gelir. Spor ile ilgili koşullara bakıldığında; farklılıklar bütünün içindeki ayrıntılardan başka bir şey olamadığıdır. Dünya Kupası’nın en önemli özelliği; endüstriyel yaftasını bir kenara bırakırsak, kıtaların kendilerini eşit koşullarda ifade etmelerinin ortamının sağlanmasıdır.
İşte Afrika’nın renkleri… Hayatta kalabilmenin mucizesi ile özgürlük histerisinin sahaya yansımasından başka bir şey değildir. Sürekli koşmak, sürekli sıçramak, sürekli saldırmak, eğer arkada bir bedel ödenecekse gözlerini kırpmadan bunu vermek. Tek amaçları siyah insanı yaşamın kıyısında tutabilmek... Asya’daki küçük sarı benizli insanın amacı; çalışıp didinip var olduğu toplumu, başarı ile temsil etmektir. Başarısızlık da ki sonucu baştan kabul ettiği kesin olup, mücadeleye öylece başlamışlardır. Başarmanın yolunun kolektif mücadeleden geçtiğinin bilincinde top oynamaları kıtanın karakteridir.
Güney Amerika… Namı diğer “Latin Amerika”. “Latin Ayakta Ölür” sözü boşuna söylenmemiştir. Dansın, estetiğin, ruhlarındaki özgürlük mücadelelerinin hovardalıkları ve isyanın sahaya yansımasının tüm ayrıntılarını hepsinde görebilmekteyiz. Salsanın, çaçanın, tangonun, marinerenin ayrıntılarını ortaya koymalarındaki ahenk hepimizi büyülemektedir.
Uzak diyarlar… Uzaklardaki beyazların, imparatorluklarına olan bağlılıklarını ortaya koymaları tamamen bir sınırsız güç gösterisinden başka bir şey olmadığı açıkça ortadadır. Yerlilerden farklı ve üstün olma paranoyası onları daha saldırgan ve dirayetli kılmıştır. Aslında bu bir Anglo-Sakson histeriden başka bir şey değildir. Avustralya, Yeni Zelanda bu grubun en iyi örneğidir. Amerika ise bunlara yakın,
Latin’e uzak, Avrupa kültürün yansımasıdır. Avrupa’nın açılımı ise: Araştırmak, geliştirmek, denemek, var olana yenilik kazandırmaktır. Renklerdeki ahenk farklı olmakla beraber aslında zenginliğinde gösterisidir. İngilizlerin kuralcılığı, Akdeniz’deki sıcaklık ve ateş,
Almanların mekanik ve sistematik yapısı, Slavların spora olan genetik uyumu, koloni egemen ülkelerin renk ayrımı! Kuzeydeki sabır ve dirayet, oyun temposundaki birliktelik; yaşamın sınırlarını ortadan kaldırmıştır. İnsanı keşfetme ile ortaya çıkan felsefi anlam, sömürme ihtirasının olduğu zamana denk gelmesi bir zenginlik ifadesidir. İşte o zenginlik yeşilin üstünde de kendini net olarak ortaya koymaktadır. Kıtaların yaşamsal süreçleri ayrışmalar üzerine kurulsa da özdeki bütünlüğü ortadan kaldırması mümkün değil. Zenginlikleri karşılıksız sunabilecekleri bu ortamın tadını çıkarmak da bir zenginliktir.