Kitle imha silahlarının önlenmesi mi, kitle örgütlerinin ‘imha’ edilmesi mi?

Avukat Şenal Sarıhan

Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun teklifi, TBMM’den geldiği gibi geçti. Muhalif komisyon üyelerinin itirazları dikkate alınmadı. Komisyonlarda alışılagelmiş bir uygulama var. TBMM İç Tüzüğü’nün 38. Maddesine göre, komisyonun öncelikle Anayasa’ya uygunluk denetimi yapması gerekir. Şayet, teklifte Anayasa’ya aykırı düzenlemeler varsa maddelerin görüşülmesine geçilmeden reddedilmesi gerekirdi.Açık aykırılıklara karşın “uzmanlar inceledi” savunması ile özünde komisyon üyesi milletvekillerinin doğrudan yapması gereken inceleme yaptırılmıyor. Yukarıdaki yazımda Anayasa’nın ve AİHS’nin hangi maddelerine aykırılık olduğunu belirtmeye çalışmıştım.Onlara değinmeyeceğim.

Teklif, artık alışılageldiği gibi bir torba yasa olarak sunulmuştu. AKP, genel olarak bağımsız olarak incelenmesi gereken Temel Yasaları dahi bir torba içine atarak hukuka aykırı düzenlemeler kuruyor. Bu teklifin içinde Yardım Toplama Yasası, Dernekler Yasası, Ceza Yargılama Usul Yasası, Kabahatler Kanunu, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi ve Terörizmin Finansmanı’nın Önlenmesi Yasalarına atıf var. İsmi gereği, bu teklif, sadece son iki yasayı ilgilendirebilir.Hatta,TATF’nin 2019 raporunda istenen hususlar, Terörizmin FinansmanınınÖnlenmesi Hakkındaki Kanuna yapılacak birkaç ek madde ile çözebilirdi.Fakat, teklifi incelediğimizde asıl amacın yine demokratik haklara sınır getirmek olduğunu görüyoruz. İktidar, özellikle Gezi sürecinden başlayarak,demokratik kitle örgütlerini hedef gösteriyor. 2018’de kaldırılmış olan OHAL‘KHK’lerini yasa maddelerine dönüştürerek olağan dönemde OHAL hukuku yaratıyor. Olumsuz koşullara karşın direnen dernek, vakıf, sendika meslek odaları gibi hak temelli kuruluşların güçlenmesinin önü kesilmeye çalışılıyor. Önümüzdeki teklifle yapılan da bu… İnsan hakları ve demokrasiden yana olan kuruluşların bütünü ile onaylayacağı “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesini” konu alan bir yasa teklifinin içine yerleştirdiği antidemokratik düzenlemelerle kamuoyu önünde de bir kafa karışıklığı yaratmaya çalışıyor. AKP’ye göre muhalifler her şeye karşı çıkıyor. Teklif içinde bu silahların finansmanı ile hiç ilgisi olmayan sivil yapılara getirilmek istenen“yasaklar”ı görerek susmak elbette olanaksız.

Teklifin içeriğine baktığımızda 43 maddenin sadece ilk altı maddesinin konuyla ilgili olduğunu, izleyen maddelerin ise “Terörizmin finansmanının önlenmesi” gerekçesi arkasında demokratik kuruluşlara yeni bir pranga getirdiğini görüyoruz. Teklif, altı ayrı yasada değişiklik öneriyor.Her yasayı ayrı ayrı değerlendirebiliriz. Ancak bu yazımızda vahamet sıralamasına göre önceliği Dernekler Yasası ve Yardım Toplama Kanunu’nda yapılan değişikliklere vermek istiyorum.

İzinsiz Yardım Toplamaya Katmerli Cezalar

Yardım Toplama Kanunu’nun 6. Maddesine eklenen fıkra ile“İzinsiz yardım toplama faaliyetinin internet ortamında yapıldığının tespiti halinde ilgili valilik veya İçişleri Bakanlığı tarafından içerik veya yer sağlayıcıya, yardım toplama faaliyetine ilişkin içeriğin çıkarılması için bildirimde bulunulur. İçeriğin en geç 24 saat içinde kaldırılmaması ya da teknik nedenlerle bildirimde bulunulamaması valilik ya da İçişleri Bakanlığı, erişimin engellenmesine karar verilmesi için Sulh Ceza Hâkimliği’ne başvurur. Hakim en geç 24 saat içinde karara bağlar ve doğrudan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na gönderir’’ hükmü getirilmektedir.

Bu bağlamda 29. Maddeye; “Yukarıdaki kurallara uymaksızın yardım toplayanlara beşbin liradan yüz bin lira para cezası veriliyor.İzinsiz olarak internet ortamında yardım toplanması haline ise bu ceza onbin liradan, ikiyüz bin liraya yükseliyor. İzinsiz para toplamaya yer ve imkân sağlayanlarla, bu yasaya aykırı olarak yurt dışına yardım yapanlara da farklı para cezaları geliyor. Ayrıca izinsiz toplanan paralara el konularak, mülkiyetleri, kamuya geçiriliyor.Anılan yaptırımlara vali ya da onun yetkilendireceği yardımcısı ya da kaymakam karar veriyor. İzinsiz para toplama işlemlerinin ayrıca suç oluşturduğu iddiası halinde ceza yargısı gündeme giriyor.

Ayrıca,Yasa’nın 16. Maddesinin 3. Fıkrasına ek getirilerek, denetim görevlilerinin“denetim görevi kapsamına giren hususla ilgili olarak” kurumdan her türlü belgeyi isteyebileceğianılan kurumun da, özel yasalarındaki hükümleri ileri sürerek bu belgeleri vermekten kaçınamayacağı hükme bağlanıyor.

Dernekler Yasası’na Getirilen Kısıtlamalar

Teklifin 11. Maddesinden başlayarak 19. Madde’ye dek de Dernekler Yasası’na getirilen kısıtlamalarla karşılaşıyoruz. Teklifin 11. Maddesi’nde, Dernekler Yasası’nın “Amaç” başlıklı 1. Maddesinde daha önce yasa kapsamına alınmamış olan “yabancı dernekler ve merkezleri yurt dışında olan dernekleri” de kapsam içine alıyor. Böylece sınırlama ve cezalandırma kapsamına yabancı dernekler ya da merkezi yurt dışında olan dernekler de eklenmiş oluyor.

İzleyen madde de ise Dernekler Yasası’nın “ Dernek kurma Hakkı” başlıklı 3. Maddesine, 2. Fıkradan sonra gelmek üzere;

“TCY’nin“”Belli hakları kullanmaktan mahrum edilme” başlıklı 53.madde de verilen süreler geçmiş olsa ve affa uğramış dahi, 6415 Sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında yer alan suçlar ile TCK^nda yer alan Uyuşturucuveya uyarıcı madde imal ve ticareti veya suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçlarından mahkûm olanlar, derneklerin yönetim organlarında görev alamazlar. Dernek organlarına seçildikten sonra bu suçlardan mahkûm olurlarsa görevleri sona erer”düzenlemesi öneriliyor.

Bu öneri içindeki tuzak, “6415 Sayılı Yasa kapsamında ki suçlar” oluşturuyor. Anılan Yasa’nın kapsamında hangi suçlar olduğuna baktığımızda ilk dikkatimizi çekenTerörle Mücadele Yasası’na yapılan atıflar oluyor. Bu yasada sayılan suçlar, kovuşturma, soruşturma ve infaza ilişkin hükümler yönünden Terörle Mücadele Yasası hükümlerine bağlanıyor. Teklif, Türkiye yargılama pratiğinde, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün “terör” sopası ile ihlaline neden olan bu Yasa’ya, hak ihlallerine neden olacak ” tehlikeli bir alan daha açıyor.

İzleyen maddelerde, Dernekler Yasası’nın, 19. “Denetim ve Deneticinin hakları” ve 21 “Yardımlar” başlıklı maddelerine, Yardım Toplama Kanunu’nda yapılan değişikliklere paralel hükümler getiriliyor.

Teklif’in 15. Maddesi ile Dernekler Yasası’nın 30. Maddesinden sonra gelmek üzere “30/A” maddesi ekleniyor:

“Bu teklif içinde yer alan suçlar nedeni ile derneğin genel kurulu (üyeleri) dışındaki organlarında görevli olanlar ya da ilgili personel hakkında soruşturma başlatılması halinde bu kişiler ya da bu kişilerin görev yaptığı organlar, tedbiren İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabiliyor.Görevden uzaklaştırma yeterli görülmezse ya da gecikmesinde sakınca varsa İçişleri Bakanı, derneği geçici olarak faaliyetten alıkoyuyor.

Bakan, 24 saat içinde de Mahkeme’ye başvuruyor. Mahkeme 48 saat içinde karar veriyor. İtiraz hakkı var.Ancak, mahkemenin bu itiraz hakkında karar verişi bir süreye bağlı değil. “Gecikmeksizin” deniyor!..Eklenen maddenin tümü ile adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini, hakkında kesin hüküm olmayan bireyin hak mahrumiyeti ile karşılaşmaması gerektiği gibi temel ilkeleri de ortadan kaldırıyor..

Teklifin 16.maddesi,Dernekler Yasası’nın “ Ceza Hükümleri” başlıklı 32. Maddesinin 1. Maddesinin k fıkrasında değişiklik öneriyor. Buna göre “ ‘İç Denetim ‘ başlıklı 9 ve‘Beyanname Verme Yükümlülüğü’ başlıklı 19. Maddesine uymayanlar ile tutulması zorunlu defterleri elde olmayan bir nedenle okunamaz hale getiren ya da kaybedenlerin, öğrenme tarihinden itibaren 15 gün içinde, dernek merkezinin bulunduğu yer mahkemesine başvurarak zayi belgesi almayan ya da denetçilere ibraz etmeyenler hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis ve adli para cezası getiriliyor...

Aynı maddede 7.000TL üstü her türlü gelir, tahsilat,gider ve ödemelerin bankalar, diğer finans kuruluşları ve PTT ile yapmayan yöneticiler para cezası getiriliyor.

Yukarıda açıkladığımız Dernekler Yasası’nın 3. Maddesi3. Fıkrasına aykırı olarak dernek organlarında görev alanlar hakkında (haklarında sayılan suçlardan soruşturma açılmış ve kesin karar verilmemiş dahi olsa) uyarı tarihinden itibaren 7 gün içinde işlem yapmayan yöneticilere para cezası uygulanıyor. İkinci 30 günde de işlem yapılmamışsa, idare ya da Cumhuriyet Savcılığı, derneğin feshi içinMahkemeye başvuruyor.

Yukarıda sıraladığımız düzenlemelerin her biri Anayasa’nın pek çok maddesinin açık ihlali iken, sorunun çözümünü Anayasa Mahkemesi’ne mi bırakacağız?Yargıdan umudumuz var mı? Önümüzde bizi zorlayan bir süreç duruyor Halkı, örgütlü olmaktan ve özgürlüklerini, “özgürce” kullanmaktan yoksun bırakmaya çalışan bu uygulamaların yeni olmadığının bilincindeyiz. Herşeye rağmen örgütlerimize sahip çıkmak ve yılmamak gibi bizim de “yeni” olmayan bir bilincimiz var. Hep birlikte yüksek sesle haykırıyoruz: Evet Bizi susturamayacaklar.