Derin bir mevzu değil…

Anlaşılması son derece kolay bir mesele üzerinden, ‘Türkiye’nin Suriye politikalarını eleştiren’ bir paylaşımı çarpıtarak vazife çıkarmak, tam da tetikçiye, gerçek ülke düşmanına yaraşır bir tarz. Bağlamından koparmak ise akılsıza ya da kurnaza!

Gazeteci eleştirir, gerçeğin peşinden gider, ironi yapar, doğruları anlatmaya çalışır.

•••

Sonuç kısmı açıktır…

Şimdiye kadar yazdıklarımız, yaptığımız haberler gerçeğin sağlamasıdır.

Müdahil olunan Suriye politikaları, yükseltilen savaş dili, demokrasiden gittikçe uzaklaşan bir tarz; şehirleri, hayatımızı, bir kâbusa, ölümün kol gezdiği bir vatan toprağına çevirmiştir. İçeride-dışarıda düşman yaratan politikaların ülkeyi götürdüğü yer herkes tarafından açıkça görülmektedir.

•••

Ya bizdensin ya değilsin mantığıyla ve ucuz diliyle, toplumun, gazetecinin, öğretim görevlisinin, siyasetçinin yarısını muhtelif zamanlarda karşısına koyan siyasetle ülkenin ne denli yara aldığı açık değil mi?

•••

Artık komik oluyorsunuz…

İfşa edelim…

Kayseri’de 14 kişi canından oluyor…

“Halkın bedelli parası bulamayan çocuklarına nasıl kıydınız?” diye yazıyorsunuz…

‘Aklı başında’ birileri çıkıyor; “Ne yani üniformalılar öldürülsün mü, zenginler katledilsin mi?” diye soruyor.

Bir hafta önce Beşiktaş’ta çoğu polis 44 kişinin katledildiği saldırı için ‘arşivde duran’ aynı şeyleri yazdığınızı görmüyor!

•••

Mevzu derin değil!

Defalarca, teşbih ve ironi yoluyla anlattık.

Henüz muhalefet kısmına bile gelemediğimizi dile getirdik.

Çünkü şimdiye kadar, çok basit şeyleri savunmaya çalıştık.

Çocuğa dokunma, ağaca dokunma, şehirleri ucubeye çevirme, insanların ölmesine, öldürülmesine, çocukların, kadınların gömülmesine fırsat verme dedik.

•••

Mevzu derin değil… Sizin de arşiviniz ortada.

Kıvırmaktan başınız dönmüş, aklınız karışmışsa anımsatalım. Dün FETÖ’cüydünüz. Darbe sonrası Kemalist. Çözüm sürecinde Kandil yollarında, Suriye Telafer’de çocuklar ölürken IŞİD saflarında.

•••

Çocuklar ölmesin, taşeron örgütler büyümesin, siyaset, barış, hayat kazansın demekten, ölüm yerine yaşam güzellemesi yapmaya devam etmekten, basit şeyleri savunmayı sürdürmekten korkacağımızı mı sandınız; anca gidersiniz!

•••

Küçük tetikçilerden vatana millete gına geldi. Vaktimizi alıyorsunuz; bir trol âleminde, hedef gösterip tehdit edip sonra da ‘tehdit ediyorlar’ diye belden aşağı vuruyorsunuz.

Gerçek gazeteci tehdit etmez, gerçek gazeteci barış dilinden uzaklaşmaz, gerçek gazeteci durumları, olguları, saptamalarını elinden geldiğince anlatmaya çalışır. Bunun karşılığında eleştirir, tavır koyar, dilinizi ucuzlatmadan yazarsınız. En azından ‘ileri demokrasilerde’ böyle olur.

•••

Son olarak yılmadan değerlerimizin peşinden gideceğimizi belirtirken, ülkenin geldiği durumlara dikkat çekip bin kez yaptığımız uyarıyı yineleyelim:

Gerçeği görüyoruz. Nereden gelirse gelsin demokratik olmayan silahlı hiçbir eylemin yanında değiliz. Tümünün toplumu konsolide ettiğini, dönülmez ufuklara savurduğunu anlıyoruz. Öldükçe kopuyoruz. Öldükçe derinleşen uçuruma düşüyoruz. Yeter artık susturun silahlarınızı!

•••

Bir savaş değil, bir yıkım değil, geri dönülmez bir ufuk değil, barış, demokrasi, eşitlik, akıl ve kardeşlik istiyoruz!