Erdoğan kabinesinin yalnızca AKP’ye oy vermiş olan değil farklı partilere de oy vermiş bulunan seçmen tarafından umut bağlanmış önemli ismi, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, hafta sonunda yapılan bir toplantıda eğitimin 2023 hedefleri üzerine konuşurken, ‘bizim eğitimde kıyameti koparmamız lazım. Ortak akla değil sivri akıllara kulak vermemiz lazım’ dedi.

Şimdi tam da okullar açılacakken sivri akıllı biri olarak sesleniyorum: ‘Hocam dikkat edin kopan kendi kıyametiniz olmasın’! Zira eğitim politikasına (politikasızlık da bir politikadır) 16 yıllık AKP iktidarı boyunca şekil veren isim belli. Bugüne kadar 7 Milli Eğitim Bakanı, 14 sistem değiştirmiş iktidar. Bu değişikliklerin her biri de reform olarak sunulmuş. Yeni bakan, belki de bu yüzden özenli seçtiği cümlelerinde ‘gerçekleştireceğimiz değişikliği reform olarak adlandırmıyorum’ diyor.

Sırasıyla LGS, OKS, SBS ve TEOG adı verilen sınavlarla liselere kayıt yaptırabilen öğrenciler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın torununun TEOG’a gireceği sene yapılan son bir değişiklikle yepyeni bir sistemle tanıştı. Tam anlamıyla fiyaskoyla sonuçlanan yeni seçme sisteminde, en başarılı öğrencilere iki seçenek sunuldu, en yakın imam hatipe kayıt yaptırmak ya da açıkta kalmak! Tüm politikasızlığının ortasında son 16 yıl boyunca eğitimdeki tek istikrarlı adım, eğitimin istikrarlı şekilde dincileştirilmesi oldu.

Bugün üniversiteye girişte başarı oranı diğer tüm okulların ortalamasının altında kalan yüzlerce imam hatibimiz var. Tercih edilmeyen, kontenjanı boş kalan imam hatipler bir tarafta, fazlaca tercih edilen ve kapasitesinin üzerinde öğrenciyle doldurulan diğer okullar diğer tarafta ! Üstelik Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2017-2019 yatırım planına göre fen liselerine 109.6 milyon lira bütçe ayrılırken iimam hatip okullarına 1.7 milyar lira ayrıldı.

Bu rakamlar 1 fen lisesine karşılık 17 imam hatip lisesi kurulacağı anlamına geliyor. Birçok imam hatip ortaokulu ve imam hatip lisesinde kız ve erkek öğrencilerin sınıfları ayrıldı yani karma eğitime son verildi. Bazı okullarda sınıfların ayrılması yetmedi, kız ve erkek öğrencilerin koridorları dahi ayrıldı, gerekçe olarak da “veliler böyle istiyor' bahanesinin arkasına sığınıldı. Veliler yani seçmen, halen yürürlükte olan anayasanın 42. maddesini biliyordur herhalde. Madde 42, “eğitim-öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz" diyor.

Ülkeyi 16 yıldır yönetenlerse, ulusal eğitimden uzaklaşıp, başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, kendilerine yakın dini kurum ve vakıflarla protokoller imzalamaya doyamıyor. Başta Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti ve Türgev olmak üzere birçok dinci kuruluş, devlet okullarında “değerler eğitimi' adı altında ders ve seminerler veriyor, bağış topluyor, dini içerikli yayınları dağıtıyor. Kamu kreşleri teker teker kapatılırken, Diyanet’in açtığı kreşlerde 4-6 yaş arası çocuklara dini eğitim verilmesi yine sıbyan mektebi adı altında dini eğitim veren Kuran kursu kreşlerinin açılması gibi uygulamalar Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve tarikatların güdümüne girdiğinin bir diğer göstergesi.

Şimdi hala laiklik hassasiyeti olan bir grup seçmenin gözünün içine baktığı yeni Bakan Ziya Selçuk, eğitimi çağdaş bilim ve eğitim esaslarıyla yeniden şekillendirebilir mi sizce? Mesela, yeni Bakanın gücü ‘ihtiyaç fazlası imam hatipleri Fen Lisesi’ne dönüştürüyorum’ demeye, diyebilmeye yeter mi? Yoksa sahibi olduğu özel okulda edindiği tecrübeyle yeni Bakanın görevi, eğitimi tamamen özelleştirmek mi?

Parasız, nitelikli, laik, bilimsel ve eşit eğitim hakkı hepimizin çocuklarının hakkı. Devlet okullarını gözden çıkarıp parası olan ya da bankadan kredi çekebilenin çocuğuna nitelikli eğitim imkanı sunup geri kalan çoğunluğun çocuğuna itaat etmeyi, kininin takipçisi olmayı ve kadınla erkeğin asla eşit olamayacağını anlatmayı sürdürecek mi Bakanlık?

İktidara yakın sendikalarıyla, haksız yere işinden edilmiş akademi camiasıyla, atama beklerken umudu tükenmiş yüz binlerce genciyle, velilerden bağış adı altında zorla para toplayan okullarıyla, kayıt yaptıracak okul bulamayan öğrencilerle, rayından çıkmış eğitim trenini nasıl rayına oturtacak Ziya Selçuk? Sivri akıllılara kulak verecek bir irade var mıdır sahi yoksa sivri akıllılara akıllarını kendilerine saklamalarını tavsiye edecek, konuşmaya kalkanı din düşmanı, vatan haini ilan edecek kindar bir nesil mi yetişmiştir çoktan? Ne dersiniz hocam?