Kıyı kenar çizgisinin yeniden tespiti ‘yeni yapılaşma’ demek

Erol KESİCİ
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı, Hidrobiyolog

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca Kıyı Kanunun Uygulamalarına Dair Yönetmelik’te değişiklik yapıldı. Yönetmeliğin 9. Maddesi’nin 6. kısmına “Meskun olmayan Hazine taşınmazlarının bulunduğu kıyı alanlarında veya turizm işletmesi belgesi almış yapıların bulunduğu kıyı alanlarında; mevcut kıyı kenar çizgisine yapılan itirazların Valilik Kıyı Kenar Çizgisi Tespit Komisyonlarınca değerlendirilmesi sonucunda; bu alanların kıyı özelliği taşıyıp taşımadığının hazırlanacak teknik raporda belirtilmek kaydı ile yeni bir kıyı kenar çizgisi tespiti yapılması” bölümü eklendi. Yönetmelik Resmi Gazete’de 16 Nisan’da yayımlandı ve bu tarihten itibaren yürürlüğe girdi. Bu değişiklik ülkemizin doğal kıyı ve biyolojik çeşitlilik kaynaklarının azalması ile kıyıların doğal temizlik işlevinin giderek azalması ve sularımızda kirliliğin giderek artması endişesine neden olmakta.

KIYILAR NEDEN KORUNMALI?

Suyun, havanın ve toprağın kesişme noktası, kara ile su arasındaki geçiş noktaları olan kıyılar, tüm canlıların yaşamı için, doğal alanların sürdürülebilirliği için, son derece önemli. Ayrıca kıyılar, mikro klimatik özellikleriyle, bitki ve hayvan türleri için en uygun yaşam ortamları oluşturur. Ülkemiz 8 bin 333 kilometre uzunluğunda deniz kıyısına sahip. Buna zengin göl ve akarsu kıyıları da eklenirse, kıyılar ve planlama konusunun ne kadar önemli olduğu daha da belirginleşir. Ülkemizin üç tarafının sularla çevrili olması ve doğal göllerimizin sayısının oldukça fazla olması nedeniyle, kıyı işgalleri ve koruma yasaları sürekli kıyıların giderek yok olmasına doğru evirilmekte.

Kıyı, kıyı kanununa göre, “Kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alan” olarak tanımlanır. Ülkemizde sınırlı ekonomik ve çoğaltılamayan, yanlış kullanımları ve verilen kararla doğal-ekonomik kayıplara neden olunacak kıyılar, artırılamayan doğal kaynaklarımızdır. Bu kıt kıyı kaynaklarımızın çeşitli nedenler öne sürülerek daha fazla kullanımında kurulamayan denge, çıkar çatışmalarıyla farklı değerlendirilmeleri; insan yararı için kullanılma ve tüketilme zorunluluğunun daha çok öne çıkarılmasının son yıllarda giderek artması, kıyıların gelecek nesiller için korunması ve koruma-kullanma dengesi sağlanmaması kıyı ayak izinin giderek artmasına neden olmaktadır. Tehlikelidir…

KAMU YARARI VE KIYILAR

Zengin bir potansiyele sahip kıyılara talep her geçen gün artmakta, turizm ve endüstri yatırımlarından doğan rant geri dönüşümü olamayan tahribatları da beraberinde getirmektedir. Kıyılarımızın planlanması, yönetimi ve korunmasıyla ilgili yarım asırdan fazla zamandır yasa ve yönetmelikler çıkarılmasına rağmen, toplumdaki bütün bireylerin ortak yarar yaklaşımı olan “kamu yararı”, kıyıların önemini, özünü, nitelik ve niceliğini belirlemedeki ekonomik-siyasal bakış ve özelleştirmeci yaklaşımla kamu yararına aykırı durumlara yönelmiştir.

Ne yazık ki ülkemiz kıyılarında bu durum adeta kamu yararı yerine “kişi yararına” da dönen birçok örnekleri bulunmakta. Bu bağlamda, birçok yerde toplumsal yararı olan yol, okul, karakola vb. yapılar kıyı alanları işgal edilerek, dolgu yapılarak yapıya açıldı. Bu yerler kısa bir süre sonra; kişi yarına olan konut vb. yapılaşmalara donatılmıştır. Daha sonra da “tapuları verilmiştir.” Dolgu yapılan alanlar nedeniyle kıyılarda yeniden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi ve de zamanla kiralamalarla farklı kıyı kenar çizgisinin değişimi ile ilgili talepler hep giderek artmıştır.

PLANLAMA İHTİYACI

Kıyıların planlaması; gelecek nesiller düşünülerek, tüm canlıların ortaklaşa kullanımını kolaylaştıracak şekilde bilgi teknolojisinden yararlanarak yapılmalı. Hangi amaçla olursa olsun; konut, tarım, turizm ve sanayi alanlarının, kıyılar tüm camlıların serbestçe kullanılabileceği doğal alanlardır. Gelecek nesiller de düşünülerek yeniden düzenlenmelidir. Kıyı alanlarının Anayasa ve diğer yasalarda da belirtildiği gibi korunarak kullanılmalıdır.