Migros depo ve Bolu Tüvtürk işçileri de Kod 29 ile tazminatsız işten atıldı. İzmir’de ise güvenlik soruşturması ardından Kod 29 ile işten atılan işçiler İZENERJİ ve İZELMAN Büyükşehir Belediyesi önünde direnişe başladı.

Kıyımın yeni adı Kod 29

Rıfat Kırcı

Kod 29 ile işten çıkarma furyası neredeyse tüm yurdu sardı. Birçok işyerinde patronlar sendikalaşan işçileri, işten çıkarma yasağı kapsımı dışında kalan Kod 29 ile işten çıkardı. Kod 29 ile işten çıkarılanlar arasına dün de Migros depo işçileri ve Tüvtürk Bolu şubesi işçileri eklendi. İşçiler işe iade talebiyle direnişe geçerken İzmir’de İZENERJİ ve İZELMAN, Çorum’da Ekemkçioğulları, Kocaeli’de Systemair HSK ve Baldur, İzmir ve İstanbul’da PTT işçilerinin Kod 29’a karşı direnişleri devam ediyor. Kod 29 ‘işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı’ nedeni gerekçe gösterilerek işverenin işçiyi tazminatsız şekilde işten çıkarmasını sağlıyor. Ancak bu işçilerin ortak noktası sadece sendikalaşmak.

Migros depo işçileri direnişten vazgeçmeyecek

Kocaeli Çayırova’da Migros deposunda çalışan ve çalışma koşullarının düzeltilmesi için Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası’nda (DGD-Sen) örgütlendikten sonra ücretsiz izne çıkarılan işçiler Kod 29 ile işten çıkarıldı. İşten çıkarmaları dün Çayırova’daki direniş alanından duyuran Sendika Genel Başkanı Murat Bostancı yaptığı açıklamada “52 gündür ücretsiz izne karşı direnişe devam eden arkadaşlarımız Kod 29 ile işten çıkarıldı. Mücadelemiz Kod 29’a karşı devam edecek” dedi.

BirGün’e konuşan Bostancı “Arkadaşlarımız kötü çalışma koşullarına karşı sendikamızda örgütlendi. Daha önce 3 işçi arkadaşımız işten atılmıştı. Çarşamba günü itibariyle de diğer 20 arkadaşımız işten atıldı. Toplamda 23 işçi arkadaşımız Kod 29 ile işten atıldı. Direnişimiz devam edecek. İstanbul Ümraniye’de Şirketin bağlı bulunduğu Anadolu Grup Genel Müdürlüğü önünde de direnişimiz devam ediyordu. Yarın (bugün) burada tekrar çadır açmayı deneyeceğiz. Burada daha önce çadır açmamıza izin vermemişlerdi. Eylemlerimiz salgın gerekçesiyle önleniyordu. Polis ablukasına alınıyorduk. Biz tekrar işçi arkadaşlarımızın bazılarıyla burada çadır açmayı deneyeceğiz. Ayrıca Kocaeli Çayırova’da depo önünde de çadır direnişimiz devam edecek” dedi.

Sendikalaştıkları için işten atıldılar

Bolu TÜVTÜRK Araç Muayene İstasyonu’nda Nakliyat-İş Sendikası’nda örgütlenen 3 işçi de Kod 29 ile işten çıkarıldı. Bolu TÜVTÜRK önünde yapılan basın açıklamasını okuyan Sendika Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu “12 yıldır çalışan işçilerin aldıkları ücret asgari ücretin biraz üstünde. İşçi arkadaşlarımız da gördükleri baskı ve zorlamaya karşı kendisini Bolu Beyi sanan işverene karşı sendikamıza üye oldular. Ve bu gerekçeyle işten çıkarıldılar” ifadelerini kullandı. Sendika olarak işyerinde çoğunluk sağladıklarını aktaran Küçükosmanoğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Sendikamız Bolu TÜVTÜRK’te yasal çoğunluğu sağlamış ve yetki tespiti için Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına başvurmuştur. Sendikalaşmadan haberi olan işveren anayasalara karşı çıkarak hileler yaparak da sendikalaşmanın önüne geçmeye çalışıyor. Bolu TÜVTÜRK ve diğer bölgelerde toplu iş sözleşmesi imzalanıncaya kadar haklı ve onurlu mücadelemize devam edeceğiz.”

***

Sendika düşmanlığı İŞKUR tarafından tescillendi

İŞKUR, Çorum’da faaliyet gösteren Ekmekçioğulları Metal fabrikasında Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan 90 işçiyi haklı buldu. Patronun yanlış bildirimde bulunduğuna, işçilerin Kod 29 ile atılmasının haksız olduğuna karar veren İŞKUR işçilere işsizlik maaşlarını verecek. Ayrıca işveren, işçi başına, işten çıkardığı dönemdeki asgari ücretin brüt tutarı kadar ceza ödeyecek. Sendika ve işçilerin açtığı mahkeme süreci ise devam ediyor. İşveren sendikasızlaştırmayı kendine hak görüyor Para cezalarının caydırıcı olmadığına ve yasadışı şekilde işten çıkarmaların çok yaygın olduğuna değinen İş Hukukçusu Murat Özveri ise şu değerlendirmeyi yaptı: İdari para cezalarıyla bu sorun çözülmez çünkü para cezaları asla caydırıcı olmadı. Zaten çağdaş hukuk da çok az istisnai durum dışında işverenlere hapis cezası öngörmüyor. Sonuçta işveren 1 aylık asgari ücret tutarında ceza ödeyecek. İşveren bu miktarı kolayca gözden çıkarıyor. Çünkü sendika deyince asıl rahatsız oldukları şey yönetim hakkına bir başka ortağın gelmiş olması. Denetlenebilir olmak, denetimi paylaşmak istemiyorlar. Dolayısıyla sendika, toplu sözleşme ve grev hakkının temel bir insan hakkı olduğunu kabul etmiyorlar. Sendikasızlaştırmayı kendilerine hak görüyorlar.

Kadrolar yetersiz

İŞKUR’un yaptığı şu yanıyla önemli: Normalde İŞKUR, işsizlik sigortası için başvurulduğunda araştırma yapması gerekiyor. İŞKUR’un geliştirdiği rutinde ise bu araştırmayı yapmayor, işçi açtığı davayı kazandıysa işsizlik sigortasından yararlandırıyordu. Asıl yapması gereken de Ekmekçioğulları’nda olduğu gibi her bir vakayı inceleyip araştırmasıydı. İŞKUR bunu neden yapmıyor? Çünkü bir altyapı, eleman, iş hukukundan anlayan, haklı fesih nedir ne değildir bunu bilecek bir kadro gerekiyor. İŞKUR un böyle bir kadrosu yok. Müfettiş kadrosu zamanla eritildi. Müfettişlerin iş yükü artırıldı. 1 milyondan fazla iş yerine 900 müfettişin bakabileceğini düşünüyor musunuz? Özal’la birlikte ‘girişimciliğin önündeki engelleri kaldırıyoruz’ diye bu kadrolar eritildi. 2015 rakamlarına göre şş yerlerinin sadece yüzde 1,2 si denetlenebiliyor.