Sev. Kendini, kendi aileni, kendi çocuğunu, kendi kız çocuğunu. Başarını, başarısızlığını, arkadaşını, eşini, sevgilini…

KIZ ÇOCUĞU!

EZGİ ÇELİK - e.ezgicelik@gmail.com

Dünya kalem günü, dünya defter günü, dünya silgi dünü, dünya masa günü, sıra günü, okul günü… Her güne özel bir anlam atfetmek. Anne günü, baba günü, sevgili günü, kadın günü… Buna kızanlardan, yersiz öfkelenip sonra da kutlayanlardan olmaktansa, ya tam gaz dahil olmak ya da kendi özelini yaratmak daha doğru. Bugün iki tarafı da kucaklama günü!

Bugün Dünya Kız Çocukları Günü. Taraflardan biri, tüm kız çocukları. İşte bu yüzdendir ki, öfkenize yenik düşüp, bütün özel günlere sövmeyin. Gün olup, karşınıza böyle bir kutlama çıkabilir. O gün tüm dünya kız çocuklarının günü olabilir ve sizin de içiniz kaynayabilir. Kaynamıyorsa, zaten önce bu yazıyı terk edin, sonra mümkünse tüm ortak yaşam alanlarını. Şaka şaka. Ama evet, ortak alanlardan çekilin.

Saçma, garip, yersiz, tek bir güne kıstırılmanın dayanılmaz anlamsızlığı gibi birçok duygu çağrıştırsa da, bazen öyle bir başlıkla çıkagelinir ki, peki dersiniz. Bir gün bile onların hayatında çok şeyi değiştirecekse, varsın böyle olsun. Kategorize etmeden, sadece ‘insan’ olmasından kelli duyarlılık göstermemiz gerekli. Ama ne olursa olsun, konu çocuk ve hatta kız çocuk olunca durum biraz daha kabarıp, köpükleniyor. Dünya günü olması sebebiyle, genel araştırmalardan, tüm istatistiklerden haberimiz olmuş olabilir. Durumun dünya genelindeki tüm iyi gelişmelerini de vahametini de takip edebiliriz. Ama odağın kendimizde olması şartıyla. Hayır, daha fazla yıpranmayalım, kendi minik kızlarımız için yapacaklarımızdan geri kalmayalım diye. Yoksa bilgiden mahrum kalmak, dünyayı takipten geri durmak niyetinde değiliz. Ama kibarca nasıl söylenir, yazılır tam bilemiyorum, bu dev dünya araştırmalarının fazla takibinin bize iyi geldiği pek görülmemiştir. Ülke genelinde yarattığı hareketlilik, daha çok çay kahve eşliğinde, gruplar halinde ‘Ooo millet Mars’a gitti, biz hâlâ…’ çapında kalır. Özellikle bunun gibi çok hassas konularda, daha çok hüsrana, hayal kırıklığına sürükler. Can alıcı konular, can acıtıcı sonuçlar mevcuttur. Kimi bunun göbeğinde, kimi sadece takibindedir. Ama her iki taraf da oldukça etkilenir. Alanında uzman olanların dünya paylaşımlarında aktifliği devam etsin. Ama sen önce, öndeki, arkadaki, hemen sağ ya da sol tarafındaki kız çocuğuna odaklanırsan çok tatlı olur. Kendi ülken içinde kalıp, elinin değebileceği çocuklara tatlılarını uzatırsan onlar mutlu olur. Mutlu olan çocuk yaşamaya hevesli olur. ‘Yaşayabilen’ çocuk okur, büyür ve o da tatlı bir insan olur. İşte o zaman o tatlı insanlar, o büyük araştırmaları okudukları zaman kendilerine küsmez, çünkü küsecek kadar karanlığa düşmez ve Mars yolunu bu kadar büyütmezler. Hatta oraya gitmeyi bile hayal edebilirler.

Sev. Kendini, kendi aileni, kendi çocuğunu, kendi kız çocuğunu. Başarını, başarısızlığını, arkadaşını, eşini, sevgilini… Kimsenin onları sevmesini beklemeden, önce sen sev. Kimsenin takdir etmesini bekleme, önce sen takdir et. Sen her nerede nefes alıyorsan orayı kucakla, orayı anla. Önceliğin o olsun. Sen başkalarına, başka insanların yaşadığı topraklara odaklanıyorsan, bil ki o, onların sevgisindendir. Kendilerini, önce kendi yaşam yerlerini sevmelerindendir. Onların tutkusu seni cezbeder. Bu da aklını, kendinden önce onlara vermene sebep olur. Sen tüm tutkunu, sevgini, aklını kendine, kendi ülkene, kendi ailene, kendi kız çocuğuna ver. Ver ki, o birleşme her şeyi çekici kılsın. O tutku burada doğsun, sen dur, herkes dönüp sana baksın. Sana ve senin kız çocuklarına!
Sen olduğun yeri koru ve kolla ki, tüm dünya gelip senin çocuklarını korusun ve kutlasın.

Sevgiyle. Tüm çocuklara.